Tuzak Kapıları

20 2 0
                                    

Parmaklarımı birbirine kenetleyip dizlerimin üzerine koydum. Bay Crooks' un gözlerine bakarak konuşmaya çalışıyordum.

"Evet, bana tamamen güveniyor."

Bay Crooks başını salladı ve masasının kenarındaki, led ışığı yanıp sönen telefona uzandı. Telefonu açıp bir şeylere baktıktan sonra tekrar aynı yere koydu.

"Martin... Onun pes etmesi gerekiyor. Biliyorsun. Senin değil. Sen benim emeklerimin sonucusun. Yanlış kişiye kapılmamalısın." dediğinde başımı salladım.

"Ben kimseye kapılmadım. Ona aşık olduğum imasını yapmaktan lütfen vazgeçin. Çok rahatsız edici." dedim. Lütfen kelimesini vurgulamıştım.

"Öyle diyorsan..." dedi ve masasından kalktı. "Sanırım şu an evden çıktığından da haberin vardır."

Tabi ki haberim yoktu. Hiç bozuntuya vermeden başımı salladım. Sakura... aşmıştık!

"Bay Crooks... bir şey daha var." dedim. Artık sormam gereken şeyler vardı.

"Ben kimdim?" dedim. Cevabı almak için DNA testi yaptıracaktım ama bir kere olsun Winston Crooks' tan istiyordum duymayı. Neden beni seçtiğini bilmek istiyordum.

Sandalyesine geri oturdu.

"Bu, bilmen gereken bir şey olsaydı zaten söylerdim. Sana öğrenmen için bir kitap değil insan getirdim Martin. Onu öğrenmeyi bitirdiğinde yeni şeyler için sıra gelecek. Ama ben merak ediyorum..." dedi ve eliyle çenesini sıvazladı. "...seni bu kadar merak etmeye iten şey nedir?"

"Bu bir işkence gibi. Anlayamazsınız. Çocukluğunuzu, annenizi, babanızı, arkadaşlığınızı hatırlamaya çalıştığınızda acı çekmeyi bilemezsiniz. Bazen fiziksel acılara sebep olduğunu bilemezsiniz. Bu yan etkileri hesaba katmadığınıza eminim. " dedim. Dürüst olmayı seçmiştim. O ise kaşlarını çatarak, cevap vermemeyi ve odadan hiç konuşmadan çıkmayı seçti.

Odada yalnız kaldığımda gözlerimi tavana diktim. Sersem! Sersem kız! Yalnızca iki saatliğine evden ayrıldım ve şimdi kim bilir nerede?

Derin bir nefes alıp Bay Crooks' un telefonuna uzandım. Burada unutmuştu. Şifresinin olmamasını dileyerek kilit tuşuna bastım. Şifresi yoktu. Telefonu açıp mesajlara girdim ve beklediğimi buldum.

'Batı sahiline giden otobüse bindi.' yazıyordu en son. Öncelkilere baktım.

'Bugün hareket yok. Işıklar kapandı.'

'Bugün hareket yok. Işıklar kapandı.'

.

.

.

'Dışarıya çıktılar. Arabayı aldı.'

'Bir restoranda oturuyorlar. Eğlenmek için çıkmış gibiler.'

'Plajda yürüyorlar. Yemek maliyeti 154 dolar.'

'Bir bara girdiler. Giriş izni verildi mi?'

Cevap yazılmıştı.

'Verildi.'

Sonrasında o gün yaptıklarımızın hepsini rapor eden bir yığın mesaj vardı. Sakura'nın ne yaptığını anlamak için daha yeni mesajlara baktım.

'Evden çıktı.'

Sadece bu vardı. Biraz daha beklersem yeni mesaj gelirdi ama o zamana kadar telefon için dönebilirdi Crooks. Batı sahiline gidip o saçma bir şey yapmadan işleri yoluna koymalıydım. En azından orada buluşacaktık diyebilirdim. Telefonu kilitleyip tekrar masanın üzerine bıraktım. Odadan çıkmak için kapıyı açtığım sırada mesaj bildirim sesi geldi. Yutkunarak kapıyı tekrar kapattım ve telefonu elime alıp mesajı bildirim kısmından okumaya başladım. Eğer açsaydım okuduğumu anlardı.

TUHAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin