Bu kız Yektanın kalbini yenilemişti. Kırılan kalbi yok olmuş ve sanki yerine yeni bir kalp konmuştu. Adeta yaralarını sarmıştı. Belki de bunca sene hayatını paylaşacağı başrolü yanlış kişiye vermeye çalışıyordu. Belki başrolü çıkmıştı çoktan karşısına ve yerini Yektadan habersiz alıvermişti. Peki bunu ona nasıl söyleyecekti? Yani nasıl itiraf edecekti? Nasıl karşılıl verirdi Masal?  Ne derdi ona? O da sever miydi onu ya da o da seviyor muydu? Bugünkü merakı niyeydi ki? Belki de seviyordu. Bilinmez.

Adımlarını şirketin kapısına geldiğinde hızlandırdı ve hızla üst kata çıktı.

Sekreterleri olan Derya Yektayı görür görmez ayağa kalktı.

"Yekta bey burada ne işiniz-"

Kızın sözlerini keserek, "Babam ne zamandır uğramıyor? " dedi.

"Yaklaşık 3 gündür.  Hiç böyle yapmazdı-"

Yekta kızı önemsemeyerek sözünü tekrar kesti ve kızgın bir şekilde söylendi. "Ne yapıyor bu adam?"

Daha sonra birkaç dosyaya baktı ve şirketten çıktı.

####

Hava yağmurlu ve serindi. Yağmur geceden beri bardaktan boşanırcasına yağıyor ve hiç durmuyordu. Masal, kısa mesafe olsa da kitapçıya bu yağmurda yürüyemeyeceğini düşündü ve bir taksiye bindi. Dükkanın olduğu sokağın başındaki büyük dükkanda tadilat vardı ve üzerinde kocaman bir pankart asılıydı. "BÜYÜK KİTAP DÜNYAMIZDA SİZLERİ DE GÖRMEYİ ÇOK İSTERİZ" yazılıydı. Bir kitapçı mı açıyorlardı? Hem de 3 katlı bir kitapçı. Bunun onlara büyük zarar getirmesi olasıydı.

Kitapçıdan içeri sıkıntıyla girdi. Arkadaşının bunca yaşadıklarına rağmen böyle güleryüzle onu karşılamasına hayrandı doğrusu.

"Sokağın başındaki tadilatta olan kitapçıdan haberin var mı?"

Bahar sıkıntılı görünen arkadaşına baktı.

"Evet gördüm. Ama fazla zarara uğramayız herhalde. Sonuçta insanlar burayı seviyor. Burası sıcak ve... Farklı. Oranın ise gösteriş mağduru bir kitapçı olacağına bahse varım." Bu sözler biraz olsun içini rahatlatmıştı Masalın. O sırada içeri Akın girmişti. Masal bunu gördüğünde Bahara bakarak meşgul olduğunu gördü ve direk Akının yanına gitti. Onu kanara çekerken, "Ne işin var burada?" diye çıkışmıştı. Akın şaşırmışa benziyordu.

"Ona bir şey söylemeye geldim." diyerek Masalın ellerinden kurtuldu ve kafeye yöneldi. Bahar çocuğu görür görmez gözlerini devirdi ve o da çıkıştı. "Senin yine ne işin var burada?"

Akın Baharın sorusuna karşılık vermeye tenezzül etmeden gözlerini kızın gözlerine yerleştirdi.

"Biraz sakin olabilir misin acaba?" dedi. Kız sinirle etrafa bakındı ve Akını kolundan tutup dışarı çıkardı. Yağmur hızla yağmaya devam ediyordu. Allahtan başlarının üstünde onları yağmurdan koruyacak bir şey vardı.

"Sana kaç kere söylemem gerekiyor. Bırak peşimi."

Bu sözlere sakince karşılık verdi Akın. "Beni sevdiğini biliyorum. Bu şey gururun mu yoksa inadın mı her neyse bunu kıramaz mısın? Eğer sen bundan vazgeçersen, her şey çok güzel olacak. Mutluluğa, gelmesi için izin vermen gerekmez mi?"

Bahar gözlerindeki keskin acıyla konuşmuştu.

"Peki. Diyelim ki ben her şeye göz yumdum ve biz tekrar birlikte olduk. Ne olacak sanıyorsun? Her şey eskisi gibi mi olacak yani? Ben sana eskisi gibi bakabilecek miyim? Ellerini tekrar aynı şekilde tutabilecek miyim? Hiç sanmıyorum." Bu sözlerden sonra arkasını dönerek içeri girmeye yeltendi ama arkasından bir el kolunu kavramıştı ve onu aniden kendine çevirmişti.

Aşkın GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin