1.9

57.4K 5.6K 2.2K
                                    

Zayn- Befour

''Az önceki alıştırmalara devam ediyoruz o halde,'' dedi Ali Hoca yoklama defterini kapatıp masanın üzerinde duran bir miktar kâğıdı eline alırken. Ali Hoca her sıraya birer kâğıt bırakarak, ''Arkadaşınızla çözün daha sonra hep birlikte çözeceğiz,'' diye sınıfın içinde gezinmeye başladı.

Ahmet ile benim önüme de bir kâğıt bıraktığında isteksizce gözlerimi gezdirdim. ''Bu konuyu anlamadım,'' dedim sorulara bakarak. Ahmet eline kalem alıp, ''Ben sana anlatırım gel,'' dediğinde dirseğimi sıranın üzerine koydum.

Ahmet ilk soruyu okumaya başladığında Ela başımızda dikildi. ''Rahatsız ediyorum ama Ahmet bana yardım eder misin?'' diye sordu elindeki kâğıtla. Ona boş boş bakınmaya başladığımda Ahmet sakince konuştu. ''Mine'ye anlatıyordum ama...''

Bir anda toparlandım ve dudaklarımı ıslatıp çektim. ''Ha! Yok sen anlat ben anlatacak birini bulurum.''

İç sesim: Koş Mine, Sinan'a koş.

Ahmet çatık kaşlarla bana baktı. ''Kimi bulacaksın?''

''Dert etme,'' dedim ve toparlanmaya başladım. Ahmet buna müsaade etmedi. ''Mine sana da anlatırım otur.''

Gözlerimi yorgun bir şekilde devirip mırıldandım. ''Ya anlat işte Ela'ya, aa!''

Ela sabırla başımızda dikilmeye devam ettiğinde derhal oturduğum yerden kalktım ve matematik defterime sarılarak ayaklandım. E ayaklandım tamam da, sahiden gidecek miydim Sinan'ın yanına? Derin bir nefes alıp gözlerimi onun sırasına çevirdiğimde yanının boş olmadığını gördüm.

Ne ara doldurdun ulan yanını?

Sınıfın paparazzi kılıklı devesi Müge onun yanındaydı.

Al işte, kalktım artık ayağa nereye gideceğim şimdi? Gözlerimi onların sırasından çektim ve Sinan'ın iki sıra arkasında tek başına oturan Fethi'yi gördüm. Pek bir sohbetim yoktu onunla ama el mecbur yanına gidecektim artık ne yapalım.

Sinan'ın kâğıdını kullanamayacağım için bizim kâğıdımızı alarak Fethi'nin yanına ilerledim. O esnada gözlerim Sinanların sırasına kaydı. Müge iştahlı bir halde soruları okurken Sinan'ın da kâğıda baktığını gördüm ta ki ona baktığımı anlayana kadar. Birkaç saniyeliğine göz göze geldiğimizde sol kaşımı kaldırdım ve arkasındaki sıraya oturdum. Gözlerini üzerimden ayırmadan çenesini omzunun üzerine koydu ve oturana kadar bakışlarını üzerimden ayırmadı.

''Merhaba,'' dedim Fethi'ye soğuk bir sesle. ''Oturabilir miyim?''

Fethi gözlerini kâğıdından çekmeden, ''Sorun yok,'' dediğinde gözlerimi devirdim. Sınıfta normal insan yok. Defter ve kâğıdımı sıranın üzerine bıraktığımda başımı kaldırdım ve Sinanların sırasına baktım. Önüne dönmüştü ve Müge'yi dinliyordu. Müge ince bir sesle, ''Ben anlamadım, senin derslerin çok iyi anlatır mısın?'' diye sordu.

Dişlerimi sıktım. ''Gökdelen kılıklı.''

Fethi, ''Bir şey mi dedin?'' diye sorduğunda afalladım. ''Yok.''

''Tamam, sorun yok.''

Anladık sorun yok.

Gözlerimi derhal onların üzerinden çekip önümdeki kâğıda odaklandım. İyi de ben bu konuyu yapamıyorum ki... Elimi çenemin altına koyarak sorularla ciddi düşünmeye başlarken ceketimin cebindeki telefonuma gelen titremeyle irkildim ve telefonuma uzanıp kilidi kaldırdım.

BİR SEPET BAHARAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin