Namaz çıkışı laz amcayla tekrar selamlaşıp çay içeceğimiz mekana doğru yol almıştık. Yolda tabii ki Ali ve onun bu işi başarması ile ilgili cümlelerine maruz kalmıştım. Beyefendi kendini övmeden bir adım bile atmamıştı.
"Böyle işleri Ali'den soracaksın. Bak nasıl hemen kuzenime yengemizi buldurdum ama? Bilgileri önüne şak diye nasıl koydum? Hadi, söyle. İtiraf et. Ben ve engin bilgilerim olmasaydı-"
"Ali sakin ol koçum. Tamam sen bu işi başardın ama işimiz henüz bitme- "
Ali'nin gözleri büyüdü ve suratı şapşal bir ifadeye büründü.
"Ne dedin sen? Bir daha söyle. Bunu daha sesli duymak istiyorum! "
"Ali yeter. Camiden çıktık. Abdestim var. Asâbımı bozdurtma şimdi benim. "
Ali hemen ellerini cebine sokarak ciddiyete büründü.
"Öhöm öhöm. Şimdi odaklanalım. Sıradaki adım... Kız isteme! Yürü gidiyoruz."
hızlı hızlı caddeye doğru ilerliyordu. Durdurdum onu.
"Ali nereye? "
"Çiçek ve çikolata nasıl unutursun? Vallaha yenge affetmez. Benimde başım yanar."
Aliyi kolundan tutup sürüklemeye başladım. Mekana götürdüm. Sürekli bu mekana geldiğimiz için Tarık bizim masaya gelerek
"Abi hoşgeldiniz. Hemen getiriyorum demli iki tane. "
"Sağol aslanım." diyerek gönderdim Tarık'ı. İyi çocuktu. Namazlarını kaçırmaz, işten fırsat buldukça camiye de gelirdi. Duyduğuma göre nişan işleri felan vardı. Çayları getirince
" Hayırlı olsun Tarık. Düğün ne zaman? "
"Abi yakında inşaAllah. Düğünde Aşr-ı Şerif'i sen okuyacaksın." dedi ve güldü Tarık . Birkaç kez arkadaşlar arasında namaz kaldırdık diye bunu söylüyordu.
"Ali varken ne haddime?" diyip Ali'ye döndüm. Ali müezzinlik yapardı. Ama tam kamet getirirken hapşırık tuttuğu için aramızda büyük bir goygoy meselesiydi. Hiç fırsatını kaçırmaz Ali'ye çok pis takılırdık. O sırada Tarık
"Abi sen lokum dağıtırsın." diyince Tarık'la ben kahkahayı koyuverdik.
"Yürü git lan. Çeyrek takacaktım onuda takmayacağım sana! Hayırsız, vefasız!"
Ali böyle derken kahkahalar arttı. Tarık gittikten birkaç dakika sonra biraz sakinleşip konumuza dönmüştük.
"İlk önce yengeyle tanışmak mı istersin yoksa cidden anneleri gönderip görücü usûlü birşeyler mi yapalım? " diye sordu Ali.
"Ali bilmiyorum ama bu işi harama, günaha bulaşmadan halletmemiz lazım. " beni en çok düşündüren noktalardan biri de buydu.
"Evet kardeşim. Bu zamana kadar ne sosyal medyada, ne sokakta, ne telefonda harama bulaşmamış olan kardeşimi bu saatten sonra da hiçbir harama sokmam Allah'ın izniyle!"
"Şuheda çok büyük sayılmaz. Küçük olduğu için, yaşı itibariyle görücü usûlü gelen bir teklifi annesi hiç değerlendirmeden reddedecektir. " Gerçekten annesi ne yapacaktı acaba? Damadını sever miydi? Sonuçta kızını temelli göstermeyek değiliz ya?
Ali lafa atıldı
"Evet, annesi reddederse yengemize ulaşmamız imkansız olur. Onun için ilk önce seni tanıması, sana vurulması, hatta evlilik teklifini ilk onun etmes - "
"Çüşşşş! Ağır ol. Kız bana vuruldu da teklifte bulundu. Yok artık. "
Ali baya yüksekten uçmuştu. Ama gerçekten annesi kızının yaşı sebebiyle bu işe mani olmadan evvel Şuheda'nın beni tanıması şarttı.
"O zaman kızı ara ve niyetini anlatmak için bir buluşma ayarla. "
Ali mantıklı konuşuyordu fakat söyledikleri haram kokuyordu. Allah'ım sana sığınırız, işimizi kolaylaştır ve temize çıkar...
"Telefon olmaz. Sapık zanneder, biri dadandı zanneder yüzüme kapatır. Harbiden lan. Yüzüme kapatır değil mi? Bak akıllı kız. Görüyor musun? İmam hatipli kızın hali bir başka oluyor."
"Bizimki yine uçuşlarda. Hey Allah'ım ya. Yengeyi görünce n'apıcaksın ben onu merak ediyorum. Sana üç doz sakinleştirici vermek lazım. "
Ali çayından bir yudum aldı ve ağır hareketlerle yerine koydu. Kız dediğin zaten sosyal medyadan olsun, telefondan olsun hiç bir yerden gelen saçma mesajlara kulak asmamalıydı.
Bir dakika! Gelen mesajlar mı demiştim ben? Şuheda'ya gelen mesajlar? Şuheda ya mı? Ne mesajı lan? Ne mesajı oğlum? Kimden gelen mesaj lan bu? Kimdi lan bu mesajı atan? Katil mi edeceksiniz lan beni?
"Tamam telefon olmazsa ne yapacağız? " Ali düşüncelerimi bölmüstü. Olmayan bir mesaj sapığı sinirlerimi alt üst etmeye yetiyordu.
Hasbinallahu ve niğmel vekil...
Şuheda'yı arayamazdım. Sesi henüz haramdı. Ve eğer bir kere onun sesini duyarsam... Ah bir kere duyarsam... Ömür boyu duyduğum hiç bir tını anlamlı gelmezdi o zaman... Çünkü bu kulaklar onun sesine şahitlik etmiş olurdu...
Zihnimi aldım bu düşüncelerden...
"Ali mesaj yazacağım. Ve sadede bir mesaj hakkım var. Ona öyle bir şey yazmalıyım ki, ne onu nede kendimi harama bulaştıracak birşey yapmayacağıma onu inandırmalıyım. "
Ali bunları duyunca kaşlarını çattı ve sonra ben tekrar lafa girdim.
"Ve sadece tek bir buluşma olacak. Tek bir."
"Allahu Akbar!" diye bağırdı Ali.
Cümlemdeki 'tekbir' kelimesine karşılık bunu söylemişti. Gülmemek için kendimi zor tutarak
"Dalga geçme oğlum. Tekbir lan bu! Oyuncak değil. "
gülmememiz lazımdı ama Ali gülünce bende duramadım. Allah'ım ya Rabbim ya. . Sen affet. .
"Konuyu dağıtma lan. Neyse. Bir görüşmede herşeyi anlatacağım. Ve ikinci görüşme olmayacak. Eğer nasipse bu iş kardeşinin düğünüyle son bulur. Ama eğer kaderde yoksa... Bu sayfayı ölene dek kapatırız..."
Selamün aleyküm ve rahmetullah :) değerli okuyucularım öncelikle yorumlarını ve votelerini eksik etmeyen herkesten Allah razı olsun yaa :) Telefonumdaki bir sorun nedeniyle yorumlara cevap yazamıyorum , ama siz yinede eksik etmeyin.. en çok nereleri beğeniyorsunuz, sizce ileride ne olacak, düşünceleriniz neler merak ediyorum seviliyorsunuz eksik olmayın Allaha emanet.. :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Müslümanın Hisleri
RomanceLiseye giden bir kıza okul çıkışı " Benimle evlen. Bir ev tutalım. Henüz bir işim yok ama bulacağım. Söz veriyorum. Vee, okuluna elveda de." diyebilir misin? Ben dedim. Hadi hayırlısı. ... •Bu yazının başka bir site ve uygulamada paylaşılması ya...
