#24 - Abartarak Sevmek

33.7K 1.5K 289
                                    

🎶Yüksek Sadakat - Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer

🎶Yüksek Sadakat - Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


[Derin'den]

Mutluluk...

O sekiz harfli güzel duygu, sevdiğim adamın iki dudağının arasındaydı benim için. Gözlerindeydi, elmacık kemiklerindeydi, gülüşündeydi, bakışındaydı, sarılışındaydı, sevişindeydi, öpüşündeydi, her şeyindeydi.

Sevgi denen yüce hissin gerçek anlamını ondan öğrenmiştim ben. Harelerinden öğrenmiştim, çehresinden öğrenmiştim, sevda kokan nefesinden öğrenmiştim.

Aslında ben, ben olmayı Feza'dan öğrenmiştim. Feza'yla öğrenmiştim.

"Büyük külahta iki dondurma alabilir miyiz? Biri karışık, diğeri sade limonlu olsun lütfen."

Feza, saçları hafiften ağarmaya başlamış dondurmacıyla konuşurken yanında durmuş o güzel yüzünü izlemekle meşguldüm. Yandan bakınca dahi kendini hissettiren hafif kemikli kemikli çenesini, dondurma arabasının üstündeki lambanın aydınlattığı esmer tenini, bir inip bir çıkan adem elmasını, normal boyutlarda olan biçimli burnunu, eliyle dağıttığı belli olan dağınık saçlarını...

Her şeyiyle öyle güzeldi ki, yanında durmaya utanıyordum bazen. Onun için eksikmişim gibi hissediyordum. Kalbindeki o büyük sevgi, daha önce kimsede görmediğim bir nimetti ve benden daha iyilerinin hak ettiğini düşünüyordum.

Ama sonra hemen vazgeçiyordum bu düşüncelerden. Bencil olmak istiyordum. Belki de ilk defa kimseyi umursamadan, kendimi düşünmek istiyordum. Hem sevilmenin o tarifsiz hissini tatmıştım bir kere. Bu saatten sonra nasıl vazgeçerdim? Nasıl bırakabilirdim?

Feza için ölecek raddeye gelmişken ona arkamı nasıl dönebilirdim?

Pişmanlığım geçmiyordu. Geçmişin o ağır yükü hep omuzlarımdaydı ve biliyordum ki, aradan kaç yıl geçerse geçsin hep orada kalacaktı. Onsuz geçen yıllarım, böylesi bir mutluluğu ona çok gördüğüm için benden nefret edecekti hep. Asla affetmeyecekti beni. Lakin en çok da bu kadar harika seven bir adamı yıllarca üzdüğüm için soğumayacaktı nefreti.

Bakan kör olabiliyormuş meğer insan. Öyle ki gözünün ucundaki harikaları göremiyormuş. Acı çekmeye de çektirmeye de devam ediyormuş farkında olmadan.

Görememiştim onu. Perişan etmiştim. Bakışları için ölebileceğim adamı ağlatmıştım. Hem de çok ağlatmıştım. Ve ondan da kötüsü, onun ruhunu harabeye çevirdiğimden haberim hiç olmamıştı.

Pişmanlık dolu bir iç çekişin ardından bakışlarımı o güzel çehresinden çekerek elimi sıkıca kavrayan eline diktim. Teni ne çok yakışıyordu tenime. Elimin üzerinde hakimiyet kuran sıcacık parmakları nasıl da dokunuyordu içime?

Dokunuşuna yandığım adam... Nasıl da seviyordum onu?

Feza'nın her bir zerresinin ne kadar güzel olduğunu düşünmeye o kadar dalmıştım ki, bir anda burnumun ucuna getirilen dondurmayla irkilmek zorunda kalmıştım.

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin