"Bu gerçekten çok iyi, Melina!" Tablo söylediğinde Kush başıyla onaylayınca gülümsedim.En azından birilerinin yaptığım şeyleri beğenmesi güzeldi.
"Bunu alabilir miyim?" Tablo aniden sorunca şaşkınlıkla ona baktım. "Yeni bir albüm hazırlıyoruz ve bu şarkı için ne istersen verebilirim." Gülerek söylediğinde Seungri yanıma oturup kolunu omzuma doladı.
"Adını kullanman onun için çok iyi olabilir." O da onaylayınca gülümsemeye başladım, sonunda birileri--
"Olmaz." Jiyong aniden söylediğinde hepimiz ona döndük.
"Neden?"
"Henüz hazır değil."
"Hadi ama dostum---şarkıyı söylemeyecek sadece--"
"Ben söyleyene kadar adı bir şeyde geçmeyecek, hyung."
Gülümsemem bir somurtuşa dönüştüğünde Seungri gülmeye başlayıp yanaklarımı sıktı.
"Ahh..Şuna bakın!---Tatlı bir tavşancık!"
Gülümseyip kollarını ittikten sonra tekrar Tablo'ya döndüm.
"Alabilirsin--Yani adımı kullanmasan da olur." bilgisayarı ona doğru çevirirken söylediğimde bunun daha doğru olacağını düşünmüştüm çünkü Jiyong beni yeterli görmüyordu.Şarkıda adımın geçmemesini istemesinin nedeni yeterince iyi olduğunu düşünmüyor olmasıydı.
"Üzgünüm hyung---Stajyerimin çalışmalarını almıyorsun." Tablo bir şey söyleyemeden yanımıza gelip bilgisayarı sertçe kucağıma bıraktı. "Odana git, hemen."
Gözlerimi devirip nefes verdikten sonra ayağa kalktığımda Youngbae gülmeye başladı.
"İğrenç bir baba olacaksın dostum."
Gülüşmelere aldırmadan odaya gidip kapıyı kapattım çünkü bu durum beni fazla üzmeye başlıyordu.Söylediği her şeyi yapıyordum, söylemediklerine bile dikkat ediyordum çünkü bir kez bana iyi olduğumu söylemesi için delirecek noktaya gelmiştim.
Ama bir türlü olmuyordu.
~
"Jiyong'un sana bu hafta izin verdiğini sanıyordum."
"Ahh--sadece canım sıkıldı." Bakışlarımı defterimden çekip Seungri'ye döndüğümde masaya yaslandı.
"Tıpkı onun gibi konuşuyorsun---canım sıkıldı, yapacak bir şey yoktu, bunu bitirmem gerek." gülüp gözlerini devirdi. "Tamam---birkaç şey için bara gitmem gerekiyor ve---sen de geliyorsun." Defterimi çekip kapatırken söylediğinde hızla kafamı iki yana salladım.
"Bir yere gidemeyeceğimi ve--"
"Evet evet-- bunları hep söylerler, acele et."
"Ciddiyim---oppa!"
Bir süre söylendikten sonra beni bırakmayacağını anlayınca pes edip arabasına bindim.Aslında bu ülkeye geldiğimden beri ilk kez Min'in beni getirip götürdüğü araba dışında bir arabaya binmiştim.
"Jiyong'un tavırlarına üzülüyorsun."
Aniden söylediğinde kollarımı bağlayıp suratımı astım.
"Neden üzüleyim ki----çok tatlı bir hoca."
Gülmeye başladığında hala somurtuyordum.
"Tüm şirket iyi olduğunu söylese de bu sana yetmiyor çünkü bunu Jiyong'tan duymaya ihtiyacın var." yola bakarken konuşmaya devam ettiğinde bir şey söylemedim çünkü haklıydı ve bunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stüdyo A
FanfictionHer şey her zaman göründüğü gibi değildir, bazen gerçeği görmek için derinlere bakmak gerekebilir.