11. BÖLÜM- Tüm Anılar

Beginne am Anfang
                                    

- Hah o zaman başarıyor da.

Ben araya girdim.

- Ne zaman gidecek?

- Yarın akşam.

- Çok erkenmiş. Üzüldüm açıkçası.

Biraz daha konuştuktan sonra ödevi yapmaya devam ettik. Efe erkenden gitti. Anladığıma göre annesi çok diktatör biriydi. Çocuklarını kontrol etmek gibi bir huyu var herhalde. Uzay da ondan sonra gitti. Akşam olduğu için Maya bizde kalmaya karar verdi. Maya da dünden beri pek enerji göremiyordum. Benimle de çok fazla konuşmuyordu. Eminim amcam ile konuştular ve üzücü şeyler duydu.

- Maya bana anlatabilirsin.

- Aynı şeyler. Yani artık o şu kapıdan girse bile takmayacağım.

O sırada amcam içeri geldi. Maya'ya baktım. Takmıyormuş gibi davranıyordu.

- Yenge abim gelmedi mi?

- Hayır canım daha değil. 1-2 saate gelir. Sen bekle istersen.

- Olur. Ailenin kimlik fotokopisini istiyorlar da o yüzden.

- Anladım.

Amcam karşıdaki koltuğa oturdu.

- Kızlar nasılsınız?

Maya cevap vermedi.

- İyiyiz amca sen?

- Ben de iyiyim. Okul nasıl gidiyor?

Maya'nın cevap vermesini bekledim buna da cevap vermedi.

- Güzel gidiyor işte. Normal.

- Maya nasılsın?

Maya:

- İyi Josh amca. Normal mükemmel hayatımı yaşıyorum.

- Ne güzel. Ee söyleyin bakalım var mı birileri?

- Amca sen sadece 17 yaşındasın.

- Olabilir sonuçta sizden büyüğüm. Var mı biri Melodi? Bana hep anlatırsın söyle bakalım.

- Aslında biri var. İsmini söylemeyeceğim ama dün davete geldi. Çok yakışıklı olan çocuk.

- Efe değil mi? Hatırladım. Dün konuşmuştuk.

- Evet o. Neden bu kadar iyi bir hafızan var ki?

Maya araya girerek bir şey sordu.

- Ya senin Josh amca. Biri var mı? Aslında daha dün konuştuk ama belki ilk görüşte aşkın falan olmuştur.

- Sevdiğim biri... var Maya.

- Öyle mi tanıyor muyuz? Sonuçta bir sürü kızla arkadaşsın. Belki birini tanıyoruzdur.

- Evet tanıyorsunuz.

- Nasıl biri?

O sırada babam geldi. Amcam ile babam konuşmaya başladılar. Maya ile odama geçtik.

- Maya seni ümitlendirmek istemiyorum ama-..

- Melodi zaten umudum yok. Küçücük bir hareketi bile yok yani.

- Ben de sana onu söyleyecektim.

- Neyi?

- Biz oyun oynarken kız sordu ya sevdiğin biri var mı buradan diye.

- Evet. O da var malesef dedi.

- İşte sen o sırada ona bakmıyordun ama amcam bunu sana bakarak söyledi. Bunu sana söylemek istedim.

- Gerçekten mi? Biliyordum ya. O zaman en azından umut var. Çok sağol Melodi.

Aslında bu olayı hiç hatırlamıyorum ama ben kaydettiğim şeyleri tekrar tekrar dinlerim. Önemli olanlara yıldızlı kayıt diye başlıyorum zaten. Bu da onlardan biriydi. Ona unuttuğumdan dolayı söylemediğime eminim. Neyse sonuçta öğrenmiş oldu. Artık ben bu hastalığa alışmaya çalışacağım. Genelde hep savaş içerisindeydim çünkü. Mutlu bir hayat yaşayabilirim.

Babamlar bana ilk hastalığa başladığım zaman her şeyi anlattılar.

*bu olay hakkında bir fikrim yok kurgusal yazıyorum. Sadece ne olduğunu biliyorum.

Bu hastalık ilk yıllar sorun çıkarmıyor. Yavaş yavaş büyüyor. Biz de zaten geç öğrendik. Bu hastalık ile beyin gitgide küçülüyor. Tabii uzun bir süre içerisinde. Doktor bana 10 yıl kadar zamanım olduğunu söyledi. Sonra artık bitkisel hayatta olacağımı da ekledi. Yaşamıyormuş gibi. Tabii daha fazlası ölüm. O yüzden hayatını güzelce yaşamak istiyorum. Mutlu bir şekilde. Annem ve babam da bana destek oluyorlar.

......

Ertesi gün okulda günlüğüme bir şeyler yazıyordum. Herkes beden eğitimi dersindeydi. Ben bu derse girmiyordum. Çünkü ders notlarını günlüğüme kaydetmem lazımdı. Yani bu dersten muaftım. Sınıfta kimse yokken kaydımı yapıyordum. Günlüğü yazdıktan sonra kayda başladım.

" Bugün pek ilgi çekici bir şey olmadı. Normaldi her şey. Efe ile pek konuşmuyoruz. Çünkü onun aklı hep kardeşinde. Bu akşam gideceği için çok üzgün. Açıkçası bu beni pek üzmüyor. Hatta sevindiriyor bile. Bize bulaşan bir kız sonuçta. Ayrıca-... "

İçeri Elenora girdi.

- N'aber Melodi?

- Elenora ne işin var senin burada?

- Galiba benden bahsediyordun orada. Demek ben gidiyorum diye mutlusun öyle mi? Bir kaleme kaydetmek yerine suratıma söyleyebilirsin canım.

- Gider misin lütfen?

- Tabii giderim ama bir şeyi merak ediyorum. Neden yaşadıklarını bir kaleme anlatıyorsun ki sen?

- Sana bir şey anlatmak zorunda olduğumu düşünmüyorum Elenora. Şimdi değil git beni yalnız bırak.

- Hiçbir beden dersine de gitmiyorsun. Öğretmen şiddetli astımın olduğunu söylüyor ama okul çıkışı Maya ile çok hızlı koştuğunu görüyorum.

Ben aslında labaratuvarda oturuyordum ve kimse benim burada olduğumu bilmiyordu yani Elenora beni takip etmiş demek oluyor bu.

- Elenora ne yaparsan yap ya. Pek umrumda değilsin açıkçası.

Elenora labaratuvar dolabından kibriti aldı. Bana doğru yürümeye başladı. Dibime kadar girdi. Beni korkutmaya başlamıştı.

- Ne yapıyorsun sen?

- Kalemine bakmama izin verir misin?

- Asla.

- Ver şu kalemi Melodi. Elimde kibrit var ve bunu burada yakmak çok tehlikeli biliyorsun.

Kalemi vermek zorunda kaldım. Burada bir sürü yanıcı madde bulunuyordu. Bu psikopat onlardan birine doğru ateşi atarsa 2 saniye içinde patlardı her şey.

- Aferin.

Kalemi ilk önce inceledi sonra da yere atıp ayağıyla üzerine bastı. O an şoka uğradım. Tüm ses kayıtlarım gitmişti. Kayıtları bilgisayara yükleyip yüklemediğimi hatırlamıyorum.

En azında günlüğüm vardı. Günlüğü elime alıp dışarı çıkacaktım ki önüme çıktı.

- Çekil önümden Elenora.

- Tabi çekilirim.

- Seninle sonra görüşeceğiz.

- Hmm...

Kibriti günlüğümün üzerine attı. Elimden attım hemen.

- Malesef ben işlerimi senin gibi sonraya bırakmıyorum.

Günlüğüm gözlerimin önünde yanıyordu. Tüm anılarım yok oluyordu. Kafayı yemek üzereydim.

.....

AMNESİAWo Geschichten leben. Entdecke jetzt