Rory'nin tüm vücudu sızlıyordu. sanki tüm gece ufacık bir yere sıkışıp aynı pozisyonda uyumuş gibiydi. gerçi bu doğruydu. Yanında yatan beden kendisinden kat be kat ufak olsa da kollarını ve bacaklarını dört yana açarak kocaman çift kişilik yatağı kaplamıştı. Ror bir kaç kez onu yana ittirmeyi denemişse de kızdan dirsek ve veya tekme darbesi yediğiyle kalmıştı. İnce bedenine rağmen epey güçlüydü. Aynı zamanda inatçıydı ve yerini sahipleniyordu. Rory kollarını başının altına yaslayarak düşünmeye başladı. Çok enteresan biriydi. Kişiliği sanki birden çok şeyin birleşiminden meydana gelmiş gibiydi. Ağzını açtığı andan itibaren Rory'ye etmediği hakaret kalmamıştı. Uyumadan hemen önce ise ona teşekkür etmişti. Rory bunu neden yaptığına hiç anlam veremiyordu. Tıpkı neden bir hırsızı eve aldığına ve gördüğü andan itibaren aklından çıkmayan kızı düşündüğüne anlam veremediği gibi. Sahi, düşündüğü kişi şimdi neredeydi? Belki de gitmişti. Yanında yoktu. Bir yanı gitmiş olmasını isterken diğer yanı gitmesine üzülmüştü. Onunla ne yapacağı hakında hiçbir fikri yoktu. Ajan yanı 'o bir hırsız ve sen de bir kanun adamı olarak onu adalate teslim etmelisin.' diyordu. Meraklı kişiliği ise onun içinde ne sakladığını öğrenmeden bırakmak istemiyordu.
Mutfaktan gelen bir tabağın kırılma sesini yüksek perdeden bir küfür takip edince Rory'nin içi bir garip bir hisle doldu. İç geçirip gerinerek yatağından kalktı. Sessiz adımlarla ilerleyerek mutfağa gitt ve kapının pervazına yaslanarak kırdığı tabağın parçalarını temizlemeye çalışan kızı izlemeye başladı. Kuzgun karası saçları uykudan dolayı karman çorman olmuştu ve kıyafetler üzerinden düşecekmiş gibi duruyordu. Buna rağmen her nasılsa fazlasıyla çekici görünmeyi başarıyordu. Kendi kulağıyla duymasa böyle bir güzelliğin öyle bir küfür edeceğini hayal dahi edemezdi.
"Yardım etmeye gelecek misin yoksa orada durup ben yardım için yalvarana kadar beni dikizlemeye devam mı deceksin?" Rory, Layla'nın onu fark etmediğini düşünüyordu. Kızda öyle bir göz vardı ki uçan sineği bile görüyordu neredeyse. Yine de bozuntuya vermedi.
"Yalvarmanı duymak oldukça cezbedici bir fikir. Ne yazık ki ailem beni iyi yetiştirmiş." Layla'nın yanına gitti ve eğilerek dikkatle kırıkları toplamaya başladı. Layla dikkatle Rory'nin yüzüne baktıktan sonra burnundan alaycı bir 'hıh' sesi çıkardı.
"Ana kuzusu olduğunu tahmin etmiştim." Rory bir şey söylemedi. Tek düşündüğü 'acaba yatakta olsak yine böyle mi düşünür' dü. Son düşüncesi üzerine başını salladı. Ah Tanrı aşkına. Düşünceleri daha da ileri gitmeden önce önündeki işe odaklanmalıydı. Daha bir hırsla temizlemeye başladı porselen kırıklarını.
İki kişi çalışınca işleri hemen bitmişti. Rory'nin tanıdığı kadarıyla Layla ilk defa bu kadar uzun süre sessiz kalmıştı.
"Ne yapmaya çalışıyordun ki tabağı kırmayı başardın?" Layla yüzünü buruşturarak genç adama baktı.
"Karnım acıktı, tamam mı? Birilerinin aksine ben kuştüğü yataklarda kıçımı devirip on iki saat yatmaya alışkın değilim." Rory 'kıçını devirip yatmak' lafı üzerine sırıttı. Çünkü kızın gece yaptığı tam olarak buydu. Korkuyla 'bir de alışık olsa kim bilir ne halde uyanırdık' diye düşündü. Gözünde canlanan birbirlerine dolanmış, ağızları on metre açık uyuyan iki vücudun görüntüsü üzerine sırıtmadan edemedi.
"Beni uyandırabilirdin." Layla ona özel 'Tanrım, inanılmaz zekisin!' bakışı attı ve önünde reverans yptı.
"Bir dahaki sefere emriniz olur, efendim. Hadi oradan, kıçımın kenarı. Oradan beş yaşındaki bir çocuğa mı benziyorum?"
"Daha çok önünü göremeyecek kadar katarakt mağduru olan doksan yaşındaki büyük anneme benziyorsun." Layla'nın yüzünde 'Yaa, demek öyle.' diyen meydan okur bir ifade belirdi. O dolaptan bir şey çıkarmaya çalışırken Rory merakla gözlerini kısarak kapının pervazına yaslandı.