Yine her zamanki günlerden biri, kahvaltımızı yapıp Jack'i okula bıraktım. Şimdi de şu sıkıcı işlerle uğraşıyorum. Eski hayatımı özlemiyor değilim. Eskisi gibi görevlere çıkmayı, çatışmayı yani. Silahın soğukluğunu hatta vurulmayı bile özledim! Ama şu an burada bu aptal masanın başında kağıtlara bakıp tahmin yürütüyorum.
Geçenler de çözdüğüm olaydan sonra, Olivia denen kadını sorguya aldık. Tabiki hiç bir şeyden haberi yoktu. Evlatlık alındığını hatta bir ikizi olduğunu duyunca resmen yıkıldı. Ve o haberi vermekte bana düştüğünden, beni daha çok etkiledi tabi. Bazen bir doktor falan olmadığıma şükrediyorum. Düşünsenize hasta ameliyat masasında kalıyor ve bunu benim aileye söylemem gerekiyor. Ahh çıldırırdım! Tüm o soğuk sert davranışlarımın altında, duygusal bir şapşal yattığının farkındayım. Hatta benimle birlikte Lauren'de bunun farkında ve bazen kullanıyor. Her neyse konumiz bu değil.
" Şu kadınla ilgili bir şeyler buldun mu Alexandra? " diyen Alice'ye döndüm düşüncelerimden sıyrılıp. Derin bir nefes alıp kafamı kaşıdım " En son gördüğümüz yerden başka bir yerde tesbit edemedik. Sanırım bir yerlerden arandığında dair bir duyum aldı. Yoksa bu kadar aktif bir hırsızın bu kadar uzun süre durması pek olağan değil " Alice'nin gözleri bir süre kaşıdığım saçlarımda kaldıktan sonra gözlerini tekrar gözlerime çevirdi " Mantıklı, ama bir an önce bulmak istiyorum bu kadını. Başımıza iş açmadan yani. "
Kafamı sallayıp haklısın gibi bir şeyler mırıldandım. Elimden geleni yapıyordum ama kadın bana bile profesyonel kalıyordu ne yapayım? Daha sonra aklıma gelen düşünceyle tekrar ona döndüm. " Hey Alice " dedim dikkatini kağıtlardan kendime çekmek için. Kafasını kaldırıp bana baktığında devam ettim. " Şey seni üzmek istemiyorum ama aklımdan da pek çıktığı söylenemez. Oğlun yani Peter, durumu nasıl? "
Bu tür konularda iyi değildim. Olan kötü şeyler hep benim başıma gelirdi. Sevdiklerim veya onların sevdiklerine bir şey olması durumu pek başıma gelmiş birşey değildi. Zaten sevdiğim çok insan da yoktu. Ama Alice'yi seviyorum. O benim sahip olabileceğim en iyi patron - Benjamin'den bile - ve gerçekten iyi biri. Üstelik ona karşı farklı bir bağım olduğunu hissediyorum. Bu yüzden onu üzen şeyler beni de üzüyor.
Alice derin bir nefes alıp yanaklarını şişirdi. Yüzündeki solgunluk artık alışık olduğum bir şeydi. Geceleri ağladığına dair yemin bile edebilirim hatta. Demek çocuğu olunca böyle oluyordu insan. " Imm sana yalan söylemiycem, durumu iyiye gitmiyor. Artık ilik olayı kesinleşti. Uygun donör bulmak zorundayız. Aklıma gelen herkesten yardım istiyorum ama henüz uyan olmadı "
Söylediklerinden sonra kaşlarımı çattim " Peki bana neden söylemedin? Sormasam haberim bile olmayacak. " Şu an gerçekten kendime inanamıyorum. Alice'nin bana söylememesine kırıldım mı gerçekten? " Bilmiyorum Alex. Aklıma gelmedi diyemem. Ama senin de bir hayatın var. Hem uyma ihtimalini hiç düşünmedim. Hem burada çalışan yüzlerce insan var diyen sendin. Onların ihtimali daha yüksek geldi. Ve heey lütfen bana öyle üzgün bakma Alexandra alışık değilim "
Oturduğu koltuğu masaya yaklaştırıp benim de masada duran elimi tuttuğunda kaşlarımı çattım. Gerçekten üzgün mü duruyorum? Alex sana ne oluyor. Ne bu kadının tuttuğu elime gelen sıcaklığın verdiği huzur peki? Elimi tutusuna karşılık verip boğazımı temizledim. Çattığım kaşlarımı düzeltmeye çalışıp bu sefer daha yumuşak bir sesle konuştum " Bende o testten yaptırmak istiyorum. Ihtimal düşük olabilir, ama olsun. Peter'e elimden geleni yapmak istiyorum. "
Bana içten bir gülümseme gönderip elimin üstüne hafifçe vurduktan sonra geri çekildi. " Tamam, müsait olduğun bir zaman söyle bana birlikte hastahaneye gidelim " olur anlamında başımı sallayıp bende gülümsediğimde kapı çalındı. Alice'nin gel sesiyle birlikte kapı yavaşça açılıp içeriye yürümekte baya bir zorlandığı Angelina girdi. Onu kapıda gördüğümde yardım etmek için ayaklanacaktım fakat Alice benden önce davranmış ve çoktan koluna girip en yakın koltuğa oturmasını sağlamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJAN (girlxgirl)
Adventure" 'İşlerin yoğun yetişemiyorsun sana bir ortak lazım ' dediğinde gerçekten bana yardım edebilecek güçlü birini düşünmüştüm. Tırnağı kırıldığında oturup ağlayacak bir barbie bebek değil " diyerek kükrüyordum oda da. O sırada ortak müsveddesi atıldı "...