6 ❥ Yeni Bloğa Adımlar
-
Hava kararmıştı. Calvert'ın babası işi dolayısıyla gitmişti. Evde sadece birkaç hizmetçi, Calvert ve ben vardık. Yani beni kolaylıkla öldürüp köpeklere yem edebilirdi. Sonuçta onu çok tanımıyordum. Ama kötü birine de benzemiyordu.
Salonda adım sesleri duyunca bakışlarımı büyük pencereden çektim ve içeri gelen Calvert'a yönelttim.
"Odanı hazırladılar. Benim odamın yanındaki oda. Bakmak ister misin?" dediğinde gülümsedim.
"Gerek yok,teşekkür ederim." dediğimde Calvert yanıma oturmuştu.
"Şu arkadaşın blogta numaramı paylamış ve bu kime ait diye sormuş." dedi Calvert. Aniden yerimden fırladım. Ah aptal,o rezillikten sonra nasıl bloğa yazı yazardı? Tamam beni merak etmiş olabilirdi ama yine bir süre yazmasak iyi olurdu.
"İşin garip tarafı takipçileriniz yükselmiş." dediğinde şaşkınca Calvert'a bakıp ne diyorsun bakışını attım.
"Babam doğru demiş bak. Linda sizin yazdığınızı söylesede fancıklarınız var! Sevinsene!" dediğinde koltuğa oturdum.
"Şuan nasıl sevindiğimi anlatamam. Bu arada fancık da neyin nesi?" dediğimde Calvert güldü.
"Hayranlarınız işte. Bloğunuzun hayranları. Hayrancıkları yada benim deyişimle fancıkları..." dediğinde büyük bir kahkaha patlattım.
"Komiksin." dediğimde o da kahkaha attı.
İlk defa yeni tanıştığım bir insanla bu kadar samimi konuşabiliyordum.
Kahkahalarımızı bir telefon melodisi böldü. Calvert'ın telefonu çalıyordu. Cebinden çıkarıp telefonu açtı.
"Efendim baba?" dedi bıkkın bir şekilde.
"Evet,Hanna burada."
"Imm şey o düşünme aşamasında diyelim." dediğinde bana baktı ve gülümsedi.
"Pekala sana kolay gelsin,iyi akşamlar!" deyip telefonu kapadı ve tekrardan yanıma oturdu.
"Yarın yeni bloğu kurmaya başlasan iyi olacak." dediğinde kafamı aşağı yukarı salladım.
"Bloğunu satmasan da bence babam bunu da kabul edecek." dediğinde içimden umarım diye geçirdim.
Calvert sessizce şarkı mırıldanmaya başladığında ona bakıp gülümsedim.
"Sesin hoş." dediğinde bakışları beni buldu.
"Teşekkür ederim."
"Bir şarkı daha söyler misin?" diye sordum.
"Ah,boşver." dediğinde lütfen dermişcesine ona baktım.
"Zaten şimdi uyumaya gidiyorum. En azından yukarı çıkana kadar söyle." deyip ayağa kalktığımda o da ayağa kalktı.
"Pekala." dediğinde mırıldanmaya başladı.
Plug in the mic, open the curtains
Turn on the lights, I'm through rehearsing
The feeling ignites, I'm in control
The crowds in the palm of my hands
Büyüleyici bir sesi vardı.
All my fans stand, what is the truth?
What's an illusion?
You're searching for proof
But are you certain?
Deniz mavisi gözleri gibi sesi de aynı deniz gibi berraktı.
Whatever you see is what you get
If words paint a picture then
Sırf sesi için merdivenlerin daha uzun olmasını dilerdim.
I betcha I can getcha yet
Sesine dalmış giderken merdivenleri çıkmıştık bile. Ben hala sesinin muhteşemliğinde boğuluyordum.
"Hanna sana diyorum!" dediğinde ne olduğunu anlamadan ayağım kaydı ve ben kendimi sert zemine düşmeyi beklerken onun kollarının arasındaydım.
Gözlerine bakarken birkaç saniye öyle kalmıştık.
"Hayatımı kurtardın." dediğimde hala kucağındaydım.
"Hayatını mı kurtardım? Alt tarafı tuttum seni." dediğinde güldü.
"Hayır,merdivenlerden kayıp kafamı sert zemine çarpsaydım kafa travması geçirip iç kanamayla ölebilirdim." dediğimde kahkaha attı.
"Ne tedirgin şeysin sen." dediğinde kucağından indim.
"Ah,herneyse. İyi geceler diyordum." dediğinde kendi odasına ilerliyordu.
"İyi geceler!" dedim arkasından ve benim için hazırlanan odaya girdim.
Sabah uyandığımda yanımdaki sehbada duran sudan bir yudum aldım ve ayağa kalktım. Ablamı özlemiştim. Daha bir gün olsa da özlemiştim işte. Ama yapmam gereken bir işim vardı.
Calvert'ın bıraktığı laptobu açtım ve yeni blok için ilk adımları attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilekli Puding
Teen FictionGünlük hayatta bir nevi casus olarak edindikleri bilgileri bloglarına yazan iki kız... Onlar sıradaki yazıyı yazmak için hedef belirlediler. Ama bu hedef ve devamında doğurduğu olaylar hiç sıradan değildir. ÇİLEKLİ PUDİNG. ©Tüm Hakları Saklıdır.