"Geldik." Şoför binanın önünde durduktan sonra söylediğinde gülümseyip yavaşça arabadan indim.Aslında pek rahat hissettiğimi söyleyemezdim çünkü Kore'ye gelmeyeli yıllar oluyordu ve uzun bir süre burada kalacağımı bilmek beni geriyordu.Burada hiçbir arkadaşım veya tanıdığım yoktu, tek sahip olduğum şey annemdi ve o da Londra'da kalmıştı.
"Merhaba." Binadan içeri girer girmez biri beni karşılayınca biraz daha rahat hissettim çünkü bu buraya ilk kez gelişimdi ve dürüst olmak gerekirse etraf tahmin ettiğimden daha havalı görünüyordu. "Tanıştığımıza memnun oldum, ben Min." Benden birkaç yaş büyük görünen adam ingilizce konuşarak gülümsediğinde hızla tokalaşmak için elimi uzattım.
"Hyung seni içeride bekliyor, bu taraftan." Beni asansöre doğru yönlendirdiğinde etraf fazla sakin görünüyordu.Ama bu birkaç stüdyonun olduğu katta çıkana kadar sürdü, şimdi ortalıkta dolaşan çalışanları ve muhtemelen birkaç sene sonra ünlü olacak birkaç yüzü görebiliyordum.
Aslında Bay Suk'la konuşmak çok kötü sayılmazdı, adamın sert göründüğü kesindi ama benimle ilgilenmesi için Min'i ayarlaması ince bir hareketti.Ta ki Min'in yanımdan hiç ayrılmayacağını öğrenene kadar.
Tamam, bu şirketin sıkı olduğunu duymuştum ama bu biraz...
"Ah, Jiyong'u biliyorsun değil mi?"
Kaşlarımı çatıp ona baktığımda bir şeyi yanlış yapmış gibi kafasını salladı.
"G-Dragon."
"Oh---Bigbang'in lideri?"
"Kesinlikle." Önündeki dosyaları toplarken mırıldandı. "Çıkış yapana kadar onun stajyerisin." Sakin bir tavırla söyleyip ağzımı açık bıraktı. "Hala stüdyoda olmalı, gidip bir merhaba de." Odadan çıkmadan önce söylediğinde Min denen adama bakakaldım ama bu tepkim onu eğlendirmiş gibiydi.
"Daha azını mı bekliyordun? Senin yeni G-Dragon olmanı istiyor, başkasını eğitmenin yapamazdı." Adam tekrar ingilizce konuşarak söylediğinde iç çekip onu takip ettim.Muhtemelen beni o katta bırakıp ortadan kaybolsa çıkışı bulmam yarım saatimi alırdı, o yüzden bir köpek yavrusu gibi peşinden gidiyordum.
Etraftaki kızlar bana garip garip bakıyordu çünkü onlar kafalarında simlerle dolaşırken ben at kuyruğu yaptığım saçlarım, fazla makyaj olmayan yüzüm ve yırtık pantolonumla koridorda yürüyordum.
"Hyung?" Min kapıyı çaldıktan sonra kafasını içeri uzattığında suratıma vuran dumanla yüzümü ekşittim. "Burada sigara içmeyi kesmeniz gerek." Korece konuşmaya başlayıp içeri girdiğinde kapıya doğru birkaç adım attım ve siyah deri bir koltukta oturan adamın ona aldırmadan sigarasını içmeye devam ettiğini gördüm.
"Burası benim stüdyom, Min.Ne sikimi istiyorsam onu yaparım." Başka bir ses aniden söylediğinde biraz gerildim, ortam pek hayalimdeki gibi değildi.
"Tamam--" Min beni farketmediklerini anlayıp boğazını temizledi ve dikildiğim tarafı işaret etti. "Bu Melina."
İçerideki üç adam birden bana döndüğünde yavaşça eğildim.
"Kahretsin---bunu tamamen unuttum." kırmızı saçlı olan sinirle iç çektiğinde sesinden az önce küfredenin o olduğunu farkettim.
"Yeni stajyerin mi?" Sigara içen adamın yanında oturan diğeri başını telefondan kaldırıp sorunca kırmızı saçlının G-Dragon olduğunu anladım.Aslında aylar önce şirketi araştırırken birkaç videolarını görmüştüm ama çok dikkat ettiğimi söyleyemezdim.
"Sen G-Dragon musun?" Aniden ona bakarak sorduğumda diğerlerinin gülmesini beklemiyordum.
"Ondan hoşlandım." Tanıyamadığım diğer adam sigarasını söndürürken söylediğinde kırmızı saçlı olan avuçlarını masaya dayayıp ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stüdyo A
FanfictionHer şey her zaman göründüğü gibi değildir, bazen gerçeği görmek için derinlere bakmak gerekebilir.