Ateş'i seviyorum tşk.
Gece
Ateş
Anne
Buğra
***
Sapık: Ne duydun?
Gece: Duyduğum şey yüzünden beni kaçırıp öldürecek misin yoksa?
Sapık: Of,
Sapık: Nasıl bir malım ya ben?
Sapık: Akıl bırakmadın ben de, akıl.
Gece: Suç benim mi be?
Sapık: Kaynanam ve kayınbabamın suçu daha büyük tabii.
Gece: Ya he he.
Gece: Neyse, gene iyi yedim ya.
Gece: Anneeağğğ abimi çağır da bana soda getirsin diye bağıracağım şimdi.
Gece: DPAWODMWAPODMADAS
Sapık: Ah,
Sapık: Kötü hissedemiyorum bile.
Sapık: Ama sanırım utandım.
Gece: Ay utandın mı çen?
Gece: Güvenli bölgeye geç bakayım.
Sapık: Dur,
Sapık: Lan böyle söyleyince daha da heyecanlandım.
Gece: Çok güzel güldün Anonim.
|Sapık çevrim dışı
|Sapık çevrim içi
Sapık: Kıxım bşr dyr dedim şyi ki
Sapık: Hassişltri
Sapık: Lwn yine düştüm.
Gece: SDPWODMAWPODJMDAĞPWDÖWAP
Sapık: Lwn bqcqğım.
Sapık: DYR BŞR DÖNCEM SANA
|Sapık çevrim dışı
Telefonu kenara bırakıp odamdan çıktım. Annem, babam, Ateş ve babaannem salonda oturuyorlardı en son bıraktığımda. Salona girince halâ aynı yerlerde oturduklarını görünce hepsine tek tek yine göz attım. Babaannem kumandayı almış, televizyona kilitlenmişti. Babam tekli koltukta anneme ve Ateş'e kaçamak bakışlar atıyordu. Annem kucağında tabakla meyve soyuyordu. Ateş de soyulan meyveleri teker teker götürüyordu. Babam Ateş'in yerinde otururdu hep. O yüzdan düşmanmışcasına bakıyordu Ateş'e.
Onlara bir şey demeden mutfağa ilerlemeye başladım. Ateş'le atışmayı özlememiştim. Dolaba bakınıp içecek namına bir şeyler aradım. Ateş geldiği ilk günden bitirmiş miydi cidden? Kayısılı meyve suyunu sevmezdim. Ayran'ı şimdi canım çekmiyordu. Kola bitmişti, şişesi de halâ tezgahın üstünde duruyordu. Soda da yoktu.
"Anneağ!"
"Ne var Gece? Niye ayı gibi böğürüyorsun?
"Soda yok mu ya? Kola da olur."
"Ateş içti hepsini kolanın. Sodayı da dün sen bitirdin."
"Ben markete gideceğim o zaman. Bir şey istiyor musunuz?" diyerek salona girdim. Babam halâ Ateş'e bakıyordu.
"Bulaşık deterjanı da al. Bitmek üzere zaten." diyen anneme kafamı sallayarak cevap verdim. Odama çıkıp telefonumu aldım. Anonim halâ çevrim içi olmamıştı. Tam dış kapıdan çıkacakken arkamda beliren Ateş' baktım ters ters.
"Ne var?"
"Ben de geliyorum."
"E gel. Niye böyle gizemli gizemli hareketler sergiliyorsun?"
"Belki heyecanlı olur diye yaptım. Of, ne çok konuşuyorsun ya. Hadi gidelim." Ayakkabılarımı giyip ben de arkasından dışarı çıktım. Birlikte yan yana ilerlerken sessizliği bozup bana döndü.
"Canım kardeşim, abisinin gülü."
"Ne istiyorsun Ateş?
"Hiç kız arkadaşın yok mu ya?"
"İsteyeceğin şeyi şey yapayım Ateş. Bak sırf benden büyüksün diye saygı duyuyorum yani. Hep rakam sorunları bunlar."
"Bak o dilini koparırım senin. Var mı yok mu işte?"
"O hataya bir defa düştüm Ateş. Şuan kız beni suçlu tutup konuşmuyor bile benle lan." dedim sinirle çıkışıp. Yerimde durup ona ters ters baktım.
"Ya hatırlatma onu be. Gına gelmişti lan."
"Duygularına sıçayım Ateş." Cevap vermeyip yürümeye başladı. Derin bir nefes alıp ben de peşinden ilerledim. Markete vardığımızda yanından ayrılıp kola ve soda aldım. Kasa da tekrar buluştuğumuzda elinde bulaşık deterjanı vardı. Unutmuştum. Marketten çıkıp geldiğimiz yoldan değil de başka yola saptığını görünce ben de hızla yanına vardım.
"Nereye?"
"Dondurma alacağım. Yer misin?" Kafamı sallayıp onunla yürümeye başladım. Dondurmacı yıllardır aynı yerdeydi. Sevdiğim nadir şeylerden biriydi bu amca ve dondurması. Küçüklüğümden beri her yaz buraya gelirdik ve ben her yaz bu dondurmacıdan dondurma alırdım.
"Gece!" Gelen tanıdık sesle etrafıma bakındım. Buğra'nın sesiydi. Ateş de kaşlarını çatmış bize doğru yürüyen Buğra'ya bakıyordu. 32 diş sırıtıp yanımıza varan Buğra, Ateş'in bakışlarını görünce sırıtması yüzünden silindi.
"Selam."
"Selam." diye mırıldanıp abimin koluna çimdik attım. (Cidden çimdik diye yazılıyormuş mq)
"Naber?" Bu çocuk neden her zaman bu kadar sırıtıyordu.
"Gece iyi, iyi de senin sonun iyi olmayacak." diye tıslayan Ateş'e dönüp ters ters baktım.
"Bana soruyor bana." diye fısıldadım.
"Beni döven kişi sen miydin ya?" Hassiktir! Niye dövülmekten utanmıyordu? Erkekler gururlu değil miydi ya?
"Ne?"
"Yok bir şey. İyiyim Buğra. Teşekkürler. Sen de iyi görünüyorsun. Hadi biz artık gidelim. Al o dondurmaları da." Ateş'in kolunu yakalayıp çekiştirmeye başladım. Ama gram oynamadı yerinden.
"Dur be kızım. Çekiştirip durma hele. Seni kim dövmüş? Gece'yle ne alakası var? Anlat bi' yoksa benden de dayak yiyeceksin." Buğra suratıma bakıp abime geri döndü. Anlatmasını istemediğimi anlamıştı sanırım.
"Ben bir şey bilmiyorum ya. Neyse arkadaşlar beni bekliyor. Hep takılırız buralarda. Siz de bir gün katılın. İyi akşamlar." deyip hızla yanımızdan uzaklaştı. Rahat bir nefes alıp Ateş'in kolunu bıraktım. Bana ters ters baktı, dondurma paketini ve iki külahı da alıp birini bana uzattı.
"Eve varalım bir anlatacaksın zaten."
"Bir şey yok. Neyi anlatayım?"
"Bence çok iyi biliyorsun."
"Yo' bilmiyorum."
"Gece o piçi de seni de dinlene dinlene döverim."
"Ben ne yaptım ya? Her dayak yiyenin sorumlusu ben miyim?"
"Kim dövmüş bunu? İyi yapmış da senle ne alakası var?"
"Of, Ateş. Ne bileyim kim dövmüş bunu."
"Gece doğru düzgün anlatsana lan. Valla sıçarım ağzına"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim: Gece | Texting
Short Story|°Tamamlandı°| 0543*******: Seni yalarsam orucum bozulur mu? Gece: Ne bileyim? Gece: Nihat Hatipoğlu muyum ben? 0543*******: Seni yerim, sıçmam.