Bölüm 21/ Karanlıktan Sıkıldım

25.6K 1.1K 54
                                    

Multimedya; Emir...

Derin'den....

"Şu yeni çömezler sana mı bakıyor?" başımı Emir'in omzundan kaldırıp ona baktığımda, saçlarıma dayadığı burnunu çekip, yumduğu gözlerini araladı. "Ne kızı Derin'im. Yine kimi gestirdin gözüne?" Cevabına karşı gözlerimi devirip okula yeni gelen dokuzlara baktım. Buraya, yani ona bakıyorlardı. Ben her sene bu yenilerle uğraşmak zorunda mıyım Allah'ım? Niye boş zamanda yarattın bu çocuğu? Vaktin olmadığı bir zamanda yapıp çirkin doğursaydın yaa.

"Vallaha sana bakıyorlar, Sen dur burada ben hemen geleceğim. Başını yerden kaldırma tamam mı?"

"Derin." oturduğum yerden ayaklanıp yeni çömezlere doğru ilerlemeye başladım. Bir Emir'e bir bana baktıklarında yumruklarımı sıkıp, önüme gelen saçlarımı arkama doğru itekledim. "Neye baktığınızı sanıyorsunuz siz çömezler? O sabahtan beri gözlerinizle kesip biçtiğiniz çocuk benim. Anladız mı beni? Daha boyunuz onun bacağı kadar değil, gözlerini boyu kadar açmışsınız maşallah." gözlerimi hepsinin üzerinde tek tek gezdirip, sinirle bir nefes çektim içime. "Bana bakın her sene sizin gibilerle uğraşmaktan bıktım. Bu size ilk, tek ve son uyarımdır ona göre... Bir daha değil ona bakmak, onun olduğu tarafa bile bakarsanız, sonucununu ben düşünmem. Direk yaparım ona göre..." Tehdittimle gözlerini başka tarafa çevirdiklerinde sinirle gülümsedim. "Anladınız değil mi beni?"

"Biz gidelim. Ders zili çoktan başladı." İçlerinden, diğerlerine göre daha uzun olanı konuştuğunda hepsi onu onaylayıp ayaklandılar. "Afferim." Rahatlayarak nefesimi dışarı verdikten sonra tekrar sadece benim olan sevgilime doğru döndüm. Lakin yerinde yoktu, tam şu anda dibimdeydi. Korkuyla yerimde sıçrağımda parmaklarını nazik bir şekilde kollarıma dolayıp düşmeme engel oldu. "Ne yapacağım ben seninle?"

"Hiç, sadece seveceksin." diyip gülümsedim. Başını sallayıp saçlarıma bir öpücük bıraktı. "Hep seveceğimde seni, Bu kadar Kıskançlık fazla değil mi? Elinden gelse beni sınıftan çıkarmayıp, okulda ki bütün kızları başka yerlere göndereceksin."

"İyi fikir, neden daha önce aklıma gelmedi benim yaa?" Emir, gözlerini hayretle açtığında omuz silkerek "Artık sınıftan çıkmıyorsun." dedim. Bana şaşkınlıkla bakarken, düşünür gibi çenemi avuşturdum. Bu fikri faliyete geçirsem hiç fena olmazdı ama Emir bu sefer beni bırakıp kaçabilirdi. Bazen bana nasıl dayanıyor diye düşünüyordum, aklıma hiç bir şey gelmiyordu. Sadece sevmek, onun vana verdiği cevap buydu. "Seviyorum seni, Her gün daha fazla..."

Biliyorum çok kıskanç bir insandım, benim olanı fazlasıyla sahipleniyordum. Benim olanı paylaşmayı asla sevmezdim. Bu bana annemden gelen bir huy olmalıydı ve ne yazik ki berbat bir gendi. Babam ben lise başladığım ilk yıl annemin kıskançlıklarına daha fazla dayanamamış, sonunda da boşanmışlardı. Şu anda da bende sadece beş yaş büyük bir sevgili vardı.

Korkuyordum bu yüzden. Babamda annemi seviyordu, halada seviyordu ama birlikte olamıyorlar bir türlü. Sadece sevmek yeter miydi birlikte olabilmek için?

Ve ben salak gibi kendime annemden ders çıkarıp kıskançlığı törpülemek yerine, Emir'ide babam gibi kaybedeceğim diye daha çok kıskanıyor, sahipleniyordum. Başkasın ona bakmasına bile tahammülüm yoktu bu yüzden. Sevmek yeter miydi şimdi?

"Tamam bakma öyle bana, Şaka yaptım." ellerinden tutup tedirgince gülümsedim. "Yada şimdilik rafa kaldırdım bu fikri, Lazım olursa uygularız. Neyse hadi daha fazla ortalık yerde durup ilgi çekme. Spor salonuna gidelim Masal kudurmuştur şimdi."

.....

Masal'dan

O önde, ben arkasında spor salonuna girerken, az sinirle, birazcık daha öfkeyle ve çok ama çok fazla utançtan kıpkırmızı olmuş yanaklarımdan yüzüme düşen saçları itekleyip, ellerimide ondan kurtarmaya başladım.

Bu Aras varya, bu Arasorangus başka nesli ve türü belli olmayan yaratık... işte o öküz beni öpmüştü. Hamile kalmam değil mi? "Alt tarafı anlından öptüm, başka yerinden öpsem hangi renge dönecektim Farecik?" Başka yerim derken? Fesatlığı başka zamana bırak Masal. Kaşı bu kaşıntısı fazla olan Çakma Vini'yi. Kesin kaşınıyor bu çocuk, Valla kaşınıyor, billaha kaşınıyor bakın. Sapık. Ama ben onun kaşıntısını almasını bilirim.

"Sus bee, Ne diye öpüyorsun beni herkesin içinde? Ben seni öpsem güzel olur mu hiç?" ellerimi bütün gücümle çekmeye çalıştığımda, sırıtarak ellerimden olan ellerini bileklerimi çıkarıp kendine doğru çekti, yada uçurdu beni desek daha doğru olur. "Olur, Hatta şimdi öpsen de olur?"

"Öyle mi gel öpeyim o zamanda, ödeşelim." yüzümü ona doğru doğrulturken hızla, oda başını eğmişti hemen. Dudaklarım bilinçsiz bir şekilde yüzünde bir noktaya doğru tam bastıracakken yaptığım şeyi son anda fark edip "Pislik." diye fısıldadım. Neredeyse bende öpecektim onu. Ve bakacak olursak, dudaklarına yakın bir mesafedeydim... "Neden durdun Farecik, Öpüşmeyecek miydik?" Dudaklarında süzülen ılık nefesi dudaklarımı bulurken anında, titreyerek gözlerimi yumup, prüzlü bir nefes çektim içime. "Bırak kolumu Soykan..." sırıtarak, diğer elinide belime sardığında hiç iyi durumda değildim. "Çekil...Öpüşmeyecektik, Ödeşecektik." niye cırlamıyorduk ki ben şimdi buna? Cırlamıyor değil, cırlayamıyordum. Hatta konuşmak, ayakta durmak bile benim için çok zordu şu anda. "Niye böylesin Farecik?" yutkunarak başımı kaldırıp, sorduğu sorudan bir şey anlamadığı göstermek için gözlerimi kıstım. "Beyninde binbir fesatlık geçiyorken, en ufak dokunuşta, sözde, bakışta bile; yer yarılsada içine girsem diyorsun." gözlerini ona şaşkınlıkla bakan gözlerimden gezdirip, bileklerimde olan ellerini tekrar, ellerimi kavrayıp parmaklarını parmaklarıma geçirdi. Birbirlerine kinetlenen ellerimizi belimden birleştirirken, nefesini tekrar yüzüme doğru bıraktı. "Yer yarılmasın Farecik. Gök yüzü varken, toprağa girmekte neyin nesi?" Allah'ım sana geliyorum, Azcık yerin var mı bana göre cennetinde. Cehhennem olmaz orası fazla sıcaktır şimdi? Gerçi şu anda da yanıyordum yaa... Cehennem mi daha sıcak yoksa Aras Soykan mı daha çok ateşli bilemedim.

Ellerimde olan ellerini sıkarken heyecanla, nefesimi tutarak başımı yere eğdim. "Maviliklerini çekme üzerimden, karanlıktan sıkıldım." Bu çocuğun kafasına kesin taş düştü. İki taşın bir birine çarpmasından ortaya kaya mı çıkıyor? Abidin canım iç sesim, Nelerdesin? "Masal." Vallaha bakamam ona, bakarsam o ateşte yanar küle dönerim ben... Bilmiyorum, ama çok korkuyorum. Canım yanar mı ki, beni koyu gözlerindeki ateşte yakar mı?

"Aras..." korkuyla inlerken ismini, söylediği gibi gözlerimle yerin dibini bulmaya çalışıyor gibiydim. "Lütfen, bırak. Oyun oynama benimle. Bilmiyorum böyle şeyleri... Kapılarım sana... Yanar küle dönerim haberim bile olmaz." nefesimi tedirgince dışarı verip "Sen benim canımı yakarsın." diye devam ettim ürkekçe. "Lütfen bırak, oynama benimle Kedinin Fareyle oynadığı gibi. Lütfen..."

"Bana bak Farecik....."

Bölüm Sonu

ErikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin