[ii] secrets and lies

Start from the beginning
                                    

Tony, ona dönüp sinirli bir bakış attıktan sonra sana dönüyor. "Haydi, gidiyoruz."

O arabadan indiğinde onun arkasından dehşetle bakıyorsun. Eve falan gelmedin, inmek istemiyorsun. Ki zaten inmek, bir daha eski hayatına dönmeyecekmişsin gibi hissetmene sebep oluyor.

"Dönmeyeceksin zaten."

Dehşetle karışık bir sinirle Wanda'ya döndüğünde avazın çıktığı kadar bağırmak ya da Wanda'nın saçlarına yapışmak istiyorsun.

İlk şık çok uzak olduğundan saçlarına doğru atlıyor olduğun sırada vücudunun hakimiyetini kaybediyorsun. Bedenin onun tarafından kapıya dönerken ve kapıyı açarken ne kadar direnirsen diren, başaramıyorsun. Avuçların terden sırılsıklam, göğsün korkuyla inip kalkıyor. Fakat kapı açılıyor ve dışarı çıkıyorsun.

Tanrı aşkına, bir de telekinezi mi? Daha ne tür şeyler göreceksin? Uyanma zamanın gelmedi mi? Uyansana, uyan!

Serin hava saçlarını okşamaya başladığında rahatsızca yerinde kıpırdanıyorsun. Keşke n'asıl geri döneceğini bilsen.

"Sen yazmayı sevmezdin bile," diyor Wanda, koluna girerken. Ona engel olmamanı sağlıyor, sense midenin bulandığını hissediyorsun. "Oradaki hiçbir şey gerçek sana ait değil."

Ben, gerçek benim, diye düşünüyorsun.

"Daha önce buraya geri dönen kimse bu kadar inatçı olmamıştı. Seni de alıştıracağız."

Onun adımlarına uyarak çayırın bitimindeki bina topluluğuna doğru yürüyorsun. Bu sırada yanakların yaşlarla dolu.

Beni geri götürün, burada olmak istemiyorum. Düşüncelerinin içinde gezdiğine emin olduğun Wanda ses etmiyor.

Omuzlarını silkerek onun kerpeten gibi parmaklarından kurtulmaya çalışsan da nafile, işe yaramıyor.

Birlikte, ufak bir binanın girişinde toplanmış güruhun önüne varana dek yürüyorsunuz.

Güruh, yaklaşık yirmi kişiden oluşuyor. Başta onların arasına rahatça karışacağınızı düşünüp korksan da insanlar seni görüp fark ettiklerinde tasavvur ettiğinden daha çok korkuyorsun.

"Ah, inanamıyorum! Tony gerçekten onu bulmuş! Benimle dalga geçiyor sanmıştım."

Sarışın bir genç adam, seni Wanda'nın ellerinden alıp sana sarıldığında neye uğradığını şaşırıyorsun. Korkuyla çırpınmak istiyor fakat seni engelleyen güç yüzünden kendini tutuyorsun.

Wanda'ya döndüğünde genç kadının seni değil dikkatlice sana sarılan adamı süzdüğünü görüyorsun. Bu seni ürpertiyor, sanki kafanın içindeki ellerini çekmiş ama sen iradene hakim olamıyormuşsun gibi.

Sarışın adam, sonunda geri çekildiğinde senin ona karşılık vermediğini fark ediyor.

"Doğru ya, beni hatırlamıyorsun. Tony sana hafızanı geri verecek ama tanışalım. Clint ben," diyor ve sana elini uzatıyor. "En yakın dostunum."

Sana kendisini böyle tanıttığında kaşlarını çatıyorsun. Sahiden, burada senin haricindeki herkes Tony'nin mavalına inanıyor mu?

Yoksa her şey gerçek mi?

Sahiden unuttun mu gerçek hayatını?

Ah, saçmalıyorsun. Bir an evvel buradan gitmen gerek.

"Bir şey söylemeyecek misin?"

Wanda araya giriyor. "O, konuşmuyor Clint. Daha doğrusu konuşamıyor, zihninde n'asıl konuşulacağına dair bir bilgi dahi yok."

Clint kaşlarını çatarak Wanda'yı kolları arasına aldığında anlamazca onları süzüyorsun.

"Ama onunla iletişime geçiyorsun, değil mi?"

Wanda başını salladığında ürperen omuzlarını sarıyorsun kendi başına.

"Peki ya Pietro?"

Adamın sesindeki hüzünlü tınıyı hissettiğinde, karnında sert bir sancı beliriyor. Acıdan iki büklüm oluyorsun. Ağrı, karnından göğsüne çıkıyor ve sanki, içinde bir şey var ve senin bedeninden kaçmaya çalışıyor gibi.

"Ondan bir iz yok." dediği gibi senin hizanda eğiliyor Wanda. "İyi misin? Seni uyutabilirim, zihnine girdiğimizde her şey daha kolay olacak."

Sana karşı ilk kez şefkatli bir ton kullandığından, ya da belki seni etkilediğinden ona teslim olup vücudunu serbest bırakıyorsun.

Ellerini senin saçlarının arasına sokuyor ve papatya tokanı kavrayıp çekerken saçlarına masaj yapıyor. Birkaç saniye içinde uykuya dalıyorsun.

-

Göz kapaklarındaki ağırlıkla dakikalarca mücadele ettikten sonra, loş bir odaya açıyorsun gözlerini nihayetinde.

"Uyanıyor."

Duyduğun sesi tanımıyorsun, fakat ona cevap veren ses beynini delmek ister gibi uyarıyor bedenini.

"Umarım işe yaramıştır, zihni direnç gösteriyor."

"Onun diğerlerinden bir farkı yok, iyi olacağına eminim."

"Ama ben hafızasını kazandığından emin değilim. Hey," Gözlerini açtığını gördüğünde Tony, sana sesleniyor. "Uyandın, iyi misin? Beni hatırlıyor musun?"

Konuşmayı tekrar deniyorsun, yine başaramıyorsun. Başını sallıyor ve gıcıkça onu süzüyorsun.

Bu, şu demek: Evet, seni tanıyorum deli adam! Beni kaçırıp buraya getirdin.

Sana büyükçe bir camın gerisinden bakıyorlar. O ve sarışın, büyük cüsseli bir adam. İkisi de, birer fidyeci olmak için fazla yakışıklı. Bunu düşündüğün için kendinden nefret etsen de, öyleler.

Aklına sana sarılan sarışın adam geldiğinde rahatlıyorsun. Hepsi yakışıklı. Bu, rüyada olduğun anlamına gelir.

Derken ellerini oynatmak istediğinde, alarmlar çalmaya başlıyor.

"İşe yaradı mı?" diyerek Tony'ye dönen iri cüsseli sarışının sesindeki umutlu tını seni geriyor. Senden bir beklentisi var ve bu seni mutlu etmedi.

Tony'nin sesini duyuyorsun, onlara bakmamaya direnip üzerinde yattığın yataktan kalkarken. "Yaramamış olmalı. Konuşmuyor. Ayrıca bana anılarını göstermedi, onu koruyor olabilir."

"Ya da anılarını senden saklıyor olamaz mı, güvenli bir yere kapatmıştır?"

"Bunu yapamaz, bu, ancak Wanda'nın başarabileceği bir şey."

Sen ayaklanıp içinde bulunduğun odanın kapısına yöneldiğinde Tony'nin telaşlı sesini duyuyorsun. "Dur! Uyuşturucunun etk-"

Attığın ilk adımda bacaklarına hakim olamadığından yere kapaklandığında, bacakların oldukça ters bir açıda üst üste biniyor. Canın yandığından ufak bir inilti kaçıyor dudaklarından.

Bu sırada, içinde bulunduğun bölmenin kapısı, dışarı duman saçarak açılıyor. Sarışın, büyük cüsseli adama seslendiğini duyuyorsun Tony'nin. "Steve! Saldırgan olabilir."

"Bana bir şey yapamaz." diyen Steve, içeri girip seni bacaklarının altından ve sırtından tutarak kucağına alıyor. Engel olamıyorsun.

Kim bilir kaç saat uyudun, buna rağmen neden bu kadar yorgunsun? Ve güven...

Bu his yeni işte, adamın burnuna dolanan kokusu öyle tanıdık bir güven hissi barındırıyor ki zerrelerinde, teslim oluyorsun.

Ne de olsa uyanacaksın, değil mi bu rüyadan?

Gözlerini tekrar yumduğunda, Tony'nin sesini duyuyorsun. Ve Steve seni taşıyor olduğu için saçını okşayan ellerin Tony'ye ait olduğunu biliyorsun. "Seni geri getireceğim, miniğim."

Red Chamomile : Marvel AU & OkuyucuWhere stories live. Discover now