36. BÖLÜM: FİNAL

2.4K 250 122
                                    

Eveeettt arkadaşlar, bir veda anına daha geldik. Bu bölüm itibariyle Gölge - Ruh Serisi'ni tamamlıyoruz. Bu gibi zamanlarda hep olduğu üzere, tuhaf bir hüznü ve rahatlamayı yaşıyorum. Karakterlerimden ayrılmak çok zor olacak ama onlar hep bu satırlarda yaşayacak ve sizler okuduğunuz sürece de yaşamları sonsuz olacak...

Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum, vakit ayırıp hayallerime ortak olduğunuz ve beni bu serüvende yalnız bırakmadığınız için...

En kısa zamanda, yepyeni kurgum olan "Çöl Diyarı Serisi"nin ilk kitabı " Çölün Laneti"nde buluşmak üzere.

Sizleri seviyorum... 💜💙💚💛

Hoşça kalın... 👋👋


♦♦♦

Acının türlü türlüsünü tatmıştım, defalarca yaralanmış ve hatta bir keresinde ölüme yürümüştüm. Ve her seferinde, uyandığım zaman bedenimi üzerinden tonlarca yük geçmiş gibi bitik bir vaziyette bulmuştum.

Ama şimdi öyle değildi.

Gözlerim aralandığında, kendimi yenilenmiş ve capcanlı hissediyordum. Zinde bir beden ve berrak bir zihin…

Başımı yastıktan kaldırmadan ellerim karnıma doğru yöneldi. Ölüm Diyarı’ndan ayrılmadan hemen önce, özel yapım olan keseyi kıyafetlerimin altına sarmış ve o şekilde saklamıştım. Ellerim aradıkları şeyi bulduğunda hem hayret ederek hem de rahatlayarak nefesimi verdim. Bedenen oraya gidemesem de, ruhum buraya döndüğünde kese de benimle birlikte gelmişti!

Ve neyse ki Rheseras ben uykudayken kıyafetlerime ilişmemişti, onları çıkarmak gibi bir aptallıkta bulunsaydı, mutlaka keseyi bulur ve benden alırdı.

“Cathleen?” odanın içinde bir hışırtı sesi duyuldu ve Rheseras’ı tam tepemde dikilirken buldum. Karmakarışık saçları ve pırıltısını yitirmiş ela gözleriyle gören de onun sahiden de ardımdan acı çektiğini sanırdı. Fakat belki de öyleydi, ne de olsa ben onun amacına ulaşmasına yardım edecek olan yoldum; ben olmadan planladığı geleceğe kavuşması neredeyse imkânsızdı. “Uyandın demek! Saatlerdir bekliyorum, hiç istemesem de kendimi öleceğine inandırmaya başlamıştım.”

Dirseklerimin üzerinde doğrulup ona öylece baktım, hayatta kalmam için kendi kanını bana naklettiğini biliyordum ama bunu bir de onun ağzından duymalıydım.

“Sthenis beni kalbimden bıçakladı!” dedim, şok olmuş gibi gözlerimi kocaman açarken. Başımı eğip ellerimi göğüs kafesimde gezdirdim. “Nasıl olur da ölmem?”

Hiçbir şeyden haberimin olmadığını sanan Rheseras suratında birkaç saniye kalan, küçük bir gülümsemenin ardından yatağın ayakucuna oturdu.

“Evet, Arkhael’in sadık uşağı güya sana engel olmaya çalıştı ama merak etme, onun icabına baktım,” hâlen şaşkın bir vaziyette gibi dursam da, içimde bir yerlerde küçük bir sızı oluştu. Sthenis’i sevmiyordum, o da en az Arkhael kadar nefret edilesi biriydi benim için ama son zamanlarda benimle ters düşen bir eylemde bulunmamış, hatta beni bıçaklarken de bunu hem ruhların, hem de insanların iyiliğine inandığı için yapmıştı.

Benim yolundan dönen biri olduğumu sanmıştı. Ve onun bu fikre kapılmasına ben sebep olmuştum.

“Öldü mü?” derken kayıtsız görünmek için elimden geleni yaptım.

MİRAS : GÖLGE - RUH SERİSİ - İkinci KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin