23. BÖLÜM

1K 68 90
                                    

* * *

MULTİMEDYA/KEREM-NEHİR

* * *

Seni bir tek, 

Zamansız bir ölüm,

Biz de son bölüm bitmeden alır benden,

Seni bir tek bu yollar anlatır,

Sen yeter ki geç benden…

(Sinan Akçıl’ı hiç sevmesem de, bu sözler bir harika ve tabi ki Burcu Güneş’in yorumu da bir o kadar güzel. Medyaya şarkıyı ekledim, dilerseniz bölümü şarkı eşliğinde okuyabilirsiniz...)

* * *

Huzur...

Uzun zamandan sonra Kerem’in gözlerinde yakaladığım huzur, bana, bu gece farklı bir yüzünü göstermişti. Gözlerinde son günlerde görmeye alışık olduğum ve hissettiğim duyguların da yoğunluğuyla görmezden geldiğim öfkesini bu gece katıksız bir çıplaklıkla görmüştüm. O anda da  korkunun içine sızmayı başardığı bir hayal kırıklığı yaşamış, gözlerinde gördüğüm saf huzurun yerine peşinden korkuyu da getiren bir hisse kapılmıştım.

Kerem’le aramızda yaşanan nahoş olaylardan sonra kendimi ona bu kadar kolay teslim etmem, normal miydi? Hiçbir şeyi sorgulamamam, aramızda yaşanan olayların muhasebesini yapmadan ona güvenmem, doğru muydu?

Yaşananları geri plana atmamın nedeni hissettiğim duygulardı; ancak, Kerem'in bu gece bana karşı takındığı tavır anlık da olsa canımı yakmıştı. Onun birkaç kez sinirli haline denk gelmiştim, ama bu gece gördüğüm adam bambaşka biriydi ve ömrüm boyunca unutamayacağım bir iz bırakmıştı ruhumda.

-“ Abla, bu halin beni korkutuyor, her an ateş alacaksın da ortalığı dumana katacakmışsın gibi bir halin var! ”

Ayakkabılarımı rastgele ayağımdan çıkartırken, yüzümü hâlâ kapıda dikilen Elif’e çevirdim. Sinirden delirmek üzereydim ve Elif’in merakı yüzünden her an ona patlayabilirdim.

-“ Elif, ” dedim buram buram uyarı kokan ses tonumla. “ Biraz daha soru sormaya devam edersen, ateşin uç kısmı sen olacaksın ve evde de başka sinirimi atacak kimse olamadığı için de, tozu da dumanı da tek başına üstleneceksin. O yüzden kardeşim, sadece sus; olur mu? ”

Konuşmamı sessizce dinlerken, birkaç kez sesli bir şekilde yutkunması ve gözlerini kırpmadan pür dikkat bana odaklanması, bu sinirle bile beni güldürecekti. Aramızda iki yaş olmasına rağmen benden çekiniyordu. Bugüne kadar da en ufak bir saygısızlığı olmamıştı, bana karşı. Kardeşler arasında kaçınılmaz olan kavgalar bizim aramızda hiç yaşanmamıştı. Bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu. Bu yüzden de birbirimizi kırmaktan korkardık.

Elif’in sessiz kabullenişi beni tatmin etmiş, ceketimi de üzerimden çıkardığım gibi mutfağa geçmiştim.

Sinirden elim ayağım titriyordu. Kan şekerimin düştüğüne emindim. Beni rahatlatacak tek şey vardı. Ben de onu yapmak için mutfak masasındaki meyve tabağında duran bir kaç tane portakalı elime alıp tezgâhın üzerine bıraktım. Bir şeyler yapmaya çalışıyordum, ama nasıl yapıyordum, kendimde miydim; işte bunu bilmiyordum. Sadece sinirimi boşaltmak için bir şeylerle uğraşmam gerekiyordu.

GÜZ SONRASI | KADER OYUNU I (Düzenleniyor...)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin