έξι

2.7K 295 144
                                    

Bakugou'dan

Elimde, bitirmiş olduğum meyveli soda tenekesini ayağımın altına koyup teneke kutuyu ezdim. Dün ki olay beni biraz korkutmuştu. Fakat aileme bundan bahsetmemiştim. Benim hakkımda fazla panik ataklardı ve boş yere abartılardı.

O sırada beni izleyen bir çift göz sezdim. Gereksiz bir ürperti doldurmuştu içimi ve gözlerimi kısarak küçük kantinde etrafı taradım.

Fakat sadece koca bir 'hiçbir şey' görmüştüm. Omuz silkip ayağımın altındaki tenekeyi alıp çöpe doğru fırlattım. Adımlarım, okulun çatısına ulaşmıştı.

İçimdeki huzursuzluk geçmek bilmiyordu. Hatta her saniye daha da artıyordu. Sürekli izleniyormuş hissine kapılıyordum. Pekala, bu salakça.

"Sikeyim böyle işi..." Çatıya ulaştığımda kilitli olan kapıyı açıp içeri girdim. Kapıyı kapatıp kapıya yaslandım ve yere çöktüm. Cebimden bir sigara paketi ve çakmak çıkarıp yaktım ve gözlerimi kapatarak dudaklarım arasına aldım.

Bunların hepsi psikolojikti. Öyle olması gerekiyordu. Aslında bir hiç için bu hâle gelmiştim. Kafamı bir şekilde dağıtmam gerekiyordu.

İçime çektiğim duman ile bir yanma hissi kapladı ciğerlerimi. Hızlıca sigarayı ağzımdan çıkarıp uzağa fırlattım ve öksürmeye başladım. Bu denli acıtacağını hiç bilmiyordum.

Okulda ya da çevremde insanlar sigara kullandığımı sanırdı. Fakat gerçekten ağzıma almışlığım yoktu. Gelecek olan,
"Bak sen, Katsuki Bakugou sigarayı içine çekemiyor demek. Büyük hayal kırıklığı." Tarzı şeyler her seferinde korkutuyordu beni. Sonuçta bu lanet okulda bir ünvanım vardı.

"Lanet..." öksürüklerim arasından zorlukla konuştum. Sonunda öksürmem durduğunda yorgunluktan aşağı düşen göz kapaklarımı araladım.

Birisi arkamdaki kapıyı zorluyordu. Sırtımı daha da arkaya ittirip açmasına engel oldum. Kim gelmiş olabilirdi ki?

"K...Kacchan?" Tanıdık bir ses kulaklarımı doldurduğunda ayağa kalktım ve kapıyı hızla açıp arkasındaki yeşil saçlı çocuğun yakasına yapıştım.

"Ne istiyorsun?" Titreyen ellerindeki kağıtlar yere düşmüştü. Gözlerini sımsıkı kapattı ve kendisini gelecek olan yumruğa hazırladı.

Fakat ellerimi gevşettim ve kollarımı göğsümde bağladım. İçimdeki huzursuzluk devam ediyordu.

"Ne istiyorsun?" Yere düşürdüğü kağıtları toplayıp başını daha yatırdı. Küçüklükten beri tek tanıdımğımdı. Ona bok muamelesi yapmama rağmen peşimden gelmeye devam etmişti. Sanırım gerçekten arkadaşım olmak istiyor...

"Bunlar... Sana." Öğretmenlerin dağıttığı birkaç kağıt duruyordu çilli çocuğun ellerinde. Hızlıca alıp yeşil saklıya göz ucuyla baktım.

"Git artık." Kafa dinlemek istiyordum yalnızca.

Çatının demirliklerine yakın bir yere oturdum ve çatıdan okulun bahçesini izlemeye başladım. O sırada çatının kapısının kapandığını, kulaklarımı dolduran sesten anlamıştım.

Deku gitmiş olmalıydı. Gözlerimi kapatıp sert esen rüzgara çevirdim kafamı. Bir süre sonra kapı tekrar aralanmıştı ve birisi içeri girmişti.

"Sana gitmeni söylemiştim, Deku," dedim kaşlarımı çatarak. Bakışlarım kapıya yönelmişti.

"Uh... Deku değilim zaten. Kirishima ben." Neşeli çıkan bir ses doldurdu kulaklarımı. Kızıl saçlarını havaya kaldırmış olan çocuktu bu.

"Burada ne işin var...?" Sesim tahmin ettiğimden daha yumuşak çıkmıştı. Boğazımı temizleyip sesimi yükselttim.
"Gitsene işine!"

Kıkırdadı ve kapıyı kapatıp yanıma oturdu. Korkmuyor muydu benden? Bağdaş kurdu ve bakışlarını bana çevirdi.

Anlamıyordum... Nasıl oluyor da bu kadar rahat davranabiliyordu ki yanımda. Ayrıca bu kadar neşeli olması da gerkesizdi.

"Midoriya'ya karşı bugün daha düzgündün," dedi sessizce.

Görmüş müydü yani? Ayrıca dün acı içinde kıvranan hallerimi de görmüştü. Planı neydi?

Kaşlarımı çatıp tek kolunla kravatını kavradım ve kendime asıldım. Sinirlerimi bozuyordu.

"Benden uzak dur," dedim en soğuk çıkan ses tonumla. Yakınlıktan dolayı nefesim nefesine karışıyordu ve gözleri şoktan dolayı irileşmişti.

Kravatını bırakıp ayağa kalktım. Kızıl çocuğu arkada bırakarak okulun çatısını terk ettim.

V.o.o.d.o.o  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin