Bölüm 11: İlk Kanlı Öpücük

57.7K 7.5K 19.5K
                                    

Çok fazla hayalet okuyucum var. Lütfen hayalet okuyucu olmayın. Hikayeyi okuyorsanız, seviyorsanız oy verin. Çok zor bir şey değil.

------------

Yoongi'nin arabası Jiwoo'nun okulunun önünde durdu. Öğrenciler koşa koşa okuldan çıkıyorlardı. Jiwoo'yu bulmam kolay olmuştu. Sırt çantasıyla birlikte çıkış kapısının biraz ilerisinde bekliyordu. Muhtemelen okul servisi geç kalmıştı. Şans benden yana gibi görünüyordu. Tek yapmam gereken, arabadan inmek için Yoongi'den izin almaktı.

"Jiwoo orada. Gidip onu alacağım."

Siyah şapkasını başına geçirdikten sonra, "Ben de seninle geliyorum." dedi.

"Gözünün önünde olacağım. Yalnızca bir dakikalığına kız kardeşimi alıp geleceğim. Arabadan inmene gerek yok."

"Jungkook, seni takip etmem gerektiğini söyledi. Ayrıca hâlâ anlayamıyorum. Bu adam seni kaçırmadı mı? Şimdi niye ailenle görüşmene izin veriyor? Bir anda iyilik meleği oldu sanki."

"İyilik yaptığından değil. Bu işten bir beklentisi var."

"Anlaşma mı yaptınız?"

"Öyle sayılır. Yani bilmiyorum, henüz benden ne beklediğini söylemedi."

"Vay be, bir anlığına Jungkook'un iyi biri olduğunu düşündüm. Ben de az saf değilmişim. Neyse, inelim artık."

Başımla onayladım ve arabanın kapısını açtım. Jungkook'un benden ne istediğini bilmiyordum. Dün gece beni duvara yasladığında ve bana onun için ne yapabileceğimi sorduğunda verdiğim tek cevap, "Ne istiyorsan yapabilirim." olmuştu. Bunu söyledikten sonra pişman olma hızım iki saniye sürmüştü. Ortam karanlıktı fakat Jungkook'un dudaklarına yayılan gülüşü görmüştüm. Beni pişman eden bir gülümsemeydi bu.

Yoongi'nin belimden tutmasıyla düşüncelerimden arındım. Birlikte karşıdan karşıya geçerken ağzımı ve burnumu kapatan maskeyi biraz aşağı indirdim. Jiwoo'nun beni tanıması gerekiyordu.

Kaldırıma ayak basar basmaz Jiwoo'nun dikkatini çekmiştik. Kahverengi gözlerini şaşkınlıkla açtı. "Geri döndün!" diye bağırdı. Onu hemen kolundan tuttum ve parmağımı dudaklarıma götürdüm. Susmasın işaret ettiğimde beni ciddiye almış ve sesini kesmişti.

"Jiwoo, fazla vaktim yok. Arabaya binelim."

"A-ama servis..."

"Seni evine biz bırakacağız."

Jiwoo, arkamda duran Yoongi'ye baktı. Kaşları çatılmıştı. Onu sürüklediğim süre boyunca da Yoongi'ye ters ters bakmaya devam etti. Arabaya bindiğimizde kollarımı onun bedenine doladım ve sımsıkı sarıldım. O da küçük elleriyle sırtımı okşuyordu.

"Bu adam kim?" diye sordu. Ondan ayrıldım ve ön koltuktaki Yoongi'ye baktım. Dikiz aynasından bizi izliyordu. Şapkasını henüz çıkartmamıştı.

"Bilmemen daha iyi olur."

"Onu bir yerde görmüştüm sanki. Televizyonda gördüm sanırım. Neden bu adamla birliktesin ki?"

"Bu uzun hikaye. Sen nasılsın?" Yüzünü avuçlarımın arasına aldıktan sonra devam ettim, "Günlerdir rüyama giriyorsun."

"Ben iyiyim ama annem biraz hasta."

"Ne oldu anneme?"

"Bilmiyorum hastaneye gidiyorlar sürekli. Evdeki tuhaf havayı hissediyorum ama kimse bana bir şey söylemiyor."

Beklediğim şey bu değildi. Herkesin iyi olmasını umuyordum. Jiwoo ile konuştuğumda rahatlayacağımı düşünmüştüm fakat şu an daha kötü hissediyordum.

Soredemo | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin