34. BÖLÜM: SÖNMEYEN HIÇKIRIK

Start from the beginning
                                    

Bu halimi fark ettiğinde doğruldu. Gözlerime bakmaya çalışırken onu durdurmak için gözlerimi yumdum. Ama iri yaş tanesinin yanağımı sızlatmasını hesaba katmamıştım.

Kolları omzuma dolanıp beni kendine çektiğinde ağlamayacağıma dair verdiğim sözler sarsılmıştı ama, yıkılmamıştı.

"Özür dilerim," diye fısıldadığında tırnaklarım kazağına gömüldü.

"Sana onu hatırlatmayı istemezdim," onun gibi fısıldamıştım.

"Hayır, o çok mızmızdı. Sen kesinlikle ondan daha olgunsun." Dediğinde güldüm. Ne kadar ilişkimiz üç kişilikmiş gibi hissetsemde güldüm. Çünkü o böyle isterdi değil mi? Gülmemi, onu affetmemi isterdi. Onun yaralı olduğunu kalbinin kül olduğunu bilmemi isterdi. Ben ona kalbimi vereceğim demiştim. Acını üstleneceğim demiştim. Verdiğim sözü tutuyordum işte. O bana acılarını anlatıyordu. Ben de yükleniyordum. Bu kadar çıtkırıldım olmamalıydım. Onun için dayanmalıydım.

"Bunu duysa annem benimle gurur duyardı," dediğimde gülen taraf o olmuştu. Ve ben bu gülüşle tüm kırgınlığı tek hamleyle yok etmiştim.

"Öyleyse anneni bir gün daha çok gururlandırmalıyım." Sözlerindeki ciddiyet beni şaşırttığı için başımı kaldırıp ona baktım.

"Ciddisin?"

"Korkma, henüz erken. Seni kaçırmak zorunda kalmak istemiyorum."

"Eğer biraz daha bu şekilde konuşmaya devam edersen gideceğimiz son yer hastane olacak." 

Tebessüm edip başımı göğsüne yasladığında manzaraya geri döndüm. Bir süre sessizce izledik. Birbirimizin aldığı nefesleri, birbirimizde hissettik. Sonunda sessizliği bozan o olduğunda kıpırdanarak pozisyonumu daha rahat hale getirdim.

"Neler yaptın bu gün?"

"Sonu gelen devamsızlıklarım yüzünden okula gittim. Eylül'ün de benden bir farkı olmaması büyük şanstı."

"Öyle olmuş," dediğinde onaylayan bir mırıltı çıkardım. "Bu kadar mı?" diye sorduğunda devam ettim.

"Sömestr tatili için bir plan yaptık. Gerçi yapmaya çalıştık. Henüz ne yapabileceğimize karar vermedik."

"Bizimle gelin," dedi aniden.

Başımı kaldırıp ona baktığımda o da bakışlarını eğdi. "Siz?"

"Hiç gördün mü bilmiyorum, Tuna, Berva, Elisya ve ben." Elisya ismi ne kadar rahatsız olmama sebep olsa da bozuntuya vermeden devam ettim.

"Nereye gidiyorsunuz ki?"

"Tuna'nın dağ evine. Tatili hep orada geçiririz. Yakın bir kayak merkezi de olduğundan eğlenceli oluyor."

"İyi de bizi kabul ederler mi?"

"Tuna'nın dediğime bakma. Ondan çok ben gidiyorum oraya. Hem öyle birisi değil. En az Eylül kadar sıcakkanlı." Derken ben beynimde oluşan şeytani planları görmezden gelmeye çalışıyordum. Ama hepsinin Elisya'yla ilgili olduğunu biliyordum.

"Eylül'e bir sorayım." Dediğimde konu kapanmıştı.

Bir kaç saat daha sonu belirsiz konulardan bahsedip manzarayı izledik. Gece yarısı olmasına bir saat kala ayaklanıp arabaya geçtiğimizde ilk bindiğimiz kadar mutlu ve huzurluyduk. Aynı canlı sohbet ve neşeli kahkahalarımla geçen yolculuğun ardından tanıdık sokağa girdiğimizde sessizleşmiştik.

Kemerimi çözerken üzerimdeki gözlerine karşılık vermek için sabırsızlanıyordum. Sonunda gözlerimiz buluştuğunda beklediğim bakışlar olmadığını fark ettim. Gözlerini kaçırdı. Çünkü bakışları hüzünlüydü. Çünkü bakışları özlem doluydu. Nefes alamadım. Hissizleştim. Titreyen elim kapıya uzandı. Gözlerim dolmuştu. Daha fazla dayanamayıp arabadan indim. Titreyen bacaklarımdan dolayı her an yere düşecekmiş gibi yürüyordum. Sokak kapısını açmam beklediğim kadar uzun sürmemişti. Ancak kapatmam uzun sürmüştü. Hala bekliyordum. İnip bana yeniden sarılmasını. Bekliyordum, nefesinin sıcaklığını. Ama tek duyduğum uzaklaşan arabanın sesi olmuştu.

O an ne yere düşerkenki acıyı hissettim, ne de hıçkırığımın boğazımda bıraktığı sızıyı. Ne bedenime sarılan kolları hissettim ne de kulağıma fısıldanan teselli sözcüklerini. O... O nasıl dayanmıştı bu acıya. Ben bile ona hıçkıra hıçkıra ağlarken o nasıl beklemişti. Ben onun için yanarken o nasıl sönmüştü. Bilmem gerekiyordu. Aksi halde, dayanabileceğimi sanmıyordum.

🌙🌙🌙🌙🌙

Umarım bölümü beğenirsiniz. Oylayıp, yorumlamayı unutmayın. Bayramınız mübarek olsun. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere👋🏻👋🏻👋🏻.

DENİZ KABUĞU ~ Zehra Sağır

23.08.2018

DENİZ KABUĞU Where stories live. Discover now