#23 - Mucizeler Yalnızca Masallarda Olur

32.5K 1.5K 297
                                    

🎶Özge Özder & Sinan Güleryüz - Senle Ben 🎶

Sonbaharın son aylarında değilmişizcesine sıcak olan hava, üstümdeki ceketi fazlalık olarak görmeme sebep oluyor; tam tepemizde durarak bizi terletmeye çalışan güneş muradına ermek için can atıyordu. Yanımda böylesine güzel kokan bir Kızıl varken, benim ter kokuyor olmam dünya üzerinde görülebilecek en büyük felaketlerden biri olduğundan üzerimdeki ceketi hızla çıkararak elime aldım.

Teri bile mükemmel kokan bir adam olabilirdim lakin tedbiri de elden bırakmamak gerekiyordu.

Bizimkilerin yanına gitmek için otoparktaki arabamın yanına doğru ilerliyorduk. Beril, her zamanki enerjikliğiyle son dersinde gerçekleşen bir şeyi anlatırken; ağzımdaki şekerin tadını çıkararak onu dinliyordum. Olayı sanki tekrar yaşıyormuş gibi anlatırken mimiklerini öyle güzel kullanıyordu ki, onu izlememek için sürekli önüme bakmaya çalışıyordum.

"Sonra da işte hoca o kadar sinirlendi ki, kızı dersten attı."

Şekerimi sapından tutarak ağzımdan çıkardıktan sonra ona kısa bir bakış attım.

"Valla ne yalan söyleyeyim kız hak etmiş. Ne olursa olsun karşısındaki bir hoca, saygısızlık yapmaya hakkı yok," diyerek şekerin ucunu şakadan burnuna dokundurdum. "Sizler uslu kızlar olup hocanızı dinlemelisiniz."

Beril, çattığı ince kaşlarının altından bana bakarak elini burnuna götürüp şekerin yapışkanlığının bulaştığı burnunu ovarak temizlemeye çalıştı. Tabii elde ettiği şey, yapışkan bir burnun yanında yapışkan parmaklardan başka bir şey değildi.

"Hocanın da kıza saygı duyması gerekmiyor mu? Hem biz ilkokul öğrencileri miyiz de, uslu uslu duracağız? Hakkımız yendiğinde ağzımızı açamayacaksak hiçbir şey yapmayalım."

Söylediklerimi kulağı dışında bir yerinden dinlediğini düşünürken "Yavrum ben kendini savunma mı dedim şimdi?" diye söylendim gözlerimi devirerek. "Hakkınızı arayın tabii ama haklıyken de haksız duruma düşmeden yapın bunu. Şimdi o kız okulu bitene kadar çekecek o hocadan."

Dudaklarını büzdü. "Orası öyle tabii."

Gözlerimi büzdüğü dudaklarından şiddetle kaçırarak elimi salladım. "Neyse, biz kendi işimize bakalım," diyerek arabamı işaret ettim. "Hadi geç bakalım yan koltuğa."

Beril kafasını sallayarak şoför koltuğunun yanındaki koltuğun kapısına ilerlerken, şekerimi tekrar ağzıma attıktan sonra cebimdeki anahtarı çıkarıp arabayı açtım ve ilerleyerek kendi kapımı açıp arabaya bindim. Beril de yan tarafıma oturduğunda arabayı çalıştırarak yola çıktım.

"Nereye gidiyorduk biz?"

"Uzağa değil, yakınlarda bir arkadaşın mekânı var. Cafe&Bar tarzı. Nezih bir yer, hem canlı müzik de yapıyorlar. Güzel yer kısacası, beğenirsin."

"Anladım," dedi, başını sallayarak. "Okuldan arkadaşının mı?"

"Yok ya," dedim, mekânın olduğu sokağa girerken. "Bizimkilerle üniversitenin ilk yıllarında keşfettik burayı. Gele gide de sahipleriyle tanıştık işte. İki kardeş çeviriyor kafeyi. Cem, yani büyük olan genel idareyi yönetiyor. Kardeşi Can da canlı müzik yapıyor."

"Hım," diyerek tekrar başını salladığında arabayı boş bir yere park ettim ve "Hadi," diyerek arabadan indim. Beril de peşimden inip kapısını kapatırken ona çaktırmadan bitirdiğim şekerin sapını cebimden çıkardığım peçeteye sararak tekrar cebime attım. Bu şeker, eskileri hatırlayarak bana aldığı ilk şeydi ve ne kadar saçma olursa olsun atmaya kıyamamıştım. Belki de o hiç bilmeyecekti ama ben bunu mektubunu sakladığım kutunun içine koyacaktım.

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin