4. Bölüm

7K 340 123
                                    


Multi : Green Day - Guns

~~~~~~~~~

Vicdan  illetli  bir  kanser  gibi sirayet ediyordu  her hücreme. İşlediği  her  hücremde  ağır  bir  sızı  bırakıyordu. Yavaş  yavaş  yayılıyordu. En  sonunda  kalbimin  her  hücresine  dağılarak  acı  çekerek  ölmemi  sağlıyordu...

Göz kapaklarım  açılmakta  zorluk  çekiyordu. Vücudumda  garip  bir  halsizlik  vardı. Kulağıma  gelen  çıtırtılarla , göz  kapaklarımı  ağır ağır  birkaç  defa  açıp  kapadım. Görüş  alanım  yavaş  yavaş  netleşiyordu. Neredeydim  ben ? Etrafıma  bakınmaya  başladım. Bir  odadaydım. Işıklar  kapalıydı. Siyah   perdenin  izin  verdiği  kadar  içeri  giren  güneş  odayı  az da  olsa  aydınlatıyordu.

Elimi  ağrıyan  başıma  götürüp , şakaklarımda  olan  bezle  duraksadım. Bezi alıp  kalkmaya  çalıştım. İstemsiz  bir  inleme  kaçtı  ağzımdan. Her  yerim  ağrıyordu.

Yanımdaki  kıpırtılarla  başımı  çevirdim. Bir   anda  omzuma  dokunan  ellerle  irkildim. Korkulu  gözlerle  sönmeye  yüz  tutmuş  şömine  ateşinin  kısık  ışığının  yansıdığı  simaya  baktım.

Bu o  çocuktu...
Ela  gözlü  çocuk. Ne  işim  vardı  benim  bu  çocuğun  yanında ?

"Sakin  ol. Yat  ve  biraz  dinlen" dedi  yatıştırıcı  bir  sesi  vardı.
"Neredeyim  ben ? Ne  işim  var  benim  burada ?" dedim. Sesim  kısık  çıkmıştı  ama  o  beni  duymuştu.
"Dün  olanları  hatırlıyor musun ? Bir  anda  arabanın  önüne  atladın. Yanına  geldiğimde  bayıldın. Ateşin  çok  yüksekti , bende  seni  evime  getirdim" dedi. Olanları  kısa  bir  özet  geçerek.
"Peki  neden  hastaneye  götürmek  yerine  evine  getirdin ? " dedim. Gözlerime  baktı. Şöminenin  kısık  ışığı  ahenkle  dans  ediyordu  yüzünde.
"Hastaneleri  sevmem ! Doktor  bir  arkadaşım  kontrol  etti  seni. İlaçlarını  düzenli  kullanırsan  bir  şeyin  kalmaz. Bir  şeyler  yemelisin" deyip , önüme  küçük  bir  tepsiye  konulmuş  kahvaltılıkları  koydu.

"Benim  gitmem  gerek. Ailem  çok  merak  etmiştir" dedim , endişeli   bir  sesle. Kalkmaya  çalıştım. Annem  beni  kesin  öldürecekti  hemen  eve  gitmem  gerekiyordu. Allah'ım  sen  yardım  et ! Ellerini  omzuma  koyup , kalkmama  engel  oldu. Başımı  yüzüne  çevirdim.

"Bu  halde  bir  yere  gidemezsin. Kahvaltını  yap , ilaçlarını  iç  sonra  nereye  gitmek  istiyorsan  ben  seni  götürürüm" dedi , ikna  etmeye  çalışırcasına. 

"Bak  benim  hemen  gitmem  gerekiyor" dedim. Sesim  endişeli  çıkmıştı.

"Yemeğini'ye. Ben  seni  ailenin  yanına  bırakırım. Ailene de  ben  açıklama  yaparım" dedi , kararlı  bir  sesle.

"Hayır , hayır  buna  hiç  gerek  yok" dedim. Normal  tutmaya  çalıştığım  sesimle.

Avını  izleyen  bir  şahin  kadar  dikkatli  bakıyordu  yüzüme.
"Bu  kahvaltıyı  yapmadan  beni  rahat  bırakmayacaksın  değil mi ?" Diye , sordum.
İnci  gibi  dişlerini  çarpık  bir  gülüşle  sergiledi. Sanırım  bu  evet  demek  oluyordu. Bıkkınca  nefes  verdim.

Önümdeki  tepsiden  çatal  aldım  ve  dilimlenmiş  salatalığa  batırdım. Ona  bakarak  salatalığı  ağzıma  attım. Gülümsemesi  genişledi. Yataktan  kalkıp  siyah  perdeyi  açtı.
Güneş  daha  yeni  doğmanın  kızıllığını  saçmıştı  beyaz  bulutların  arasına. Bizde  bu  görsel  şölenden  nasibimiz  olanı  alıyorduk.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin