Bölüm 4 "Dans,ter ve bela "

62 7 0
                                    

Tokat sesi restoranda yankılandı. Etrafımızdaki insanlar dönüp bizi izlemeye başladı. Cadı bir eliyle yanağını tutarken diğer elini bana tokat atmak için kaldırdı. Hemen kolunu tuttum. “ Cık cık cık. Tokadı yedin hadi yaylan.”

“Bunu sana ödeteceğim. Bunu yaptığına pişman olacaksın. Sen benim kim olduğumu biliyor musun ? “

“ Biraz önce ağzının payını alan bir sürtüksün benim gözümde. Kim olduğunu bilmeme gerek yok şekerim. “ Şekerimi vurgulamıştım. Cadı ateş saçan gözleriyle bana bakıyordu. Sonra yanındakine işaret verdi ve uzaklaştılar. Akay’a döndüm.

“ Sarışın? Vayy… Senden bunu beklemiyordum şaşırdım.”

“ Beni kızdırmaması gerekiyordu. Üstüm başım battı. Ben en iyisi üstümü değiştireyim.”

“ Tamam olur. Seni burada bekliyim mi ?”

“ Gerek yok. “

“ Daha saat erken. Bir şeyler mi yapsak ? “ Oha ohaaa. Ne dedi bu şimdiiiii…

“ Ehmm olur. Ne yapacağız ?”

“ Otelin dışına çıkalım mı? “

“ Kaybolmayacağımıza söz verirsen.” Sırıttı ve göz kırptı.

Odama çıkar çıkmaz hemen duşa girdim. Üstümdeki kıyafetleri bir poşete doldurdum. Otelin çamaşırhanesi var mıdır ki ? Çıkıp saçlarımı kuruturken ne giyeceğimi düşündüm. Nereye gideceğiz ki? Off bu çocuk niye böyle. Telefon çaldığında ona doğru koştum. Arayan Mert’ti.

“Alo.”

“Aşkım. Aramıyorsun telefonlarımı açmıyorsun bir şey mi oldu.” Her zamanki endişeli ve meraklı Mert.

“ Biraz yoğunum burada kusura bakma.”

“Haa tamam o zaman.” Sesi biraz kırgın çıkmıştı. “ Eh nasılsın ne yapıyorsun.”

“İyiyim ya öyle oturuyorum odamda dışarı çıkacağım birazdan.”

“ Nereye? “ Hadi ama Mert daha giyineceğim ben.

“ Öyle birkaç tane arkadaş buldum. Acelem var şu an sonra arasam seni olur mu ? “ Evet, Mert’i seviyorum. Ne zaman ihtiyacım olsa bana bir türlü yardım ediyor. Kötü zamanlarımda beni toparlayan hep o oluyor. Beni güldürüyor eğlendiriyor. Kendimi onun yanında güvende hissedebiliyorum. Ama çok meraklı ve hiperaktif bir yapısı var.

“ Olur bir tanem. Bekliyorum aramanı.

“ Tamam, iyi geceler. “

“İyi geceler “ Telefonu kapattım ve bir kenara koydum. İlk defa bu kadar soğuk bir konuşma yapmıştık. Dakikalar akıp gittikçe kendimi daha kötü hissetmeye başladım.

Altıma yırtık siyah kotumu üstüne de bol kolsuz yavruağzı bir t-shirt geçirdim. Siyah topuklularımı da ayaklarıma geçirdikten sora yüzüme hafif bir makyaj yaptım. Telefonu elime alıp rehberde Akay’ın numarasını aradım. Hemen numarayı düzenleye basıp ismi Maviş olarak değiştirdim. Arama tuşuna bastım. 3. Çalışta açtı

“ Hazır mısın sarışın ? “

“ Benim olduğumu nerden bildin? “ Şaşırmıştım.

“ Medyum olduğumdan sana bahsetmemiş miydim? “

“ Hahaha çok komik. Hazırım. “ Ona en soğuk ses tonumla cevap vermeye çalışırken içimden kahkaha atmak geliyordu.

“ Tamam o zaman çıkalım .” Telefonu kapatıp dışarı çıktım. Aynı anda Akay’ın kapısı açılmıştı.

Aman Tanrım bu ne? Allah cidden bazı insanları özene bösene yaratmış. Üstündeki siyah kot gömlek deniz mavisi gözlerini iyice ortaya çıkartmıştı. Altına da koyu yeşil bir kot giymişti. Biscolata reklamındaki mankenleri andırıyordu.

Hafif bir ıslık çalarak yanıma geldi.

“Sarışın. Yakıyorsun ortalığı. “ Kan yüzüme hücum etmeye başladı.

“ Sende hiç fena değilsin. “

“ Hadi çıkalım. “

Birlikte otelin çıkışına doğru yürüdük. Kapıdaki görevli bizim için bir taksi çağırdı. Taksiye bindiğimizde Akay gideceğimiz yerin adresini verdi. Hava çoktan kararmıştı ve Ankara’nın cıvıl cıvıl ışıkları her yeri aydınlatıyordu. Restoranlar, barlar, diskolar, cafeler, büfeler…

Girişinde barlar sokağı yazan bir yerde durduk. Taksiden inip etrafıma bakmaya başladım. Her taraftan müzik sesleri yükseliyordu. Sokağın başında birkaç tane serseri tip vardı. Taksiden inince beni dikizlemeye başladılar. Rahatsız olup Akay’a döndüm.

“Gel şu taraftan gideceğiz.” Bir elini sırtıma koyup beni yönlendirerek bir bara soktu. Kapıdan girer girmez yoğun sigara ve ter kokusu yüzüme çarptı. Tamam, ilk defa bir bara gelmiyordum ama ne biliyim benim gittiklerim daha yaşanılabilecek yerlerdi.

Ne yapmak istediğime karar veremeyip bara doğru yöneldim. Akay’da beni takip ediyordu. Barmen yanımıza gelip ne istediğimi sorduğunda ben bira Akay ise kokteyl istedi.

“ Dans etmek ister misin sarışın? “

“ Olur “

Beraber kalkıp dans pistine doğru yöneldik. Hani iğne atsan yere düşmez o kadar kalabalık sözü vardır ya. İşte onu burası için söylemişler. Dans etmeye çalışırken insanlar sürekli bana çarpıyordu. Bir süre sonra ortalık iyice ısındı. Sürekli yanıp sönen ışıklardan dolayı Akay’ı doğru düzgün seçemiyordum bile. Hava almam gerekiyordu. Akay’a bir beş dakika kapının önüne çıkacağımı söyleyip cevabını beklemeden kapıya doğru koştum. Kapının önünde görevli falan yoktu.

Çıkar çıkmaz soğuk hava yüzüme çarptı. Derin bir nefes alıp duvara yaslandım. Sokağın başından taksiden indiğimizde gördüğüm serserilerin gülüşme sesleri geliyordu. Ben gözlerimi kapatmış nefesimi düzenlemeye çalışırken gülme sesleri yükseldi

“Ohh güzellik gecenin bu saatinde bu kılıkla buralarda dolaşmaya korkmuyor musun sen?

4 tane leş gibi alkol kokan tip tam karşımda dikeliyordu. Tam çığlığı basacakken bir tanesi ağzımı kapadı…

( Evet bölüm biraz geç geldi galiba kusura bakmayın canlarım. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. ÖPTÜM KOCAMAN ) 

Deniz MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin