Saat ilerledikçe Layla'nın kendine olan inancı gittikçe azalıyordu. Rory bu gece giymesi için ona mavi bir elbise almıştı. Hayatında ilk defa elbise giyecekti. Çocukken gördüklerinden sonra eteğin her türlüsünden nefret ediyordu ama ona hayır diyemezdi. Onun için buncaşey yapmıştı. Hediye almayı düşünmesi bile bir olaydı. Karşılığında bir şey de beklemiyordu. İçi suçluluk duygusuyla kavrulurken gülümsemek ne kadar berbat bir histi.
Rory onu ufak bir Fransız lokantasına getirmişti. Sevimli bir mekandı. Layla bir süre menüye göz gezdirmişti ama tek kelimesini bile anlamamıştı. Onun boş bakışlarını gören Rory gülmüş ve onun adına sipariş vermişti. Damak zevki güzeldi. Adını telaffuz edemediği bu yemek ciddi anlamda lezzetliydi. Ancak Layla'nın iştahı yoktu. Bir süre çatalıyla didikledikten sonra tamamen bırakmıştı yemeği. Onu gören Rory de elindekini bırakarak ağzını bir peçeteye sildi.
"Yemekleri beğenmediysen başka bir yere de gidebiliriz?" Kız başını salladı.
"Hayır, yemek çok lezeetli ama..." Rory kaşlarını kaldırdı.
"Ama?"
"Bak, sana anlatmam gereken şeyler var. Ancak beni yargılamandan çok korkuyorum. Bu geceyi mahvettiğim için çok üzgünüm. Senden tek istediğim benim sözümü kesme. Bir kere durursan yeniden devam edecek gücü bulamam kendimde. Bitince bana istediğini yapabilirsin. Sana hiçbir şekilde engel olmayacağım." Genç adam başını salladıktan sonra derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Benim annem bir fahişeydi. Ben bir genelevde doğdum ve orada büyüdüm. Annem babamın onu, bir fahişeyi seveceğine inanacak kadar safmış ve bana aşkla hamile kalmış. Onun hamile oluğunu öğrenen babam ise bir daha asla annemi görmemiş. Tüm çocukluğum ve gençliğim orada geçti. İğrenç bir yerdi. Her gece fahişelerden gelen çığlıklardan kaçmak için başıma yastığı çekerdim ama bu sefer de zihnimde yankılanırdı. Hiçbir gece uyuyamazdım. Defalarca kez yanlış odaya girdiğim için insanların sapkın fantezilerine tanık oldum. İnan bana, bir insanın büyümesi için hayal edilebilecek en berbat yerdi. Tabii o zamanlar ne yaptıklarını anlamazdım. Büyüyüp de erkek ve kadın arasındaki o olayın ne olduğunu öğrendiğimde her gece korkuyla bekler oldum. Beni de onlar için eğittiklerini çok geç anlamıştım. Nasıl bir adama denk geleceğini bilemezdin orada. Kimileri seninle oturur politika tartışmak isterdi, kimi ise sadece susup işini görmek. Oraya gelen kadınlara her türlü eğitim verilirdi. Dediğim gibi, bir çok şeyi orada öğrendim. On altı yaşımdaydım, korkuyla beklediğim o gece gelmişti. Adamların biri bir bakireyle birlikte olmak istemişti. Bunu beklediğim için hazırlığımı yapmıştım. Annemden biraz para çalıp evden kaçtım. O günden sonra kendi kendime bir yemin ettim. Asla para gibi iğrenç bir şey için bedenimi satmayacaktım." Bir süre nefesini toplamak için bekledi. Yaşadığı korkunun soğuk eli hala boğazını sıkıyordu. "Bir yıl sonra bir mafya babası beni kaçırdı. Bana işkence etti. Canımı çok yaktı. Beni zamanı gelince kullanacağını söyleyerek hapsetti. Yıllar sonra ilk defa dışarı çıktım. Bir eve hırsız olarak girmem, yakalanmam ve bir ipucunu bulana kadar ev sahibinin başının etini yemem lazımdı. Eğer..." Layla daha fazla devam edemedi. Yaşadıklarını anlatırken hepsinin hayaleti yeniden canlanıyor ve kıza işkence ediyordu. Akıtamadığı göz yaşlarıyla etrafı buğulu görüyordu. Nefesini tuttu ve başını kaldırıp Rory'ye baktı.
Işık ters açıdan geldiği için Rory'nin yüzü karanlıkta kalıyordu. Başını eğmişti. Layla konuşamaya başladığından beri ne hareket etmiş ne de bir ses çıkarmıştı. Vereceği tepkiyi nefesini tutmuş beklerken tüm vücudu titremeye başlamıştı. İçindeki korku o hareket etmedikçe daha da büyüyordu.
"Neden daha önce bir şey anlatmadın?" Sesinde hiçbir duygu belirtisi yoktu. Masa konuşsa da aynı şey olurdu.
"Anlamıyorsun, yapamazdım. Sana güvenip güvenemeyeceğimi bilmiyordum. Bana işkence etti. Eğer... eğer söylediğimi öğrenirse..." Layla sesi korku ve çaresizlikle titriyordu. Rory'nin vereceği tepkiden Tony'den daha fazla korkuyordu.
"Öğrenmeyecek." Gerçekten böyle mi demişti? İnanabilir miydi?
"Nereden biliyorsun?" Rory başını kaldırdı. Çenesini öyle bir sıkmıştı ki boynundaki tendonlar bile gerilmişti. Şakağında belirginleşmiş bir damar nabız gibi atıyordu. Ama bunların hiçbiri gözleri kadar korkutucu değildi. Gözleri altın rengini kaybetmiş, içinde yanan siyah alev kızın buz kesmesine neden oluyordu. Eğer bu öfke ve nefret ona yönelikse Layla bununla asla yaşayamazdı.
Rory bir cevap vermedi. Cüzdanından bir miktar para çıkarıp masanın üzerine bıraktı.
"Gidelim." Layla'nın içindeki buz hissi artık dondurucu bir hal almıştı. Rory bağırıp çağırsa, içindekileri dışarı vursa en azından ne düşündüğünü bilirdi. Ancak böyle karanlıkta kalmak... ona eski anılarını hatırlatıyordu. Kadınların çığlıkları ve kahkahaları beyinde kendi acı çığlıklarına karışıyor, onu güçten düşürüyordu.
Sendeleyerek Rory'nin peşinden arabaya gitti. Bindiğinde Rory çoktan motoru çalıştırmış, gaza basıyordu. Daha kapısını kapatmadan araba hızla harekete geçti. Layla bunu fark edemeyecek kadar dalgındı. Emniyet kemerini takarak karanlık yolu izlemeye başladı. Evde olacaklardan daha çok korkuyordu. Ama kararlıydı. Bunu yapacaktı. Başka bir fırsatı olmayabilirdi. Son şansını iyi değerlendirmeliydi.