Bölüm 2

497 74 11
                                    

.
.
.
Nihayet uyuşukluğunu atlatıp evden çıkmaya niyetlenmişti. Saatlerce uyusa bile kendini hep yorgun hissediyordu Taehyung. Hatta yataktan sadece acıktığı için ayrıldığı günü hatırlıyordu.

Üç yıldır düzenli bir uyku saati yoktu. Uyandığında direkt mutfağa gidip bir şeyler atıştırır, diğer ihtiyaçlarını giderirdi. Eğer canı isterse televizyon izler ya da açtığı fake hesaplarıyla sosyal medyada gezinirdi.

Ama hiçbiri onu kendine getiremiyordu. Sıkıntıyı, yanlızlığı, siyahı iliklerine kadar hissediyordu. Sonunda evden çıktığında adımlarını caddedeki kitapçıya yöneltti.

Taehyung'un hayatında siyah, üç yıl öncesine kadar renkten fazla bir anlam taşımıyordu. Ama şimdi hayatı olmuştu, kendisi olmuştu. Sürekli siyah giyiniyordu, kıyafetlerin rengi de evi gibi kasvetliydi. Siyah dışında sevdiği diğer renk maviydi. Onu da sadece denizde ve gökyüzünde severdi. Siyah onun beynini ele geçirmişken, mavi onun benliğini sahiplenmek istiyordu.

Dün sahilde karşılaştığı çocuk, hala aklındaydı. Diğer insanlardan farklı bir aurası vardı. Yüzüne bakmak, yanında olmak bile gereksiz enerji ile dolduruyordu insanı. Düşüncelerinden biri ise o genci, Seokjin'i bir kez daha görmek istemesiydi.

Kitapçıya adımını attığında, dükkandaki çoğu gözlerin siyahlar içindeki kendisine döndüğünü hissetti. Hiç aldırış etmeden, bu şehre geldiğinden beri uğramadığı kitapçının reyonlarından birine girdi.

Şimdi önünde rengarenk, kalın kitaplar duruyordu. Üç yıl öncesine kadar okulu gerekçesiyle elinden düşürmediği kitapları, o kitapların kokusunu özlediğini anlamıştı.

Eskiden kitapları kapağına bakarak alır, okurdu. İnsanlar kitabı kapağına göre seçilmemesi gerektiğini söylerdi. Ama ona göre kitabın içindeki kadar dışı da önemliydi. Kapağa baktığında kitabın konusuyla alakalı fikir üretebilmeli, hatta arka tarafında yazan bilgi yazısını okumaya gerek duymamalıydı.

Ama şimdi kapağa göre seçemiyordu. Kitapların kapağı çok renkliydi. O, arkasına sığında siyahtan anlayamıyordu kitapları artık. Sıkıntıyla nefes verdi. Üç yıl içinde bir sürü şey kaybetmişti, bunlara kitap seçme özelliği de eklenmiş oldu.

"Açıkcası buraya bu kadar erken uğrayacağını tahmin etmemiştim."

Sesin geldiği yöne doğru yöneltti bakışlarını Taehyung. Bu sesi tekrar duymak, bu yüze tekrar bakmak anlamadığı şekilde mutlu hissettiriyordu ona. Ve tanrıya dua etti içinden, Seokjin'i ona tekrar gösterdiği için.

" Aaah, şeyy... Bilirsin, kitapların da masumiyetini ne zaman kaybedeceği belli olmaz, gecikmemeliydim."

"Biliyor musun, çok haklısın. Dünki dediklerinde de haklıydın, her neyse. Seçebildin mi kitap? Eğer kararsızsan sana yardımcı olabilirim."

"Bak bu çok iyi olur. Uzun süredir kitap okumuyorum. Kitap seçme özelliğimi yitirmişim, okuma yazma yetimi de kaybetmeden kitap okumaya başlasam iyi olacak."

Taehyung, karşısındaki çocukla uzun yıllardır tanışıyormuş gibi konuşuyordu. Onun yanında iyi hissediyordu ve rahattı. Bu, kendisinde alışık olduğu durumlar değildi ama karşı koymak da istemiyor gibiydi.

Seokjin elini yanağına götürüp düşünmeye başladı. Karşısındaki çocuğun derin ve karanlık anıları olduğuna emindi. Belki de eğitim aldığı konu, onu bu yöne itiyordu.

Gencin düşüncelerini değiştirmek istiyordu, içten içe görevi olarak görüyordu. Her ne kadar psikiyatrist olup işini yapmasa da bu genci derinlerden çıkarmayı işten sayıyordu, istiyerek yapma ihtimalini hiçe sayarak...

madonna lily | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin