Gece
Atlas
***
Romanların olduğu raflarda gezerken gözüme çarpan kitabı alıp bir sandalyeye oturdum. Kütüphaneye girdiğimizde Atlas roman kitaplarının olduğu arka raflara gitmişti. Bense üşenip ilk rafa bakmıştım. Şarkıyı durdurup kitaba odaklanmaya çalıştım. Telefonumu sessize almayı unutmuştum sanırım.
Gelen bildirimle bana dönen bir kaç bakışı umursamadan telefonu elime aldım. Anonim'in aklına gelmişiz. Sübhanallah ilk defa görenler +1
Sapık: Naber gözlerine öldüğüm?
Gece: Ktp okyrm ssr msn?
Sapık: Görüyorum.
Sapık: Sen niye böyle giyiniyorsun ya?
Gece: Nasıl?
Sapık: Böyle.
Gece: Neyse.
Gece: E ne zaman seni göreceğim?
Sapık: Valla dünden beri neden karşına çıkmadığımı düşünüyordum.
Sapık: Hiçbir sebep bulamadım.
Sapık: Ama korkuyorum.
Gece: Neyden?
Sapık: Beni bilirsen böyle olamayacağımızdan.
Sapık: 5 yıldır sana en yakın halim bu.
Sapık: Benden kopmandan korkarım ben.
Sapık: Kendimi toparlayamamaktan da korkuyorum çünkü.
Sapık: Neyse,
Sapık: Ama söz veriyorum.
Sapık: Çok kısa bir zaman sonra,
Sapık: Tanıyacaksın beni.
Sapık: Huh,
Sapık: Çok ciddi oldu la gerildim.
Gece: Ya malnfşqoğdsksü
Gece: Ne yazacağımı düşünüyordum ben de.
Sapık: Görüyorum dedim ya.
Gece: Etrafıma bakmayacağım tamam.
Sapık: Aferim yavrum.
Sapık: Şu çocuk ne iş?
Gece: Kim?
Sapık: Yanında gelen.
Gece: Ha,
Gece: Atlas.
Gece: Tanımıyorum.
Sapık: Tanımadığın biriyle neden yürüyordunuz aq?
Gece: Tanımadığım biriyle şuan yazışıyorum da.
Sapık: Haklı.
Sapık: Sstm.
Sapık: Neyse gözüm üstünde.
Sapık: Kitabını oku.
Telefonu bırakıp kitabı açtım. Ayh sıkıldım bile. Bir de Anonim'in burda olması da odaklanmamı engelliyordu. Ellerimi çenemin altında birleştirip dirseklerimi masaya yasladım. Atlas ortalarda görünmüyordu. Uzun masanın en ucunda bir çift vardı. Kız sırtını çocuğun göğsüne yaslamış diz üstü bilgisayarda büyük ihtimalle dizi veya film izliyorlardı. Tabii ki kulaklıkla saçmalamayın.
Bir de bendeki kulaklığa bak be tek kulağından ses bile gelmiyordu. Tabii ki kıskanmadım susar mısınız?
Karşımdaki tarafın bir kaç sandalye yanında da bir kız ders çalışıyordu. Yaz tatilinde en sevdiğim şey ders çalışmaktır zaten. Yalnız benim de ders çalışmam gerekiyor lan pü. Bak yine hatırladım. Ben 12 olmuştum değil mi pü pü.
Kafamı iki yana sallayıp okulların açılmasına az kaldığını unutmaya çalıştım. Tekrar önümdeki kitaba dönüp ilk sayfayla bakıştım. Çok güzel duruyorsun ama okuyamıyorum be insafsız. Önüme konan kutu kolaya bakıp kafamı kaldırdım. Atlas bana tepeden tepeden bakıp sırıtıyordu. 'Niye sırıtıyorsun yaram?' diye sormak istesem de kendime engel olup sorar gibi baktım.
"Hava sıcak kendime alırken sana da alayım dedim? Sevmez misin?" Sevmem? Ben? Hahaha çok komik. O bunu bilmiyordu gayet normaldi sorması.
"Severim. Teşekkür ederim." deyip gülümsedim ve açma halkasına bir kaç kere tırnağımla vurdum. Böyle vurunca fışkırmasını engelliyor diye vururdum bir zamanlar. Şimdi ise tamamen istem dışı yapıyordum bunu.
"Biliyordum."
"Neyi?"
"Kolayı sevdiğini."
"Nasıl?"
"Geçen bizim masayı bastığınızda abinin arkasından koşarken bile kolanı bırakmamıştın." Evet hatırlıyordum. Bak yine utandım. Rezil olmuştum ya çocuğa. Tepki vermeden koladan bir yudum aldım. Oh çok güzel.
"Abinden hiç hazzetmedim. İki günde arkadaşımı çaldı benden. Bizimki de hevesli hemen sattı." Söylediğine gülüp kafamı tekrardan ona çevirdim. Ateş gözüne bir kızı kestirmişti bir kere. Abim diye falan demiyorum ama zamanında az yavşaklık yapmamıştı.
"Evet. Ateş işte. Ama Çiçek'ten hoşlanıyor sanırım. Cidden yani. Neyse bok da çıkabilir güvenmiyorum. Söz konusu Ateş." Kahkaha atıp kolasından içti. Ne güzel güldü lan o? Tövbe.
"Valla baştan söyleyeyim o kız benim için çok değerli. Eğer üzerse onu, neyse ben de onu üzerim bilsin." Doğru düzgün arkadaşım yoktu, okuldakilerle iyi geçinirdim ama okul sınırlarını geçince birden yok oluyorlardı. Kendimi bildim bileli Sude'yi tanıyordum ve hep arkadaşım olmuştu. E tabii kuzen de olunca aile tarafından bir sıkıntım da olmuyordu.
"Söylerim. Seni bir yerden tanıyor gibiyim ya?"
"E geçen tanıştık ya."
"Hayır öyle değil. Sanki bir yerlerde görmüşüm gibi."
"Neredeyse tüm yazlarımı burada geçiriyorum görmüş olma ihtimalin yüksek tabii. Ha dur dur zaten aynı yerde oturuyoruz."
"Ne?"
"İşte aynı mahalledeyiz. Ben de seni bir kaç kere görmüştüm." Kaşlarımı kaldırarak suratına baktım. Çok güzel karısınız hanımefendi diyeceğim biraz daha incelersem. Şekilli burnu çok güzel duruyordu ki suratında dikkatimi ilk çeken yer burnunun güzelliğiydi. Burnu çok güzel lan!
"Niye öyle bakıyorsun?"
"Nasıl?"
"Gelinlik giydirip cesedimi coşkuna verecek gibi?" Söylediği şeye gülmemek için yanağımın içini ısırıp önüme döndüm. Kütüphanedeydik anasını satayım kovulmak istemiyorum.
"Ne? Hayır. Neyse kola için teşekkür ederim tekrar. Kitabı alacağım galiba, bir kart çıkarayım ben." diye mırıldanıp sandalyeyi ittim ayağa kalkmak için.
"Kart çıkarmak için uğraşma ben alayım istersen?" O da benimle kalkıp masada olduğunu şuan fark ettiğim kitabı eline aldı. Çocuğu nasıl incelemişsem artık kitabı görmemiştim. Tövbe Allah'ım çok tövbe.
"Allah razı olsun ne diyeyim." dedim gülerek elimi havada sallayıp. Gülümseyip elimdeki kitabı vermem için elini uzattı ben de uzatıp kitabı avucuna bıraktım. Arkasına dönüp danışma masasına gitti ben de kola kutusunu aldım ve kapıya ilerleyip onu beklemeye başladım. Bu yani çok da bir şey yoktu.
***
Allam ne kadar uzun bir bölüm yazmışım.
Kesecektim de 3 bölümdür bir kütüphaneye gidemediler diye kesmedim euheue
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim: Gece | Texting
Short Story|°Tamamlandı°| 0543*******: Seni yalarsam orucum bozulur mu? Gece: Ne bileyim? Gece: Nihat Hatipoğlu muyum ben? 0543*******: Seni yerim, sıçmam.