49. BÖLÜM

19.2K 787 114
                                    

Bu bölüm de çok sevgili "kereminelmasi"na gidiyor. Her şey için teşekkürler arkadaşım:)

Zeynep, Kerem’in yattığı bölmenin kapısına gelince irkilir. İçeride makinelerden gelen rutin sesler dışında çıt çıkmamaktadır. Kerem, akşamki gibi gözeri kapalı, hareketsiz yatmaktadır. Sağından solundan sarkan hortumlar, başındaki sargı olmasa derin bir uykuda gibidir. 

Gözlerinin dolduğunu, yaşların genzini yaktığını hisseder, Zeynep. Derin bir soluk alır. Kendine verdiği sözü bir kez daha hatırlatıp yaşların yanaklarına inmesine izin vermeden yavaşça yürür, Kerem’in yatağının kenarına oturur. Eli, yavaşça onun yanağını okşar. Bir an Kerem’in o dokunuşla gözlerini açıp kendisine gülümsemesini bekler. O, her bakışında yeniden âşık olduğu yeşil gözler açılıp gülümseyerek bakmaz.

Kerem’i böyle görmek, uyanıp uyanmayacağını bilmemek yüreğini acıyla sıkıştırır. Çevrede insanlar varken olumlu düşünmek daha kolaydır, onun için ama Kerem’i böyle görüp de onun bir daha kendisine hiç “güzelim” diyemeyeceğini düşünmek, kızlarını kucağına aldığında mutlulukla gülümseyemeyeceğini algılamak delirticidir.

Bütün gücünün tükendiğini, yorulduğunu hisseder Zeynep! Tek istediği Kerem’in yanına kıvrılıp başını onun göğsüne yaslamak ve onunla birlikte bir daha dönmemecesine her şeyi bırakıp gitmektir. Bir an bunun ne kadar kolay olabileceğini düşünür. O anda aklına kızları gelir. Onun sağlığına kavuşması için deli gibi uğraştıkları, gülümseyince dünyalarını aydınlatan kızları… En güzel Rüya’ları… Bencilliğinden utanır. Onun yorulmaya, tükenmeye hakkı yoktur. Ne olursa olsun savaşacak, kızı ve Kerem için ayakta duracaktır.

Doktorun“Yoğun bakımdaki hastaların duygusal etkileşimleri algıladıklarına inanıyorum.” deyişini hatırlar. Kendi korkularının, Kerem’i etkileyebileceğini düşünüp birden kendine gelir.

Kerem’in elini kendi iki elinin arasına alır. Konuşmaya başlar onunla.

“ Kerem, biliyorum sen bizi bırakıp asla gitmezsin. Biliyorum sen ne benim ne Rüya’nın gözünde bir damla yaş görmeye dayanamazsın. Biliyorum sen bizi, bizim seni sevdiğimizden de çok seviyorsun; sen bizden ayrı kalmaya dayanamazsın. Özlersin, yüreğin taşımaz. Uzaklara gidemezsin, hele alıp başını öylece çekip hiç gidemezsin! Biliyorum, şu an elinde olsa “Korkma!” derdin bana! Ama korkuyorum Kerem, deli gibi korkuyorum. 

Ben öyle çok alışmışım ki korktuğumda senin kollarına koşmaya. Senin kokunla, sesinle, gözlerinle sakinleşmeye. Şimdi kime, nereye koşayım bilemedim. Ben, yine sana geldim Kerem! Saramasan da, gözlerime bakamasan da, “Korkma!” diyemesen de ben buradayım. Ait olduğum tek yerde…

Seni anlayabileceğinden de çok seviyorum, ben! Sadece o sevgiye tutunup duruyorum ayakta. Yalvarırım beni, sevginle sınama! Yalvarırım bana kendini özletme. 

Kerem, bizden vazgeçme ne olur!”

Hemşirenin omzuna dokunan eliyle ana döner. “Zeynep Hanım, şimdilik bu kadar yeter! Akşamüstü yeniden alacağım sizi! Şimdi biraz dinlenin lütfen!” 

Kerem’in alnına bir öpücük kondurup kalkar yerinden Zeynep. 

Dışarı çıktığında yoğun bakım kapısında onu bekleyen dostlarını görür. Bir gece olduğu gibi yine herkes buradadır, işte. Hepsinin yüzünde bir endişe ve merak okunmaktadır. O sırada doktor da yanlarına gelir. Kerem’in durumunun stabil olduğunu ve ertesi güne kadar ilaçla uyutmayı sürdüreceklerini yineler. Sonra Zeynep’e dönerek

-Ben sözümü tuttum Zeynep Hanım, eşinizin yanına girmenize izin verdim. Şimdi sıra sizde.. Sizin için bir oda açtırdım siz de gidip orada uyuyacaksınız. Akşamüstüne kadar uyursanız yeniden eşinizin yanına girmenize de izin vereceğim.

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin