Geriye Dönüş & PJM

35.1K 3.5K 2.8K
                                    

BTS JIMIN - LIE 


Geriye Dönüş & PJM

Kazanmak veya kaybetmek. Geriye dönmek veya ilerlemek. Zamanı durdurmak veyahut akıp gitmesine izin vermek. Hissetmek veya yok saymak. Önemli değildi. Hiçbiri önemli değildi. Kazandığını sandığın an kaybettiğin anların sayısı fazlaydı. Kaybetmişken aslında kazandığın anların da. Bazen sadece geriye döndüğünde ilerleyebilirdin. Bazen ise zaman hıphızlı akıp giderken bile o zamanın durduğunu hissederdin. Yok sayarken çoğu zaman içinde bir sızı olurdu ve aslında fark ederdin ki hissediyorsun. Hissediyorsun. Ne hissettiğini bilmeden. Ne ile karşı karşıya kaldığını bilmeden... Yok sayarken bile hissediyorsun.

Tam tersiydi. Benim için tam tersiydi. Üniversite yıllarımın yegane kopuşu buydu işte. Benim için hep tam tersi olmuştu. Neşeli vurdum duymaz benliğimin altına sığınmayı seçmiştim her zaman ve o benlik beni tam alnımın ortasından vurmuştu. Ben bu değildim. Ben asla gördükleri kişi olmamıştım. Ben sadece onlara izin vermiştim. Beni o kişi sanmalarına.

Dudaklarımda bir gülümseme sınıfa adımımı attığımda etrafa bakıyordum. Bir arkadaş. Aradığım şey buydu. Gözlerim öylece etrafta turluyordu ve sadece istediğim tek bir şey vardı. Arkadaş istiyordum. Daha önce sahip olamadığım bir şekilde sadece yakın bir arkadaş istiyordum işte. Bütün dertlerimi anlatabileceğim bir arkadaş.

"Affedersiniz..." Omzuma dokunan elle irkildim, arkamı döndüm. Saçları terden alnına yapışmış, gözleri tedirginlikle bana bakıyordu. Dudakları hafifçe aralıktı, derin derin nefesler alıyordu ve utangaç bir şekilde gülümserken gözlerim parlamıştı.

"Şey..." demişti. "İngilizce dersi bu sınıfta mı acaba?" Yavaşça başımı sallamıştım. Hayır, aslında yavaşça falan değildi. Hızlı hızlı başımı sallamıştım. İhtiyacım olan tek şey bir arkadaştı. Bana arkasını dönmeyecek, her şekilde, her koşulda yanımda olabilecek bir arkadaş. Çünkü ben öyle yapacaktım. Yapamadığım, yapmaktan korktuğum her şeyi üniversite hayatım boyunca yapacaktım.

"Evet." demiştim. "Ben de bu dersi alıyorum. Adım Jimin." Ona elimi uzatmıştım. Gözleri ellerime kaymıştı ve ellerini avuçlarımın arasına bırakırken kocaman gülümsemişti. "Jungkook."

***

İhtiyaç. İhtiyaçlar hayatımızı şekillendiren şeylerdi. Neye ihtiyacımız var ise onun peşinden koşar, ona doğru adım atardık. İhtiyaçlar bizi biz olmaktan çıkarır o ihtiyaca göre şekillenmemizi sağlardı.

Yanımda birini istemiştim. Gerçekten yanımda birini istemiştim. Aidiyet hissini tatmak, ait olmak ve birinin bana ait olmasını istemek... Doğal bir durumdu benim için. Biraz karmaşık biriydim. Dıştan öyle görünmesemde öyleydim. Bu yüzden de bu karmaşıklığı giderecek bir şeylere ihtiyacım vardı. Hayatımda belli başlı şeyler olsun istiyordum. Bakışlarımı Jungkook'a çevirmiştim. Bunlardan birini halletmiştim. İyi bir dost... Jungkook iyi bir dosttu. Bana değer veriyordu. Ona değer veriyordum. Birbirimizin kıçını kolluyorduk ve o iyi biriydi. Şu anda sahip olduğum tek kişiydi.

"Yemek yiyelim mi?"

Ama başka bir şeylere daha ihtiyacım vardı. Dosttan daha farklı bir şeylere. Kalbimin çarpmasına ihtiyacım vardı. "Olur." dedim. "Şurada bir kaffe var. Oraya gidelim." Adımlarımızı oraya yönlendirdik. Dedim ya size; başka bir şeylere ihtiyacım vardı. Yaşıyormuş, gerçekten yaşıyormuş gibi hissetmeye. O an için bilmiyordum. Neye ihtiyacım olduğunu, ne hissetmem gerektiğini. O an için hiçbir şey bilmiyordum.

"Hey." dedi, biri. Jungkook sese döndü. Ben durdum.

Neye ihtiyacım olduğunu bilmiyordum. O an için aslında hiçbir şey bilmiyordum.

We Turn Red | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin