BOYACI 1/2

1.6K 305 505
                                    

Adadık kendimizi biz bu yurda,
Ölürüz karşılıksız bu uğurda,
Kopsa kolumuz, olmasa bacağımız,
Vatan yolunda yok olsun canımız!

...

Istanbul'da doğan güneş kiminin güne başlarken gördüğü ilk şey, kiminin hayata gözlerini yummadan önce gördüğü son şey oldu.

Cinayet Şube ekibimiz içinde gün erken başlamıştı. Çözülecek cinayetler, yakalanacak katiller, içlerine su serpilecek aileler vardı nihayetinde.

"Başkomiserim günaydın."

"Günaydın Ayşe, bakıyorum da yine erkencisin. Bir gün de geç gel kızım ya. Bak Abdullah'a herife erken gel diyorum geç geliyor, geç gel diyorum yine geç geliyor."

"Ne yapayım Başkomiserim ya, yetimhaneden kalma alışkanlık işte bu erken kalkma."

"Bu seferlikte öyle olsun bakalım. Sabah hastaneye uğradım, en geç bu akşam normal odaya alacaklarmış Beyza'yı."

"Çok sevindim Başkomiserim ben dün akşam uğradığım için bu sabah uğrayamadım."

Ekibe daha sonra katılan Emire ile birlikte çaylar içilmiş, kahvaltı yapılmıştı. Şimdide eksik kalan evrak işlerini tamamlıyorlardı ki Abdullah geldi.

"Başkomiserim günaydın, geç kaldım kusura bakmayın."

"Günaydın Abdullah. Bu sefer ki geç kalma mazeretini merakla bekliyorum gerçekten."

"Valla Başkomiserim şöyle ki arabanın tekeri pat-"

"O bahaneyi 2 gün önce kullandın Abdullah." Ayşe cümlesinin bitmesiyle kendini gülmekten alıkoyamadı.

"Hadi ya. O zaman başkomiserim şey oldu işte heh yeğenim geldi dün bütün gün telefonla oyna oyna şarjını bitirmiş hergele. Şarjı bitince de alarm çalmamış. Olacak iş mi hiç?"

"Olacak iş değil tabi. Senin kardeşlerin evli bile değil Abdullah. Ne yeğeninden bahsediyorsun." bu bahaneyi de Emire çürütmüştü.

"Başkomiserim yalnız olmuyor böyle. Ayşe ve Emire çok üstüme geliyorlar valla alınıyorum."

"Tamam tamam kesin zevzekliği elimizde ki evrak işlerini bitirelim yeni bir olay çıkmadan. Birike birike dağ gibi oldular."

Ekip evrak işlerinin çoğunu halletmiş omuzlarında ki yükü az da olsa hafifletmişti. Sona kalan evrak işleri de halledilirken Emire'nin telefonu çalmış ekibin gözleri o noktaya dönmüştü.

"Cinayet Şube Komiser Yardımcısı Emire. Buyrun?"

"..."

"Hangi hastanede?"

"..."

"Tamam. Geliyoruz biz. Aileyi bırakmayın bir yere."

"..."

"Cinayet mi?"

"Evet Başkomiserim. Şehir hastanesinde şüpheli ölüm vakası."

"Tamam Abdullah'la ikiniz hastaneye geçin. Aileyi alıp gelin. Bizde Ayşe ile kalan evrak işlerini hallederiz siz gelene kadar."

"Tamam Başkomiserim. Hadi çıkalım Abdullah."

Emire ve Abdullah şehir hastanesine varır varmaz onları hastane polisi karşıladı.

"Komiserim Günaydın. Ben Ahmet bu arkadaşım da Murat. Çocuk sabah saatlerinde ambulansla getirildi."

"Çocuk mu?" Son zamanlarda yaşayan bu çocuk cinayetleri Abdullah'ı iyice çileden çıkartıyordu.

KUSURSUZ CİNAYET YOKTUR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin