İkizim ஐ 38

31K 1.4K 490
                                    

Merhaba, yoğun ısrarlarınız sonucunda daha fazla dayanamayıp bölümü bitirdim. Normalde kimse dört günde bir bölüm atmıyor ha, kıymetimi bilin 😎😄

Sınav sonuçlarım açıklanana kadar, elimden geldiğince çok bölüm atmak ve bu kitabı bir sonuca bağlamak istiyorum. Eğer yetiştirebilirsem İkizimsin'in ikinci kitabını da yayımlamayı düşünüyorum. İkinci kitabın konusunu ya da karakterlerini söylemeyim, spoiler olmasın 😏

Daha fazla konuşmayım, bölüme geçin. Bol keyifli okumalar! ❤

Medya; bizimkiler! 😎

Medyadaki şarkıyla okuyabilirsiniz 🙈

***

Eser ve arkadaşları okul otobüsünden indiklerinde hepsi derin bir nefes aldı. Berk hariç hiçbiri bu geziye katılmak istememişti ama Ecevit Yaman, torununun biraz rahatlamaya ihtiyacı olduğunu, bu gezinin ona iyi geleceğini ve yaşadığı sorunları bir süreliğine unutacağını düşündüğü için geziye gitmelerini kesin bir dille rica(?) etmişti. Eser ve arkadaşları da tabiki bu ricayı geri çevirecek değillerdi.

"Şu aptal gezi bitse de eve gitsek bir an önce," diyen Ömer'in sözü, birden yürümeyi kesen ve olduğu yerde duran Eser'e çarpmasıyla havada asılı kaldı. "Oğlum yürüsene, ne oluyor?"

Eser'in gözleri kısıldı. El ele ormana doğru koşan Mira ve Edis miydi yoksa ona mı öyle gelmişti?

"Eser, sana diyorum!"

Eser dudağını dişledi. "Siz devam edin."

"Sen nereye?"

Eser, Anıl'a cevap vermek yerine hızla ormanlık alana koştu. Mira ve Edis'in sevgili oldukları düşüncesi bir pinpon topu gibi beyninde oradan oraya çarparken kasıldığını hissediyordu. Sebebini anlamamıştı ama bu halini kandırılmış olmasına yordu.

"Abi ne oluyor bu çocuğa ben anlamıyorum ya!" diye yakındı Anıl. Berk, sargılı kafasını göstererek abartılı bir ifadeyle omuzlarını silkti. "Hele ben hiç anlamıyorum!"

Eser onu ittiğinde kafasını çarpmıştı ve başında ufak bir yara meydana gelmişti. Ciddi bir şey değildi ama yine de tedbir amaçlı başını sarmışlardı. Eser akşam biraz daha sakinleştiğinde evde onu öyle görünce çok üzülmüş ve kendine çok kızmıştı. Bir anlık öfkeyle bile olsa arkadaşlarına zarar vermek istemiyordu. Her ne kadar sözlü olarak özür dilemese de Berk onun gözlerinden ne demek istediğini anlamış ve olayı hiç yaşanmamış gibi yapmayı tercih etmişti. Aralarında küslük olmasını hiçbiri sevmiyordu. "Neyse biz gidelim, gelir nasıl olsa," diyen Ömer ile birlikte kamp alanına doğru yürümeye başladılar.

Boş buldukları yere kendi çadırlarını ve Eser'in çadırını kurduklarında Berk formundan hiç düşmediğini göstermek istercesine kız avına çıkmıştı. Sessiz çocuk Anıl, her zamanki gibi bir ağacın altına oturup kafa dinlemeyi tercih ederken Ömer de onun yanına oturdu. Ortamın kalabalık olması ikisini de rahatsız etmişti. Berk ise bu durumdan gayet memnundu.

"Ortak bir gezi olduğunu söyleselerdi asla gelmezdim."

"Ecevit dede söylese bile mi?" Ömer sessiz kaldığında Anıl gülerek önüne döndü. Hala çadırını kuramayanlar vardı, kimileri onunla ilgilenirken kimileri de arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Hocalar ise bir çadırın önünde toplanmış, kendi aralarında keyifli bir muhabbet sefası sürüyorlardı. Ömer ve Anıl'ın bulunduğu konum ile Öykülerin bulunduğu konum birbirine uzak olduğu için ikisi de birbirini görmemişlerdi. Aslında Ömer, hiç kimseyi görmemişti çünkü o sırada aklına gelen telefon, etrafa olan bütün ilgisini kesmişti.

İKİZİMSİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin