Bts- Fake Love
Selam :') Çok sakin bir bölümle geldim ve şimdiden hayal kırıklığı için üzgünüm. Bölüm sonu notunda görüşürüz. Keyifli okumalar. :')))
39|Kendimle kavga etmekten yoruldum.
Taehyung hırçın bir deniz gibiydi.
Dalgalarını savururken insanları umursamıyor, yakıp yıkmaktan çekinmiyordu. O dalgalar kıyılarıma vurmaya başladığı andan itibaren limanlarımda ki her şeyi yerle bir etmiş, ben ise onun bıraktığı her şeye razı gelmeyi seçmiştim. Bunun aşk olduğunu biliyordum. Bunun aşk olduğuna inandırmıştım kendimi ve aksinin imkansız olduğunu düşünüyordum. Aşkın kafamdaki sözlük anlamını yerle bir eden tek kişiydi o. Gözlerimin gördüğü en güzel şeydi. Vücudundaki yaralara bakarken bile bir sanat eserine bakıyormuş gibi hissediyordum kendimi. Dayanamıyordum. Çok seviyordum. Bu öyle bir teslimiyetti ki tüm bu karmaşanın içerisinde o karmaşayı bana yaşatan o olmasına rağmen durgunluğu yaşadığım tek yer onun yanıydı. Gözlerim gözlerine, ellerim ellerine, bedenim bedenine... Ruhum ruhuna. O benim içindi, ben ise onun içindim.
O denizde boğulmayı seçmiştim. O ise beni yüzeyde tutmaya devam ediyordu.
"Kıpırdama ama."demişti. Karşımdaki koltuğa oturmuş, eline bir kağıt kalem almış beni çizerken ben şöminenin önünde oturmuş, beyaz yorganıma sarılmış bir şekilde ona bakıyordum. Sevişmemizin üzerinden dakikalar geçmiş fakat ona doyamamıştım. "Hadi ama!" demiştim huysuzlanarak. Üzerinde sadece bir gömlek ve iç çamaşırı vardı. Gömleğinin düğmeleri tamamen açıktı, tamamen odaklanmış bir şekilde çizmeye devam ediyordu ve enfes görünüyordu. Göğsündeki yaralar, bedenini kaplayan tüm o çiziklerin canı cehennemeydi. O çok güzel görünüyordu. "Çok sıkıldım Taehyung." demiştim. "Beni öpemez misin?"
"Öpemem." demişti. Bakışları kısa bir an beni bulmuştu ve ben yorganıma daha da sarınırken gözlerini ağır ağır kırpıp bana bakmaya başlamıştı. Onun evinde gördüğüm çizimlerimi hatırlamıştım. Gözlerimi, ellerimi çizdiği resimlerimi. O beni ben onu daha tanımazken bile çizmişti ve şimdi karşısındaydım. "Yorganı da üzerinden çeksen mi acaba?" demişti dudakları yukarı doğru kıvrılırken. Anında kaşlarım çatılmıştı. Hala çıplaktım. Sevişmemizin üzerinden dakikalar geçmişken Taehyung'un resim yapmaya başlayacağını hesaba katamamıştım. Biraz daha oynaşıp birlikte güzel bir yemek yiyeceğimizi düşünmüştüm fakat işler hiçbir şekilde benim istediğim gibi gitmiyordu.
"Tamam." demişti. Hala gülüyordu. "Sinirlenme. Sadece yorganı biraz göğsüne doğru indir. Boğazına kadar çekmişsin." Kalem kağıdın üzerinde ustalıkla hareket ediyordu. Ellerinin zarafetine kapılmamak elimde değildi. Gözlerim onun her bir detayını incelerken ona kapılmamak benim için zor, neredeyse imkansıza yakındı.
"Kendini Jack mi sanıyorsun?" demiştim. Sesimde muzip bir ton vardı ve onun dediği gibi yorganı göğsüme kadar indirmiştim. "Bilgin olsun diye söylüyorum eğer tamamen soyunmamı ve sana poz vermemi istiyorsan bana okyanusun kalbini getirmelisin." Taehyung kıkırdamıştı. Gözleri çıplak omuzlarıma kaymıştı. Kıkırtısının arasına bir iç çekiş karışmıştı.
"Sen Rose değilsin Jungkook." demişti. "Ben de Jack değilim. Seni soymak için okyanusun kalbine ihtiyacım yok." Haklıydı. Beni soymak için bunlara ihtiyacı yoktu. Onunla burada böylesine bir anı paylaştığıma hala inanamıyordum. Gözlerim göğsünde geziniyordu.
"Çok iddialısınız Bay Kim." Sesimde muzip oyuncu bir ton vardı. Her şey birden bire basit bir hal almıştı sanki. Onunla yalnızken iyiydik. Etrafımızda diğer insanlar yokken mutluyduk. Burada onunla sonsuza kadar kalabilirdim. Sonsuza kadar ikimiz olabilirdik ve sonsuza kadar o burada benim resmimi yapardı. İnsanlar oldu mu işler karışıyordu, insanlar oldu mu biz karışıyorduk ve tek ihtiyacımız olan şey aslında buydu. Birbirimizdik. Daha fazlasını istemiyordum. "Öyleyim." dedi gülümserken. Gözleri saçlarıma çıkmıştı, tekrar çıplak omuzlarıma inmişti ve sonra ben hala gülerken gülüşümde oyalanmıştı. "Seni tam şu anda feci derecede öpmek istiyorum." demişti hala dudaklarıma bakarken. Onunla birçok şey yapmışken neden hala böyle anlarda nefesim bedenime ağır geliyordu anlamıyordum. "Niye orada öyle duruyorsun o zaman?" demiştim. Omuz silkmişti. Yeniden sırıtmıştı.
