"Buraya hep yalnız mı geliyorsun?" gözlerini açıp  bana baktı.

"Evet. Kafa dinlemek için çok uygun bir yer." salıncakta hareket ettiğinde durdum.

"Eve gelmediğin gecelerde burada mıydın?" kafamı sallayıp hafifçe gülümsedim. Minik ellerini yanaklarıma koyup parmaklarını yüzümde gezdirdi. "Bir daha geceleri dışarıda kalma. Sen gelmediğin zaman korkuyorum ben." bileğini tutup avucunun içini öptüm. Gözlerini kapatıp gülümsedi.

"Bir daha geceleri dışarıda kalmayacağım." ellerini ensemde birleştirip ayağa kalktı. Parmak uçlarında yükseldiğinde gözlerimi gözlerinden ayırmadım. Dudaklarını dudaklarıma bastırıp gözlerini kapattı. Beline sarılıp onu biraz daha havaya kaldırdım.

Elini ensemdeki saçların arasına geçirip yumuşak dudaklarını dudaklarımın üzerinde hareket ettirdi. Bir elini yanağıma koyup okşarken diğer eliyle saçlarımla oynuyordu. Nefessiz kaldığında geri çekildi.

"Bu artık beni istediğin zaman öpebilirsin demek mi?" yanakları kıpkırmızı olmuştu. Gözlerini açmadan kafasını salladı. Gülümseyip önce yanaklarını sonra göz kapaklarını öptüm. Kirpikleri titreyerek gözlerini açtı. Parmağımı alt dudağında gezdirdim. Küçük burnunu öpüp gülümsedim. "Bundan sonra buraya yalnız gelmeyeceğim." gülümseyip başını göğsüme yasladı.

"İnanamıyorum."

"Neye inanamıyorsun?" omuz silkip göğsüme iyice sindi.

"Şuanki durumumuza. Benim için sadece hayalden ibaretti."

"Hayaller gerçekleştirilmek için vardır güzelim." kafasını kaldırıp dudağıma sesli bir öpücük bıraktı. Elmacık kemiklerinde parmağımı gezdirdim. "Nasıl böyle sevmeyi başarabiliyorsun?"

"Nasıl seviyorumki?"

"Güzel, rahatsız etmeden. Uzaktan ama bir o kadar da yakından. İnsanın içini ısıtacak cinsten. Benimkisi gibi buz kesmiş bir kalbi bile çözebilecek kadar güzel." kızarırken gülümsemesi büyüdüğünde alnını öptüm. Gözleri dolmuştu. "İyiki beni sevmişsin Lou. Bu sevgiyi hak edecek ne yaptım bilmiyorum ama iyiki beni sevmişsin."

"İyiki seni sevmişim Harold. Seni sevmesem kimi sevecektim ki ben?" ona sarılıp boynunu öptüm. Burnumu öptüğüm yere sürttüğümde kıkırdadı.

"Çok tatlı gülüyorsun. Bir daha gül." tekrar kıkırdarken kafasını iki yana salladı.

"Ortada bir şey yokken nasıl güleyim?" sol köprücük kemiğini öpüp yüzlerimizi aynı hizaya getirdim.

"Bana senin hakkında hiç kimsenin bilmediği bir şey söyle." dediğimde dudağını büzüp gözlerini havaya çevirdi.

"Biraz düşünmem lazım. Genelde annem ve Bella her şeyimi biliyorlar. Onlardan sakladığım bir şey var mı bilmiyorum." kafamı sallayıp onu yeniden salıncağa bıraktım.

"Neden her şeyini başkalarına anlatıyorsun ki?" omuz silkti.

"Bilmiyorum. Onlardan bir şey saklayamıyorum." nefesimi dışarıya bırakıp salıncağı biraz hareket ettirdim. "Şey aslında bir şey var. Yani bunu ben hariç hiçkimse bilmiyor." kaşlarımı kaldırıp salıncağı durdurdum.

"Evet?"

"Az önce öptüğün yerden çok huylanıyorum. Bir de göğüslerinin arasından ama bunu annem biliyor." gülümsedi. Ona doğru eğilip boynunu öptüm.

"Burası mı?" kafasını sallayıp kendini sıktı. Şah damarının tam üzeriydi. Tekrar öpüp kokladım. Tişörtümü sıkıp beni kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı. "Bir kere daha gül." kafasını iki yana salladı.

"Nasıl güleyim şim-" göğsünün ortasına parmağımı koyup aşağı yukarı hareket ettirdim. Kıkırdayıp geri kaçtı. Elimi uzatıp tutmasını bekledim.

"Hadi eve gidelim. Biraz sonra bayağı soğuk olacak burası." elimi tutup kolunu koluma sardı. Gülümseyip elini öptüm. Arabaya binince Louis bir anlık titredi.

"Hava çoktan soğumuş bile sanırım." küçük ellerini avucumun içine alıp ısıtmaya çalıştım. Arabanın kaloriferini de açıp ısınmasını sağladım. Soğuktan kızarmış burnunu öpüp kıkırdamasını sağladım.
"Bir şey daha var Harry." kaşlarımı kaldırıp gözlerine baktım. "Kimsenin bilmediği bir şey daha var." gülümseyip ellerini öptüm.

"Söyle güzelim." gözlerini kaçırıp ellerimi sıktı.

"Ben yalnızlıktan çok korkuyorum." sesi titrediğinde kolumu omzuna sarıp saçlarını öptüm.

"Seni yalnız bırakmayacağım." yanaklarını okşayıp tekrar burnunu öptüm. Arabayı çalıştırıp eve doğru hareket ettirdim. Radyoyu açıp Louis'nin elini tuttum. Bir süredir sessizlik hakimken Louis konuştu.

"Bu seni çok sevdim." kaşlarımı kaldırıp gülümsedim.

"Bu ben?" omuz silkip elini saçlarımda gezdirdi.

"Bu naif, sıcak seni işte." gülüp arabayı evin önüne bıraktım. Arabadan inip eve girdiğimizde salonda Edrick ve Bella vardı. Kaşlarımı çatıp yanlarına ilerledim. Edrick beni görür görmez sessizce tısladı.

"O cebindeki boktan telefona neden ulaşılamıyor acaba?" telefonumu çıkarıp güç düğmesine bastım.

"Şarjım bitmiş." sinirli bakışlarını Louis'ye çevirdi.

"Hadi onu anladım sen neden açmıyorsun?" Louis bir an duraksayıp alnına vurdu.

"Deste sessize almıştım." Edrick kaşlarını daha çok çatarak Louis'ye baktı.

"Hey, sorun ne? Hem Bella niye kucağında yatıyor senin?" Önce Bella'ya sonra bana baktı.

"Sinir krizi geçirdi. Açsaydın daha önce haberin olurdu. Zor sakinleştirdim. Yeni uyudu." yanlarına oturup Bella'nın saçlarını okşadım.

"Ne oldu ki? Sabah çok iyiydi."

"Bilmiyorum. Söylediği tek şey korktuğu. İlacını zorla içirdim." sıkıntılı bir nefes verip Bella'ya baktım.

"Odasına mı götürsem?"

"Bırak biraz uyusun. Sende şimdi git uyu, gece zaten uyumuyorsun. Ben buradayım merak etme." kafamı iki yana salladım.

"Uyanırsa yine aynı olabilir." Edrick gözlerini devirip beni ittirdi.

"Louis!" kaşlarımı çattığımda Louis yanıma gelip elimi tuttu.

"Hadi Harry. Edrick zaten burada. Bir şey olursa hemen geliriz biraz dinlenmen lazım." kararsız bir şekilde Bella'ya baktım.

"Bir şey olursa hemen haber ver bana Ed." kafasını salladı. Louis ile birlikte odaya girdik. Yatağa oturup gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.  Şakaklarımda hissettiğim parmaklar rahatlamamı sağladı. Masaj yaparken şarkı mırıldanıyordu. Ellerini tutup avuç içlerini öptüm. Kollarını boynuma sarıp saçlarımı öptü.

"Hadi biraz uyu Harold. Çok yorgunsun. Gündüzleri benimle vakit geçiriyorsun geceleri Bella'nın başında bekliyorsun. Kaldıramayabilirsin. Çok az uyuyorsun. Neredeyse hiç uyumuyorsun hatta. Hadi." kollarını boynumdan çekip yorganı açtı. Yorganın altına girip kollarımı açtım. Kıkırdayıp kollarımın arasına girdi.

Tiny | Larry जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें