11.Bölüm

254 14 0
                                    

-DUYURU!!-

ARKADAŞLAR SİZE RİCA ETSEM HİKAYEMİ ARKADAŞLARINIZA DA ÖNERİR MİSİNİZ? :))

HEM BÖYLELİKLE BİRAZ DAHA OKUNMA SAYISI ARTAR.

ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİM.

KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM HEPİNİZE.. :))

Buse geldiğimi görünce "Ooo Yağmur Hanım pek hızlısınıız. Bir ilham mı geldi size böyle?" koltuğuma otururken "Kıskanmayın Buse Hanım kıskanmayıın." ikimiz de küçük kahkahalarımızı attıktan sonra etraftakiler iyice bakmasın diye susmaya karar verdik.

Bu iş gerçekten çok zevkliydi.. Haftanın tüm günü olsa durmadan çalışırdım. Yani çalışırdım galiba. :)

Gülsüm biz çalışanların olduğu kısıma gelip "Arkadaşlar son yarım saatiniz kaldı. Çalışılmamış dosyaları masanızda bırakın diğer dosyaları da bana getirin. Şimdiden İyi günler dilerim." dedikten sonra Buse'ye küçük bir soru yönelttim "Her gün aynı duyuruları mı yapıyor?" Buse sıkkın bir ifade sunarak kafasını aşağı yukarı salladı. Şimdi tek sorun buydu işte. Sanki biz işi bilmiyoruz da gelip hatırlatma yapıyor.

Hazırladığım dosyaları ben zaten Gülsüm'e vermistim. Ondan sonra da sadece üç dosya tamamlamış üzerlerine adımı soyadımı yazıp tekrar götürmüştüm. Yani benim şuanlık Gülsüm'e verebileceğim dosya yoktu.

"Yağmur işin bittiyse dışarıda bekle beni geliyorum." Buse'ye onay verdikten sonra iş yerinin kapısının önünde beklemeye başladım Buse'yi.

Saf saf bekliyordum on dakika boyunca..

"Geldiiim. Haydi gidelim artık." Buse'ye dönüp "Bir an hiç gelmeyeceksin felan sandım.Rehin mi aldılar kızım seni? Çıkmak bilmedin." Buse gülümsedi "Hı hatta kafama silah felan doğrulttular zor kaçtım zor." Eve doğru ilerlerken bu saçma konuşmaya bir son vermiştik.

"Yağmur istersen sen git ben ekmek alacağım fırından." onaylandım ve yoluma devam ettim. Bu iş dönüşü ekmek almak Buse'nin bir alışkanlığı idi. Ekmeksiz eve girmezdi.

Bizim kapının önüne geldiğimde çantamdan anahtarımı çıkartıp kapıyı açtım. Eve girdiğimde aşırı sessizdi. Şu elbisemden kurtulmak için direk odama gittim ve üzerime rahat birşeyler geçirdim. Odamdan çıkıp elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim. İşte şimdi biraz iyiydim. Bu sefer de mutfağa geçip yemek yapmaya başladım. Pirinç pilavı ve nohut yapacaktım. Babamın en sevdiği yemek çeşitlerinden birisiydi bunlar. Tatlı için de annemin yaptığı gibi evde puding yapacaktım. Malzemeleri çıkardıktan sonra ilk nohutu yapmaya karar verdim. Hemen ardından da pudingi tencere de hazırlayıp yavaş yavaş karıştırmaya başladım. Puding hemen kaynamıştı. Puding kaynadıktan sonra önceden ıslattığım pirinci tencereye boşalttım. Pirincin suyunu da koyduktan sonra ağzını kapatıp beklemeye başladım.

Tencere de soğuyan pudingi alıp minik kaselere döktüm. Bu sıcakta soğuk tatlılar gideceği için kaseleri de buz dolabına yerleştidim. İşte pilav ve nohut da pişerse herşey hazır olmuş olacaktı.

Bir on dakika sonra nohut ve pilav da hazırdı. Masanın üzerine tabakları ve kaşıkları koyduktan sonra nohut ve pilav ikilisine eşlik edecek ayranı yapmak için yoğurdu çıkardım. Yoğurda su ekleyip iyice çalkaladıktan sonra ayranı da bardaklara koydum. Bugünkü yemekler süper olmuştu..

Kapının çaldığını duyunca büyük neşe ile koşuşturdum. Kapıyı açtığımda babam gelmişti. "İş gününüz nasıl geçti Yağmur Hanım?" canım babam içeriye girer girmez beni sormuştu. "İyi hatta iyi ne kelime süper geçti. Hiç yorulmadım da denilebilir.Yani bu ilk iş günü alışma deneyimi oluyor." babam kokuyu fark etmiş olacak ki hızla mutfağın yolunu tuttu. "Bu,bu yemekler kızımın elinden mi yapıldı Yağmur Hanım?" babam bu hanım lafını sevmiş olacaktı.. "Evet babacığım. Bu küçük hanımın ellerinden." babam gülümsedikten sonra "Sen yemekleri koy bende o zamana kadar üzerime rahat birşeyler giyeyim." kafamı aşağı yukarı salladıktan sonra "Yemekleri koyduuum!!" derken babam da içeriye girmisti. "Bende geldiiim!!" babama gülerek "Buyurun efendim. Yemeğiniz. Afiyetler olsun." konuşmalar eşliğinde babam ve ben masaya oturmuştuk. Konuşmayı sürdürerek "Yağmur,kızım birşey soracağım." kaşığımı tabağın kenarına koyup "Tabi baba,sor." tebessüm edip babam söze girdi. "Bu cumartesi,pazar annenin ziyaretine gitsek mi diyorum?" bu aklımdan çıkmamıştı ama düşünmemiştim hiç denilebilirdi. "Tabi hafta sonu bizim için daha uygun olur. Gidelim." babam sevinmiş gibiydi. Yüzünde gülücükler saçıyordu. Ardından yemeklerimizi yemeye koyulduk..

"Ellerine sağlık güzel kızım" dedikten sonra masadan kalktı babam.Bende tabakları bulaşık makinesine yerleştirip odama geçtim. Bir an ne zamandır kitap okumadığım geldi aklıma. Yarın işim olmadığına göre bir kitapçıya gidip yeni bir kitap alabilirim diye akıl ettim. Ne de olsa perşembe idi yarın..

Yatağıma uzanıp telefonumdan rastgele bir müzik seçtim..

Müzik eşliğinde uyumak huzur veriyordu bana.. Müziğin sesleri arasında rüyalarda kaybolmak,eşsiz güzelliklerden birisiydi.

###

Uyandığımda saat 12.05 idi. O kadar çok uyumuştum ki resmen uykusuz kaldığım geceler yanında hiç olarak duruyordu. Telefonuma baktığımda şarjı %10'du. Yani tüm gece müzikle uyumuştum. Hemen kalkıp telefonumu prize taktım. Ardından da elimi ve yüzümü yıkadım. Oturma odası kısmına geçtiğimde babamın yine süper notlarından birisi ile karşı karşıyaydım.

"Her zamanki gibi yine işe gidiyorum. Dikkat et kendine kızım. Bir yere gitmek istersen de tek gitme. Buse ile beraber gidin. Öpüyorum seni." babamın notunu okuduktan sonra mutfağa geçip zeytin,peynir,domates ve meyve suyu çıkardım. Tek başıma olunca yemek yemeyi pek sevmem. Üşengeçlik olacak galiba ama çoğu zamanlar tek olduğumda acıktığım bile aklıma gelmiyor. Zeytin ve peynirden yedikten sonra meyve suyumu elime alıp televizyonun karşısına geçtim. Açtığımda 'Kiraz Mevsimi' vardı. Yayınlanmış bölümlerinden. Ama yine de izlemeye doyamıyordum. Yedi yirmi dört verseler izlerim galibaa.

Bu dizideki idollerim Ayaz ve Öykü aşkıydı. Ben pek erkeklere karşı ilgi duymasam da Ayaz'daki -Serkan Çayoğlu- çekici ve yakışıklı duruş kimsede yok. Yok yanii.. Düşüncelerimi silip attıktan sonra diziyi izlemeye devam ettim.

O sırada zil çaldı. Galiba gelen Buse'ydi. Kapıyı açtığımda doğru tahmin olduğunu düşünerek kendimle gurur duydum. Buse içeriye girince;

"Kiraz Mevsimi'ni izliyorsun,ha?" diziye tekrar odaklanıp hiç konuşmadan kafamı salladım.

Şeyma'nın -Nilperi Şahinkaya- olduğu kısım gelince "Tipe bak şeytan. Kızıl bela. Bunun saçından tutacaksın böyle yeni sıcak asfalta süreceksin kızıl kızıl kıvılcımlar çıkacak!" Buse'nin Şeyma karakterine gıcık olduğu anlattığı teorilerden belliydii. Gülümsedim "Yok be asfalt az kalır.Kafasını al soğuk deniz suyuna sok çıkar istersen" ben dalga geçerek söylerken Buse dayanamayıp söze girişti "Ben gördüğümde her ikisini de uygularım,meraklanmaa seen." Gerçekten Buse bunu ciddiye almıştı. "Yapma Buse yaa o da rolünü yapıyor. Sanki gerçek hayatta böyle mi?" Buse bana sinirli gözlerle bakıp "Öyledir o öyledir..". saçmalama bakışı attıktan sonra gözümü tekrar televizyona çevirdim. Biraz daha izledikten sonra bölüm sonu olmuştu.

ARKADAŞLAR UMARIM İYİ GİDİYORUZDUR.

VOTE VE YORUM DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM.

SEVGİLEERLEE.. :*

Yağmurlu Sabahlar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin