Gece
Sapık
Sapık'ın abisi
***
Telefonun ekranına bakıp mal mal sırıtırken kahkaha atmamak için zor tutuyordum kendimi. Niye kahkaha atmıyordum orasını da bilmiyordum ya neyse. Sohbet kutusundan çıkıp rehbere girdim. Adını bulup çok geçmeden yana kaydırıp telefonu kulağıma dayadım. En az onun kadar heyecanlıydım. EN AZ!
O beni tanıyordu, beni görmüştü, sesimi duymuştu. Bense hakkında pek bilgiye sahip biri değildim. Hatta hiç tanımıyordum.
Telefonun diğer ucundan nefes sesleri gelmeye başlayınca nefesimi tutup bekledim. Her hangi bir tepki alamamıştım ama. "Alo?" deyip tekrar bekledim. Derin bir nefes sesi geldi kulağıma. "Konuşmayacak mısın? Eğer konuşmayacaksan kapatacağım."
"Kapatma." kulağıma ilişen sesle birlikte tüylerim ürperdi. Sesi çok güzeldi.
"Pekâlâ."
"Konuşsana, sesini duyayım azıcık rahat rahat. Hem de muhattabın benken."
"Sen böyle şeyler söyleyince ne diyeceğimi bilemiyorum ama ben."
"Olsun, konuş. Saçmala. Bana saçmala ama. Çünkü bunu başka bir şeye değişemem. Tamam belki bir kaç istis-"
"Sesin çok güzel." Cümlesini bitirmesine izin vermeden söylemiştim. Açıkçası ben lafımın kesilmesinden hazzetmezdim. Kulağıma artık nefes sesleri bile gelmiyordu. Telefonun kapanıp kapanmadığına emin olmak için ekrana bakacakken kulağıma bir kaç hışırtı ve mırıldanılan küfürlerin sesi geldi.
"Hey, orada mısın?"
"Evet, ah. Bir dakika. Yatağımla duvar arasına sıkıştım sanırım. Ya yavrum söyleme şöyle şeyler aniden. Kalbime inecek diyorum, inanmıyor musun? Bana iltifat ettin. Ah, ölüyorum sanırım." Kahkaha sesleri kulağıma doluşunca sırıtmaktan kendimi alamadım. İlk defa sesli bir şekilde yavrum deyişini duyuyordum. Sesini de ilk defa duyuyordum ya neyse.
"Tamam, iltifat etmeden önce uyaracağım seni. Güvenli bölgeye falan geçersin."
"Geçerim."
"Yarım saat kaldı iftara."
"Evet ve ben buradan halâ çıkamadım."
"Lan çıksana mal."
"Ne güzel hakaret ediyorsun ya."
"İltifat edince kalbine falan iniyor, ben de hakaret edeyim dedim."
"Resmen modumu yükselttin lan. Teşekkür ederim."
"Bir şey yapmadım."
"Farkında değilsin sadece, oysa ne çok şey yaptın bana. Ama her güzel şeyin sonu var derler. Bizimkinin olmasında bu konuşmanın olacak gibi. Buradan çıkmam lazım bacağım uyuşmaya başladı." deyince içime anlık bir hüzün çökmüştü. Hızla dağıtarak cevap vermeye çalıştım.
"Ah, evet. Görüşürüz."
"Görüşürüz gözünü sevdiğim, görüşürüz tabii." Telefonu kulağımdan çekemeden gelen sesle birlikte sessizce kıkırdadım. Sanırım telefonu kapatmayı unutmuştu.
"Anneaağğ! Abimi çağır, sıkıştım ben yine buraya."
"Anlamıyorum, nasıl düşüyorsun o göt kadar boşluğa da sıkışıyorsun. Bu kaçıncı oldu ya. At yere minder üstünde uyu, yatakta uyuma sen." Gelen kalın ses abisine aitti sanırım. Annesinin olmayacağına göre herhalde abisinindi.
"Yardım edecek misin etmeyecek misin? Bacağım uyuştu lan çek şu dolabı şuradan da yatağı iteyim."
"Telefonun mu açık senin?"
"Ne? Hassiktir. Kapat lan, kapat telefonu. Ya sıçayım böyle iş-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim: Gece | Texting
Short Story|°Tamamlandı°| 0543*******: Seni yalarsam orucum bozulur mu? Gece: Ne bileyim? Gece: Nihat Hatipoğlu muyum ben? 0543*******: Seni yerim, sıçmam.