18: someone new

915 61 35
                                    

ASHTON

Calum'ın doğum günü harika geçmişti. Hepimiz beraber Gloria'nın New York'daki evinde küçük bir parti hazırlamıştık. Ben ve Luke pasta ve yiyecekleri halletmiştik, Michael gün boyunca Calum ile takılmış ve onu doğum gününü unuttuğumuza inandırarak boş boş onu oyalamıştı, Claire ve Gloria da dekorasyon ile uğraşmıştı. Akşam üstüne doğru, tam da kar yağmaya başladığında Michael Calum'u getirmişti ve onu şampanyayla karşılamıştık. Gece boyunca yüzünden silinmeyen gülümseme saf mutluluğunu çok güzel anlatmıştı. Sırayla ona sarılmıştık. Fakat sabırsızdım, derdim bir an önce pastayı görmesiydi.

Pasta gelirken ben ve Luke gülmekten karnımızı tutuyorduk. Pastayı Gloria içeride hazırlayıp getirdiğinden sadece o yaptırdığımız şeyi görmüştü. O yüzden ışıkları kapattığımızda ve o mumlarla süslü pastayı getirirken kahkaha atıyordu. En iyi arkadaşımın pastanın üzerinde yazanları gördüğü andaki suratını asla unutamayacağım sanırım.

Pastaya küçükken yazdığı kısa bir hikayeyi yazdırmıştık. Tüm dünyaca ünlü kaplumbağa hikayesi.

Bize biraz küfretmişti ama gözleri dilek dilemek için kapandığında akan birkaç damla yaş düşünmesini istediğim şeyleri düşündüğünün kanıtıydı. Ne kadar yol geldiğini göstermek istemiştim ona; artık Sidney'deki o dünyayı çok büyük sanan çocuklar değildik. İstediğimiz müziği yapıyorduk, çevremizde sevdiğimiz insanlar vardı. Uzun ve zorlu bir yolculuktu ama biz bunu başarmıştık.

Ondan sonra parti klasik bir şekilde akmıştı. Tüm pastayı bitirmiştik, müzik hiç susmamıştı, ölene kadar dans etmiştik. Lakin aklımda takılıp kalmış olan tek bir sahne vardı. Uzun süredir kalbimin acısını görmezden geliyordum, lakin o sahne bende ağlama isteği uyandırmıştı. Tabi ki Gloria ve Calum'dı. Gloria, Calum için hazırladığı hediyeyi bize 'izletmek' için müziği kısmıştı. Kısaca Calum'a olan sevgisini anlattıktan sonra televizyona bağladığı bilgisayarından hazırladığı videoyu oynatmıştı. Hayatımda izlediğim en güzel şeydi. Beraber videoları ve fotoğrafları vardı, aralarda biz ve Andy de vardık, sadece ikisini koymamıştı. Anılar oldukça fazla olduğundan video gerçekten uzundu. Beni vuran ise son şarkıyla başlayan kısımdı. Valentine ile başlayan.

Videonun bu son kısmında biz yoktuk. Sadece ikisi vardı. Daha önce hiç görmediğim fotoğraflar ve kısa videoları vardı iki arkadaşımın da. Empire State'in tepesinde çektirdikleri bir fotoğraf, tahminimce Sidney'deki bir restoranda birbirlerine sarmaş dolaş halde baktıkları kısa bir video, Calum'ın uyurkenki komik fotoğrafları tek tek ekranda gözüktüğünde gülümsüyordum. Calum'ın Gloria'ya uzanmaya çalışırken aralarındaki kahveyi düşürüp sıcakla bağırarak ayağa kalktığı bir video geldiğinde kahkaha bile atmıştım.

Ama kalbim acımıştı. Video bittiğinde ve Calum tamamen kör olmuş bir şekilde Gloria'ya ilerleyip ona sarıldığında cidden mutlu hissetmiştim, onlar için. Onları kıskanmıyordum. Sadece, onlara baktıkça aşkı bulamayışım aklıma geliyordu. Hayattaki en güzel duygu dediğim lanet şey ben dışında herkese uğruyordu. Artık pozitif kalamıyordum. Bunu söylemek cidden acı, ama yalnızlık dipsiz bir kuyu halini almaya başladı benim için; kendimi asla çıkaramayacağım dipsiz bir kuyu.

O yüzden ani bir karar vermiştim. Evrenin beni bu dipsiz kuyuya atmak istemediğine inanıyordum. En azından inanmak istiyordum. Belki de benim bir adım atmam gerektir, diye düşünüp partiden ayrılınca kendimi sokağa atmıştım. İki yıl önce şu anki kaldığım evi bana bulan emlakçının yanına gitmiştim. Saatin geç olduğunun fazlasıyla farkındaydım, ama Bay Dudley'nin de hala ofisinde olduğunu biliyordum.

İçeriye girdiğimde tek başınaydı. Etrafında bir yığın kağıtla kahvesini yudumluyordu. Parlak mavi gözleri beni gördüğü an daha da parladı. Beni hatırlayacağını biliyordum. Şu anki evimi uzunca süre bulamamıştık çünkü, ve ayrıca kızı hayranlarımdan biriydi. Onun için birkaç bilet ayarlamıştım, hiçbir baba kızını mutlu eden bir insanı unutmazdı.

the light in your eyes || hood Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin