Epilog

5.6K 253 15
                                    

     Masmavi deniz, masmavi gökyüzü ve mavi bikinisi içinde sereserpe güneşlenen biricik karısı Layla... Rory'nin istediği her şey buradaydı. Şey, aslında bir tane daha vardı ama onu uyandırmamak şu an için en iyisiydi. 

    Rory yavaşça ilerleyerek güneşin tadını çıkaran karısını izlemeye başladı. Güneşin altında esmer teni krema gibi parlıyordu. Çok güzeldi. Genç kadın hamileyken aldığı kiloların hemen hemen hepsini vermişti. Hareketli doğası ve enerjik yapısı fazlalıklara izin vermiyordu. Gerçi göbeği bile olsa Rory onu sevmeye devam ederdi. Çünkü o dışa kabuğa değil, içindeki çocuksu kadına aşıktı. 

"Bana katılmayı düşünür müsünüz, lordum?" Genç adam güldü. Kızın gözünden hiçbir şey kaçmıyordu. İlerleyerek güverteye, kızın yanına çıktı. Kollarını karısına doladı ve bir süre öylece uzanıp bulutsuz göğü izlediler. Karayip açıklarında bir yere demir atmışlardı. Tam bir haftadır okyanustalardı. Gereken her şey vardı yatta. Birbirlerine sahip olduktan sonra başka bir şeye ihtiyaçları da yoktu. 

"Rory?" 

"Hmm?" Layla başını kaldırıp sevdiği adamın gevşemiş yüzüne baktı. 

"Neden bu kadar masraf yaptın?" Genç adam merakla başını kaldırdı.

"Ne masrafı?"

"Demek istediğim bu yat, gezi, muhteşem düğün... Sana aşırıya patlamış olmalıyım. Yanlış anlama, hepsi de birbirinden harika ve bunun için sana minnettarım ama..." Kocasının dudakları dudaklarına kapanınca susmak zorunda kaldı. 

"Çünkü benim karım her şeye değer." dedi Rory yavaşça. Layla hafifçe koluna vurdu.

"Düzgün cevap ver." dedi kıkırdayarak. Rory de güldü. 

"Bu bir Conard geleneği. Büyük büyük babam, ilk Conard yasal bir korsanmış. Sevdiği bir kadın varmış ama kadın onu sevmezmiş. Yine de onu babasından istemiş. O zamanlar kadınların söz hakkı yokmuş. İyi bir paraya anlamışlar ve büyük büyük annem bir korsanın gelini olmuş. Bundan Tanrının her günü nefret edeceğini düşünürken daha ilk gün büyükbaba Conard onu gemisine bindirdiği gibi denize açılmışlar. Sadece o ve büyükanne. Tabii bu o zamanlar çok tehlikeli bir işmiş. Gemiler şimdiki gibi dayanıklı değil, dalgalar çok büyük. Bütün bunların üzerine bir de bu vahşi adamın kendine saldırabileceği ihtimali eklenince büyükanne Conard çok korkmuş. Ama büyükbaba Conard ona dokunmak dursun bakmıyormuş bile. Hiçbir şeyini eksik etmiyormuş ama yüzüne bakmıyormuş. İşin aslı kendi kendine yemin etmiş. Kadınının kendi gelmesini bekliyormuş. O ana kadar karaya ayak basmayacakmış. Böylece bir ay su üstünde kalmışlar. Büyükanne Conard her geçen gün bu vahşi deniz adamının cazibesine biraz daha kapılıyormuş, ama gururu ona açılmasını engelliyormuş. Birlikte türlü tehlikeler atlatmışlar. Bir gece çok kötü bir fırtına çıkmış. Deniz köpürüyor, adeta gemiyi yıkmak için uğraşıyor gibiymiş. Büyükanne bir kez olsun gurunu düşünmeden koşarak büyükbabanın kamarasına girmiş. 'Hoşgeldin, benim güzel karım.' diyerek karşılamış onu büyükbaba. 'Uzun zamandır bu anı beklemiştim. Sonunda bana geldin.' Büyükanne ağlayarak onun kollarına sığınmış. ,defalarca kez özür dileyerek onu ne kadar sevdiğini söylemiş. Sanki denizin istediği buymuş gibi birden fırtına dinmiş. Ama büyükanne bir daha o kolların arasından asla çıkmamaya kararlıymış." Karısının yanaklarından akan gözyaşını dudaklarıyla sildi. "İşte bu yüzden biz Conarlar için deniz ve denizde sevdiğinle geçirilen zaman kutsaldır." Sesi birden hüzünlü bir ton aldı. "Bu geleneği bozan tek çift anne ve babamdı. Onlar birbirlerini hiç sevmediler." Layla göz yaşları arasından gülümseyerek kocasının yüzünü elleri arasına aldı. 

"Seni seviyorum, Rory Conard. Seni hiç kimseyi sevmediğim kadar çok seviyorum." Kocasının dudaklarına aşk dolu yakıcı bir öpücük kondurdu. 

"Sanırım bu kadar duygusallık yeter, Leydi Conard. Daha ımm... eğlenceli ve zevkli şeyler yapmaya ne dersiniz?" Genç kadın kıkırdadı.

"Mesela ne gibi zevkli şeyler?" Rory düşünür gibi başını yana eğdi.

"Bence bu boş zamanı kızımız için değerlendirmeliyiz. Fazla bekletmeyelim onu." 

     Rory onu altına alırken Layla'nın attığı kahkahalar dudaklarının arasında boğuldu. Öpüşmelerinin ateş güneşten bile sıcaktı. İki beden de kısa sürede kıvranmaya başladı. Birbirlerine ihtiyaçları vardı. Karşısındaki bedene muhtaçtılar. Bu açlığı gidermenin başka bir yolu yoktu. 

     Derken bir bebek çığlığıyla bütün atmosfer yerle bir oldu. Rory içinden küfrederek karısının üstünden kalktı. Az önce çıkardığı şortu yeniden giyerken hala söyleniyordu. Oflayıp puflayarak Tate'in uyuduğu, yada birkaç dakika öncesine kadar uyumakta olduğu kamaraya girdi. Beşiğinin üstünde babasının yüzünü gören mibik bebek gülmeye başladı. Tam anlamıyla kahkaha atıyordu. Sanki nispet olsun diye yapmıştı. Pek de ağlar gibi bir hali yoktu. Rory oğlunu dikkatle kucağına aldı. Bir yandan da söyleniyordu.

"Biliyor musun, ahbap, sen bir bebek değilsin. Sen minik bir canavarsın. Ama kesinlikle benim oğlumsun. Senin olanı sahipleniyorsun ve başka birinin ona dokunmasına izin vermiyorsun. Ama yine de bu seni affedeceğim anlamına gelmiyor. O benim karım, duydun mu? İlerde kendi karın olunca bunu daha iyi anlarsın. Ve umarım senin oğlun da yaptığının aynısını yapar sana." Ona sırıtan Tate'in alnına bir öpücük kondurdu ve birlikte güvertede onları bekleyen Layla'nın yanına gittiler.

***

    Layla'nın gözleri nemliydi. Heyecandan yerinde duramıyordu. Nasıl sakin olabilirdi ki? Minik bebeği kocaman olmuş, kendi yuvasını kurmuştu. Bu günü göreceğini hiç sanmazdı. Azılı çapkın Tate Conard evlenmişti. Kendi ebeveynleri bile bunu nasıl olduğunu bilmiyordu. Acaba gelinleri nasıl biriydi? 

    Her ikisi de gizlice evlenmesi yüzünden oğullarına kızgındılar ama ne kadar süre kızgın kalabilirlerdi ki ona? Olayların ardındaki hikayeyi merak ediyorlardı aslında. Neden böyle aniden evlenmişti? Düğün bile yapılmamıştı. Ansızın bir gün Tate gelmiş ve evlendiğini söylemişti. İkisi de çok şaşırmışlardı. Neler olduğunu anlatmasını istemişlerdi ama Tate işlerin biraz rayından çıktığını, zamanı geldiğinde anlatacağını söylemişti. 

"Birazdan gelirler, değil mi?" Layla'nın sesi endişeliydi. Rory sakinleştirmek için karısının elini okşadı. 

"Endişelenme sevgilim, trafikte falan takılmışlrdır. Ben en çok Kasey'nin nerede olduğunu merak ediyorum." dedi Rory düşünceli bir sesle. Layla kıkırdadı.

"Kendine takılacak bir kırık bulmuştur eminim." O anda arka taraftan kızgın ama güldüğü belli olan bir ses yükseldi.

"Heey, ben burdayım! Abimi yola getiren kızı çok merak ediyorum. Umarım benim adıma da yeterince çektirmiştir o hovardaya."

"Kasey!" diye haykırdı Rory ve Layla aynı anda. Kasey sırıtarak omuz silkti. İlerleyerek hem annesinin hem de babasının yanağına ufak bir öpücük kondurdu. 

     Bir anda kapı açıldı ve çilek sarısı saçlarıyla dünya güzeli bir kız yanında Tate'le birlikte odaya adımını attı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 07, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin