࿂oktaeikosa

9.2K 1K 715
                                    

Jungkook, Jimin'in elini sıkıca tutup atölyenin depo kısmına doğru adımladı. Jimin'in sorularını yanıtsız bırakmaya devam ederken ne yapacağını düşünmeye devam ediyordu.

Tamamen karanlık olan odaya girdiklerinde Jungkook kapıyı kapatıp Jimin'in dolapların olduğu tarafa oturmasını sağladı.

"Jungkook sana ne yapıyoruz dedim?"

Jimin, Jungkook'u göremese de kendi kendine söylenmeye devam ediyordu. Büyük olan derin bir nefes vererek karşısındakinin önünde diz çöktüğünde yorulmuş bir ses tonuyla söyledi.

"Bana güvendiğini söylemiştin değil mi?"
"Evet söyledim"
"O zaman senden bir şey isteyebilir miyim?"

Jimin bir süre bekledikten sonra fısıltıya benzer biçimde konuştu.

"İsteyebilirsin Jungkook"
"Ne olduğunu bilmesende burada sessizce gelmemi bekleyebilir misin?"
"Ama neden?"
"Sen benim üzüleceğim bir şeyi bilsen söyler miydin?"

Jungkook karşısındakinin cevabını beklerken onun küçük ellerini sıkıca tuttu.

"Söylerdim Jungkook, bazen gerçekleri gözardı edemeyiz değil mi? Böyle bir şey öğrendiğimde seninde bilmen gerektiğini düşünürdüm"

Büyük olan duyduğu cevapla ayağa kalkarken Jimin'in çenesini tutup kendine doğru hizaladı. Baş parmağıyla yanağını okşarken fısıldadı.

"Ben senin gibi değilim. Söyleyemem. Gerçeklerden kaçamayız belki ama gerçekleri öğrenmenin süresini uzatabiliriz değil mi? Gülen yüzünün asılmaması için elimden geleni yapacağım. Bunu unutma"

Jungkook, Jimin'in yanağını okşayan elini ayırıp arkasını döndükten sonra yavaşça odasının kapısına doğru ilerledi.

Kapının önünde durduğunda konuşmasını devam ettirdi.

"Lütfen odadan ayrılma"

Sözlerini bitirdikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktı. Ne yapacağı hakkında bir fikri olmasada şimdilik Jimin'i babasından uzak tutmak istemişti.

Sooyoung, Min-Hee'nin kolunu tutarken hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye devam ediyordu. Min-Hee oflaya puflaya kolundan süreklemeye devam eden kızı takip ediyordu.

"Ne diye beni sürükleyip duruyorsun?"

Sooyoung arkasına dönüp Min-Hee'yi süzdüğünde eliyle alnına vurarak kendi kendine söylendi.

"Seni tamamen unutmuştum. Ben seni niye sürükledim ki?"
"Bende onu soruyorum ya!"
"Boşver istediğin yere gidebilirsin"

Min-Hee gözlerini devirdiğinde konuşmayı devam ettirdi.

"Ne bu telaşın? Neler oluyor?"

Sooyoung ağzını açıp cevap vereceği sırada koridorda dolaşmakta olan babasını gördüğünde cevap vermemeyi tercih ederek hızlı adımlarla yanına doğru yürüdü.

"Baba!"
"Sooyoung?"
"Ne yapıyorsun burada baba?"
"Sadece abinle konuşmak için geldim"

Sooyoung dudağını ısırırken bakışlarını yere çevirip alayla gülümsedi.

"Ne konuşacaksın abimle?"
"Bu seni ilgilendirmiyor"

Kang-Dae kaşlarını çatarak söylediğinde Sooyoung'da kararlı bakışlarını babasının üzerinde gezdiriyordu.

Doll ࿂Jikook࿂Where stories live. Discover now