Bölüm 34-Mezun

Mulai dari awal
                                    

Önümdeki yemeğe gömülmüşken,Yuil'e elimi uzattım.

"Hadi babana şifremizi söyle Yuil." dedim.

Yuil Jongin'e baktı.Ardından elleriyle yüzünü okşayıp,"Jongin'i seviyorum." diye konuştu.Sesi bile minicikti.Jongin daha şokunu atlatamadan,"Çünkü,tatlı Jongin." diye devam etti.

Jongin bana baktı.Gözleri ne ara dolmuştu?Yerimden kalkıp,"Yapma." diye söylendim. "Hay böyle işe,ne desek ağlıyorsun."

Yanına ulaşır ulaşmaz beni kendine çekti.Başını karnıma yaslamış dururken,saçlarını öpüp okşadım.Yuil onun koluna sıkıca sarılmış bana bakıyordu.

"Sizi seviyorum Sehun.Sahiden,sevgim az gelirse diye korkuyorum.Üstelik hangi ara öğrendi Yuil bunları?Ya,hani ben favori ebeveyndim?"

"Tüm gün benimle bu kız." diye konuştum. "Tabi beni daha çok sevecek.Aksi olsaydı acayip kin güderdim sana."

Jongin kıkırdayarak başını kaldırdı.Dudakları büzüldü.Onu öpmemi istediği belliydi.Reddetmek gibi bir niyetim de yoktu.Onu şık bir restoranın,pencere kenarına iliştirilmiş masasında yumuşakça öptüm.Her öpüşümde tüm aşkımı hissetmeliydi.Bunu hakediyordu.

Ardından sonraki günler öyle çok sınava girdim ki,yaklaşık 3 tane,ashabım bozuldu.Üstüme titreyen yakışıklı bir Jongin'le işler daha zordu ve Yuil artık bildiğiniz insandı.Daha fazla yürüyor,daha çok konuşuyordu.Akşam eve geldiği vakit Jongin'le öyle güzel bir sohbetleri vardı ki,izlerken uyuyakalıyordum.

Son lise sınavını da verdiğim günün akşamı,Jongin elinde ufak bir pastayla bana doğru geliyordu.Gülerek ellerimi iki yana salladım lakin baya s*ktir,başına taktığı o kep ne güzel görünüyordu.Yine de bozuntuya vermedim.Sahiden hormonlarına sahip çıkamıyor demesinler diye,evimizin bahçesinde etrafa şöyle bir göz attım.

"Eşim mezun olmuş,ne yani?Bir tebrik pastası bile üfleyemez mi?"

Canıma mı yazık değil adam?Geldin kaç yaşına,az rahat bırak kalbimi.

"Ee.." diye mırıldandım hâlâ elinde tuttuğu pastaya yaklaşırken. "Artık lise mezunuyum.Kariyer yaparım diye korkmuyor musun hiç?"

Jongin zarifçe gülümsedi.Yanakları kabardı,gamzeleri kocaman görünüyordu.Başımı eğerek derin bir nefes aldım.Sağlıklı kalamıyordum.

İki omzunu da havalandırarak,"Her zaman yanındayım." dedi. "Ben seni ne mutlu eder ne etmez iyi bilirim Sehun ve sana keyif veren her kararında sonsuza kadar yanındayım."

Elimi omzuna atarak ona yaklaştım.Benim gözleri güzel eşim,pastayı biraz daha havaya kaldırıp,"Mutlu bir ailemiz olsun." diye konuştu. "Güzel bir dilek dile ve söndür mumları."

Onu yanağından öpüp,"Bu bir doğum günü değil." dedim.

Hızlıca,"Seninle her gün yeniden doğuyorum." diye yanıtladı.Gülerek yüzümü buruşturdum.Jongin kıkırdayarak,"Ne var?" derken omzuna vuruyordum.

"O halde Jongin," dedim yüzümü pastaya yaklaştırırken. "Sen,Heun,Yuil ve oğlumuzla uzun bir ömür diliyorum.Tanrı bana acınızı göstermesin."

Kısa bir sessizliğin ötesinde,"Bir saniye." diye lafımı kesti Jongin. "Oğlumuz mu?Erkek mi?Sehun oğlumuz mu olacak?"

Başımı sallayarak,"Hep kaba kalmayayım." dedim. "Bu sefer sürpriz yapan ben olayım."

"Sehun,tut,pastayı tut."

Jongin geri çekilirken ellerini ağzına kapatarak başını eğdi.Mutlu olduğu bir haber verin ona,ardından kenarı çekilip izleyin.İçiniz açılır,gözleriniz dolardı.Benim de öyle oldu.Jongin ellerini beline yaslayıp dolu gözleriyle bana bakarken,"Oğlum olacak." diye fısıldadı. "Kızımın bir erkek kardeşi olacak."

Elimdeki pastanın mumları eriyerek çikolataya karıştı ama kimin umrundaydı.Jongin serin bir cuma akşamında öyle güzel gözyaşı döküyordu ki.

"Ağlama yine yeter ya." diye söylendim ona ilerlerken.Elimdeki pastayı kenara koyup boynuna dolandım.Yüzünü koynuma gömdü,ellerini sıkıca sardı bana.

"Benim güzel Sehun'um..seni seviyorum,yemin ederim ölüyorum sana.Teşekkür ederim Sehun,hayatını bana adadığın için teşekkür ederim."

Başımı geri çekip yüzüne baktım.Ellerim yanaklarını okşarken,bana öyle güzel bakıyordu ki kalbime ağrı saplandı.Böyle sevilmeyi hakediyor muydum ben?Kendime ilk kez bu soruyu soruyordum.Ben Kim Jongin'e yaraşıyor muydum?

"Kim Jongin,bana söz ver.Söz ver yoksa canını acıtırım.Biliyorsun."

Jongin yaş izi kalmış yanaklarını yanaklarıma sürterek,"Söz." dedi. "Ne dersen de sözüm söz."

Ellerim saçlarında,alnımı şakağına yasladım.

"Birbirimize asla yalan söylemeyeceğiz,yalan yok,hile yok,sen üzülme diye sakladımlar hiç yok.Anlaştık mı?"

Jongin beni daha sıkı sarıp kucaklayarak,"Sana ne zaman yalan söyledim ki?" diye sordu.

"İşte hiç söyleme diye önlem alıyorum." dedim. "Ben de söylemeyeceğim.Ve Jongin,beni sağa sola sallamayı kes."

Jongin yüzünü göğsüme gömerek eve doğru ilerlemeye başladı.Bacaklarım beline dolanmış ona sarılırken saçlarını doya doya öptüm.

"Bir iki ay sonra kucağıma falan alamam zaten.Tadını çıkar."

"S*keyim!İndir beni Jongin."

Eşimin gülüşü evimizin bahçesinde yankılandı.Onunla girdiğim her yol doğruydu.Canım onun olsun,ne dese tamam derdim.Tanrı beni baya seviyordu belli ki, aksi halde Jongin'e nereden rast gelecektim?





















BUM MOMMYTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang