29. Bölüm

2.3K 117 13
                                    

Mrb! ıste yb. Umarım beğenirsiniz. Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin.hepinizi çok seviyorum. İyi okumalar:D
*** Multimedia da Carter:))

Göz kapaklarımı açık tutmak için verdiğim savaşı git gide kaybediyordum. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım ağırlaşmış göz kapaklarım bana isyan ediyordu. Ama uyumak istemiyordum. Sanki uyursam gözlerimi tekrar açtığımda kendimi, o yeraltı mağralarının birinde bulacakmışım gibi hissediyordum. Zeus adına yemin ederim ki bir daha canlı olarak yeraltına girmeyeceğim. Lanet Hades'in de yaratıklarının da bir daha yüzünü bile görmek istemiyordum.

Derince bir nefes daha alıp, Hummer'ın koltuklarının deri kokusunu içime çektim. Kaç saattir yoldaydık bilmiyorum ama şu anda bir arabanın içinde olmak ve normal yolların ve insanların olduğu bir dünyada seyahat etmek bana artık huzur veriyordu. Sanırım Yeryüzünün değerini şimdi daha iyi anlamıştım.

Carter bir elini direksyondan çekip arabanın radyosunu çalıştırdı. Yayında country şarkılardan biri vardı ve hafif gitar sesi iyice uykumu getirmişti. Kendimi tutup esnememi bastırmaya çalıştım.

"Neden biraz uyumuyorsun, Αυτο μοu?...Londra Akit'ine gelince seni uyandırırım."

O kadar yorgundum ki Carter'ın sesi beynimde yankılanan bir uğultudan ibaretti.

"Uyumak istemiyorum."

"Yorgunluktan bayılacakmış gibi duruyorsun...Hem dün geceden beri doğru dürüst uyumadın."

İtiraz ettim. "Sende uyumadın."

Bir eli direksyonda kalırken diğeri kucağımda gelişi güzel duran elimi kavradı.

"Beni dert etme...Hadi uyu biraz."

Gerçekten yorgundum ama artık öyle bir noktadaydım ki uyumaktan bile çekinir olmuştum. Sanki yeraltındaki çirkin yaratıkların, uyumam için fırsat kolladıklarını ve gözlerimi kapatır kapatmaz üzerime atlayacakları hissine kapılıyordum. Kahretsin! Yoksa delirmeye falan mı başlamıştım? Hayır! Yeraltından çıkmıştık. Hepsi bitmişti, artık güvendeydim. Paronayakça davranmayı bir an önce kessem iyi olacaktı.

"Tamam, uyuyacağım."

Gülümsediğini, kapanmak üzere olan göz kapaklarımın ardından, yarım yamalak da olsa görebilmiştim.

"Beni yarım saat sonra uyandırman şartıyla...Anlaştık mı?"

Bana kısa bir bakış atıp tekrar yola döndü.

Gözlerim tam analamıyla kapanmadan önce duyduğum son şey sessiz bir mırıltıydı.

"Anlaştık..."

Gerisi koca bir boşluktan ibaret.

**************************************

Gözlerimi hızla açtığımda, düzensiz çıkan nefeslerimi kontrol etmek için kendimle boğuşuyordum. Üzerimdeki siyah tişört terden vücuduma yapışmıştı. Carter'ın elini öyle sıkı kavramıştım ki, parmak eklemlerim bembeyaz olmuştu.

Tanrılar aşkına! Sanırım gerçekten de delirmeye başlıyordum. Ben Avcıydım yahu. İblislerle, üç başlı köpeklerle ve daha bir sürü yaratıklarla karşılaşmış bir Avcı hemde. Küçük çocuklar gibi kabus görüp komaya girmek de neyin nesiydi?

Nefeslerimi düzene sokunca, sımsıkı yapıştığım Carter'ın elini de gevşettim. Carter'ın endişeli mavi gözleri bana döndüğünde ona sarılma isteğimi güçlükle bastırabilmiştim.

"Kabus muydu?"

Derin bir nefes daha aldım. "Kesinlikle en kötülerdendi."

Ona yaklaşma dürtüsü o kadar keskinkindi ki daha fazla engel olamdım ve usulca koltukta ondan tarafa kaydım. Başımı omzuna yaslarken, yine o aptal aşıklar gibi iç çekmiştim.

Melezin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin