BÖLÜM 1

126K 2.7K 131
                                    

   hikayemizin il bölümü güncellenmiştir. iyi okumalar herkese :)




     Perdenin açık kalan kısmından sızan güneş ışığı gözüne aldıkça mızmızlanarak döndü yatağında. Sonunda pes edercesine kaldırdı kafasını. Tam karşısında ki duvar saatine baktı. Aslında ne kadarda doğru bir zamanda uyandığını da anlamış oldu çünkü o uyanmasa annesi zaten onu kahvaltıya çağırmak için gelecekti. Yataktan kalktı. Kapıyı açıp annesine seslenip uyandığını haber verdi.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra, üstünü değiştirip her sabah yaptığı şeyi yapmak için mutfaktan ekmek kırıkları alamaya indi. Ekmekleri aldıktan sonra evin arka avlusuna koştu. Balkon taşlarına ufaladığı ekmekleri elleriyle dağıttı. Çok geçmeden ekmeklerin sahipleri de gelmeye başlamıştı. Korkmamaları için geriye çekildi. Hiç sıkılmadan izliyordu güvercinlerin birbirleriyle verdikleri ekmek yeme mücadelesini.

'' Şilan hadi yemeğe gel kızım'' Barika hanımın sesiyle irkilmişti tüm konak. Şilan ise '' tamam anne '' demekle yetindi sadece. Bir türlü gidemiyordu. Her sabah belki birini sevmek için yakalarım ümidiyle bekliyordu. İşte tam da şuan tam zamanıydı.

Yavaş adımlarla yaklaştı güvercinlere. Gözüne kestirdiği içlerinde en küçük olanıydı. Elini uzatmasıyla güvercinlerin havalanıp uçması bir olmuştu sanki.

'' gerçekten nankörsünüz, her sabah sizin için ekmek kırıntıları bırakıyorum buraya. Ne olur yani sevsem bir tanenizi?'' diyerek adeta sitemini duyurmaya çalışmıştı uçup giden güvercinlere.

'' Şilan, bırak güvercin beslemeyi. Gel önce kendi karnını doyur.''

Barika hanım bu defa daha sinirli bir ses tonuyla çağırmıştı kızını. Şilan ise bir şey demeden sofraya inmişti.

Önce babasına sonrada annesine selam verip ardından afiyet olsun diyerek oturdu sofraya. Çayını dolduran Ayşe'ye göz kırpmayı da ihmal etmemişti.

Hüseyin ağa karısına dönüp '' Mirzan neden inmedi sofraya, hala uyuyor mu''

Barika hanım elinde ki çatalı sofraya bıraktı.

'' odasında yok, erkenden kalkıp işe gitti herhalde.'' Şilan annesinin bu söylediğinin üzerine kıkırdamaya başlamıştı.

'' anne abimden bahsediyorsun değil mi? Çünkü benim bildiğim Mirzan abim babam deyince bile işe zor gidiyor. Hangi dağda kurt ölmüş ki bu sabah erkenden işe gitsin..''

Barika hanım gülmekten kendini alamayan kızının kolunu çimdiklemişti.

'' Şilan senin dilin fazla uzadı, yontmak lazım'' diyerek ekledi.

'' yok hanım Şilan haklı , bu oğlan başka bir iş karıştırıyor.'' Dedi Hüseyin ağa. Sinirlendiği her halinden belli oluyordu. Çalışanlardan telefonunu getirmelerini istedi.

Masadan kalkıp oğlunu aramaya başladı. İlk arayış da açılmayan telefon nihayet ikinci aramada açılmıştı.

'' Mirzan neredesin sen sabah sabah'' elindeki bastonla yere vurmayı da ihmal etmiyordu Hüseyin ağa.

'' baba ben...'' dedi mirzan bitkin çıkan sesiyle. Devamını getiremiyordu çünkü biliyordu bu yaptığı şey hem ailesine hem de ona pahalıya patlayacaktı.

'' sen ne Mirzan konuşsana!'' Hüseyin ağa daha da celallenmişti.

'' baba ben çok kötü bir şey yaptım. Affet beni'' diyebilmişti sadece.

'' Mirzan oğlum.. ne oldu? Kötü bir şey yok değil mi'' Hüseyin ağanın endişeli çıkan sesinden sonra Barika hanım ve Şilan da Hüseyin ağanın yanına geldi.

'' Oğlum söyle ne oldu. Korkutma bizi.'' Diye tekrarladı.

'' baba ben sevdiğim kızı kaçırdım. '' dedi mirzan. Kısa ve öz.

''kim oğlum? Kim bu kız''

'' Karadağların kızı, Zilan karadağ''

İşte şimdi Hüseyin ağa durumun ciddiyetini anlamıştı ama ne diyebilirdi ki. Olan olmuş, biten bitmişti.

'' Mirzan, Bekiri ara olduğunu yeri söyle gelip alsın sizi buraya gel. Biz yanında olalım.''

'' Baba ya bizi bulurlarsa?'' dedi Mirzan korkarak.

'' dediği yap'' diye bağırdı çaresizce Hüseyin ağa. Oda en az oğlu kadar korkuyordu.

Telefonu elinden bırakıverdi yere ve en yakın koltuğa oturdu.

Barika hanım meraklı ve endişeli bir tavırla ne olduğunu soruyordu. Şilan ise bir yandan annesini bir yandan da babasını yatıştırmaya çalışıyordu.

'' Sonunda yaptı yapacağını. Kız kaçırmış beyefendi. Hem de Karadağların kızını. Bu işin sonunu ben bile göremiyorum Barika.''

Barika hanım, duyduğu sözlerle yere yığılıverdi. Şilan feryatla kendini yere bırakan annesini görünce evde çalışanlara bağırmaya başladı. Elinde kolonya ile gelen Meryem '' hanımım diyerek Barika hanımın yanına çömeldi.

Şilan ise anlamsız bakışlarla etrafta olan biteni anlamaya çalışıyordu. Abisi kötü bir şey yapmıştı, hatta çok kötü bir şey ve yaptığı bu şeyin ağırda bir bedeli olacaktı ama ne?

Bir süre sonra Mirzan ve Zilan girdi kapıdan içeri. İkisi de korkudan tir tir titriyordu. Şilan abisini ilk defa böyle görmüştü.

'' abi'' diyerek koştu Mirzana. Uzunca öptü abisin buza dönmüş yanağın. '' iyi misin '' dedi babasının duyamayacağı bir fısıltıyla.

Mirzan da kardeşinin alnına uzun bir öpücük bıraktın sonra '' iyiyim'' diyebilmişti sadece.

Şilan abisinden ayrılıp bir kenarda sessizce ağlayan Zilana döndü. Belli o mirzandan daha kötü durumdaydı. Hemen yanına gitti. Kolundan tutarak sandalyeye oturttu ağlamaktan bitap düşmüş genç kızı. Ve '' ağlama '' diyebilmişti sadece.

Hüseyin ağa oğlu ve birkaç yakın dostuyla odasındaydı. Şilan, barika hanım, zilan ve evde çalışanlarda da avludaydı. Herkes olacaklardan bir haber. Hüseyin ağanın bir çözüm bulmasını bekliyordu.

Zilan su içmek için mutfağa gitmişti ki. Kapıda bir kargaşa duyuldu. Şilan annesine bakarak ayağa kalktı. Barika hanım kızına gidip babasına haber vermesini söyledi.

Çok geçmeden Hüseyin ağa telaşlı adımlarla avluya geldi. Kapıya yaklaşıp gür çıkan sesiyle'' açın kapıyı'' dedi. Kapı açıldı ve kargaşanın sebebi de anlaşılmıştı. Kadim karadağ, olanlardan haberdar ve hayli öfkeli bir tavırla avluda gözlerini gezdirmeye başladı.

'' hoş geldin Kadim '' dedi. Hüseyin ağa. Hiçbir şey yokmuşçasına.

''keşke hoş gelebilseydim Hüseyin ağa, bana hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranma. Oğlun ve kardeşim nerde.'' Dedi öfkenden deliye dönmüş bir halde.

'' babamla düzgün konuş'' dedi Şilan . onun sesi de en az kadim kadar sert ve tehditkardı. Annesinin yanında ayrılıp babasına yaklaştı.

'' kızım sen karışma. Annenin yanına git'' Hüseyin ağa adeta yalvarır gibi konuşmuştu kızıyla.

'' Hayır baba, o seninle böyle konuşamaz.'' Silanın hala tavrını koruyordu.

'' bana bak, muhatap olacağım son insan bile sen değilsin. Elinin hamuruyla erkek işine karışma. Çekil kenara.'' Dedi kadim meydan okurmuşçasına. Bu sözleri sanki bardağı taşıran son damla olsa da Hüseyin ağa kızına hemen annesinin yanına gitmesini emretmişti.

'' oğlunun ve kardeşimin yaptığı hatanın telafisi yok. Sende biliyorsun Hüseyin ağa. Burada olduklarını biliyorum. Saklayıp sende suçlarına ortak olma.'' Kadim ağanın her kelimesinin ardından Barika hanımın feryadı daha da hiddetleniyordu.

''Kadim ağa'' dedi Barika hanım ağlamaklı sesiyle.

Kadim, sevimsiz yüz ifadesiyle çevirdi kafasını.

'' Bu hatanın bir telafisi var, berdel yapalım'' 

Bir Töre MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin