Bölüm 23

18 2 0
                                    

"nasıl yani sen az sonra evleneceksin ama kiminle olduğunu hiç bilmiyorsun öyle mi?" dedi buket herkes şoktaydı evrim arya buket tuğçe ezgi emma hepsi bir çözüm arıyorlardı bir yol  ama öyle bir yol yoktu ve ben olmadığı için son seçeneği seçmiştim. odaya bir anda volkan girdi ve "gel vazgeç güzelim hadi be" dedi kafamı olumsuz anlamda salladım "olmaz" dedim fısıldayarak, odaya annem girdi ve "hadi hayal" dedi odadan üzerimdeki beyaz elbisenin yerlere sürünmesini önemsemeden yürüdüm salondaki düğünlerden uzak bir kır düğünü konsepti seçmişlerdi ve benim bunların hepsinden tam 2 saat önce haberim olmuştu. durdum ve yüzümü kapatan dalgalı saçlarımı yüzünden çektim gülümsemeye çalışarak yürüdüm insanların bakışlarına aldırmadan içimde biyerlerde 'ben kiminle evleniyorum' diye haykırıyordum. bulunduğumuz alanda oldukça fazla insan ve gazeteci olması beni daha çok gererken karşımdan gelen kişiyle ilk şokumu yaşadım biz gittikçe birbirimize yaklaşırken şaşkınlıklarımız yüzümüzden okunuyordu. elleri ellerime uzandı. sonra alnımdan öptü. herkes bizi alkışlarken herkesin bulunduğu alana döndük. ve nikah memurunun yanına doğru yürüdük karşı karşıya geldiğimiz sırada nikah memuru konuşmaya başladı.  

"İyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta oğuz kızı hayal'i eşin olarak kabul ediyor musun?"

"evet" 

"peki ya sen, İyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta sinan oğlu çağatay'ı eşin olarak kabul ediyor musun?" 

"evet" 

ve düğün biter en son alanda sadece  biz kalınca çağatayın babası sinan konuşmaya başladı "hayal ve Çağatay birlikte bizim konağa geçsin bizde oğuzla birlikte şirketteki imzaları halledelim" söylediklerini onaylayarak eve doğru geçtik. bir konakta kalmayı hiç beklemiyordum bizim evlerimiz gibi mütevazi ve küçük bir eve geçmeyi planlıyordum ama tek başıma şartlar buna el vermedi tabii. konak  girişinde kendi bavullarımı görünce "bunların burada ne işi var" diyerek sesimi yükselttim Çağatay gayet sakin bir şekilde "çünkü artık burada yaşıyorsun" dedi 

"o sahte evlilikten mi bahsediyorsun?"

"sonuçta evliyiz" 

"ben burada kalmak istemiyorum" 

"gazetecilere ve babama da bunu söylersen olur tabii" 

"zorunda olmasam hayatta kalmam" diye söylenerek eve girdim birlikte çağatayın odasına girdiğimizde  odada ilk dikkatimi çeken çift kişilik yatak oldu 

"sen başka odada yatacaksın galiba" 

"anlamadım" 

"diyorum ki bu odada bir tane yatak var" 

"ne bekliyordun" bir insan aptal olduğunu bu kadar belli edebilirdi. gergin ve endişeli gözüküyordu telefonunu eline aldı ve birini aradı odadan çıkarken kapıyı sertçe kapattı  telefonumu elime alıp volkana iyi olduğuma dair bir mesaj attım az sonra kapı tekrar açıldı ve Çağatay "özür dilerim sanırım biraz kaba davrandım" dediğinde 'EVET BANA KABA DAVRANDIN' demeyi çok istemiştim 

"ha,bu arada babam bu akşam bizi kanarya adalarına gönderiyor"

"neden"

"şimdiden haberler çıkmış sahte evlilik diye"

"ispanya yani" dediğimde aynen der gibi kafasını salladı. çağatay babası kadar gösterişi seven bir insan değildi geçen sene 1-2 kez görüşmüştük ama sonra çağatay şirketle ilgilendiğinden görüşememiştik. çağatayın bu kadar meşhur ve varlıklı bir aile olduğu aklımın ucundan bile geçmemişti  şaşkınlığım gözle görülür gibiydi.kalkıp bavulumdan düğmeli kot şortumu ve kırmızı askılı body'mi giydim. yazlık kıyafetlerimin olduğu bavulu çekiştirerek kapının kenarına koydum çağatayda siyah kot pantolonu beyaz t-shirti ve siyah kot ceketiyle odadan çıktı bavulunu o da kapının kenarına koydu. ve benimle birlikte merdivenleri inmeye başladı kapıyı açmaya yeltendiğimde "hayal" diye beni durdurdu sorarcasına baktığımda elimi tuttu "kapıda gazeteciler var" deyince istemsizce "burada da mı?" dedim çağatay kapıyı açarken yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim size o anı üç kelimeyle anlatabilirim: flaş,flaş,flaş

YENİ BİR UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin