Giriş

513 20 11
                                    

Bu konuyla ilgili hiç kitap yazıldı mı bilmiyorum ama umarım beğenirsiniz. Beğenip yorum yaparak destek olun lütfen yazım hatalarım varsa affedin.

Tamda sıradan bir hayatım olduğunu kabul etmeye başladığım anda hayatımda sıra dışı şeyler olmaya başladı. Her ne kadar geceleri kabuslar görüp soğuk terler içinde uyansam da gördüğüm bu rüyalar artık gerçek hayatımda da gün yüzüne çıkmıştı.

Başıma gelecek en zor şey sanırım 'DELİ' damgası yiyip hor görülmem idi.
İki sene önce arkeoloji dersinde Kral İvan ve kardeşi Justin hakkında bilgiler öğrenmeye başladığım zaman ortaya çıktı. Derste pür dikkatle dinlediğim bu konu hoşuma gitmişti ve araştırmaya başlamıştım her günüm neredeyse bu iki kardeşi araştırmakla geçiyordu. Üniversite bitene kadar bu konuyla ilgili bir sürü bilgi öğrenmiştim ve makaleler okumuştum son zamanlarda okulda olan yirmi sekiz yaşındaki genç profesöre -ki çoğunluk profesör olduğuna dahi inanmıyor- çalışmam hakkında bir sürü bilgi ve kanıt sunmuştum. Bu iki prensin yirmi yaşlarından öncesinde hiç bir kayıt bulunmuyordu sanki bir anda ortaya çıkmış gibiylerdi. Her ne kadar Profesör Kevine araştırmam gereksiz gelse de bunun peşini burada bırakmayacağımı da biliyordu. Sanırım bu garip hallerimi tek benimseyen Profesör Kevin ve yakın arkadaşım Fionaydı beni olduğum gibi kabul edip 'DELİ' damgasını vurmamışlardı ve herkes gibi bir psikoloğa görünmem için beni sıkıştırmamışlardı.

Son zamanlarda uykuya dalmakta güçlük çekmeye  başladım çünkü son derece canlı olan hayal dünyam, beni rahat bırakmıyor ve zihnim ile beraber benimle oyun oynamayı bir türlü son vermiyordu. Eskiden olmuş bir sürü tarihi olaylar beynimde canlanıyor sanki o anları bizzat yaşamış gibi hissediyorum. Rüyalarım çok eski zamanlara dayanıyor sanki bilmediğim gitmek istemeyeceğim geçmişe.

Bir yere gidiyorum önemde sadece dağlar ve dümdüz bir yer var, bir anda karşıma yüzünü göremediğim bir adam çıkıyor üzerindekilerden eski zamanda yaşamış biri olduğunu gayet net anlıyorum ama üzerindeki kılıç ve diğer eşyalar beni ürkütüyor ve karşıma az önce ki gence benzer biri daha çıkıyor onunda yüzü bulanık sadece sesleri geliyor bilmediğim bir isimle sesleniyorlar bana 'Chidipe' diye. Üzerimdeki elbise yerde sürünürken bir tanesi ortadan kayboluyor yavaşça beni bekleyen gence yaklaşıyorum bana baktığını hissediyorum ama yüzü hala bulanık gözüküyor, yakınına geldiğimde elimi omzuna yerleştirip kulağına bilmediğim dilden bir şeyler fısıldıyorum. Adamı oracıkta öldürüp canına kast ediyorum. Ellerim kanlar içinde gökyüzüne bakıp ağlarken havadaki bulutlar simsiyah oluyor acı dolu ağlamama eşlik ediyorlar her bağırışım da gök gürültüsü daha yüksek sesle çarpıyor ve yankılanıyor. En garibi ise bir anda kanlar içinde bir köyün ortasında beliriyorum, tüm halk bana bakıyor ve hakkımda iyi olmadığını düşündüğüm şeyler söylüyorlar.

"Hallettin mi?" diyor yaşlı adamlardan biri kafamı sallamakla yetiniyorum çamur ve kan karışımı ile maaf olmuş elbisemi tutup ilerlerken dört bir yanımı çevreliyorlar ve beni bir çarmağa geriyorlar.

"Seni sadece bu öldürebilir bizim elimizden sevdiklerimizi aldın." Sadece bakıyorum ve ağlıyorum güneş yavaş yavaş doğruyor ve canım yanmaya başlıyor, kalbime gelen okla gözlerim kapanıyor.

Gördüğüm rüyalar hep bu tarz oluyor her gün eksiksiz görüyorum rüyamdaki iki kişiyi hala çıkartmış değilim aklım karmaşık. Her gün soğuk terler içinde kalkıyorum ama bir türlü rüyalar benim peşimi bırakmıyor. Her yeni güne gözlerimi açtığımda kendimi pişmanlık dolu duygularla, bir yanım eksikmiş gibi hissediyorum. Bir yanım acıyor ve bir yanım seviniyor ama bu anlamsız duygu değişimlerine dur demem gerekiyor.

Rüyalarımı Fionaya anlattığımda ciddi olup olmadığımı soruyor her ne kadar inanmaz bir şekilde gözükse de beni destekliyor. Her gördüğüm rüyayı ona anlattığımda yüzündeki şüphe dolu hikaye beni korkutmuyor değil beni deli sanmasını istemiyorum ama bazen bende kendime başka bir söz bulamıyorum.

Üniversitem bitip meslek sahibi olduğumda da devam etti rüyalarıma giren garip insanlar. Sanırım bu rüyalarım bir gün sona erecekti ve eski düzenli ve sevimli hayatıma geri dönecektim. Hayatım da hep bir gizem bulutu vardı belki de bu bulut, her şeye burnumu sokmamdan dolayıydı. Güvensiz ve sıra dışı olmayan hayatım  yüzünden hep kendimi şanslı görürdüm.

Fakat bunlar, başında olduğum proje için Mısıra gitmemle değişmişti. Artık belalara hayatıma dönemeçli değil direk yoldan yaşamıma alıyordum.

MUMYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin