Elma

551 56 12
                                    

"Yapamıyorum--- gerçekten yapamıyorum." Göğsümü tutarken hızla nefes alıp vermeye devam ettim.

"Yapabilirsin, Seungri." Youngbae önümde eğilip bana baktı. "Sadece bir yolunu bulman gerekiyor."

"Ama bu--- bu çok ağır hissetmeme neden oluyor, altında nefes alamıyorum." İç çekip yere oturduğumda tekrar kalkacak gücüm kalmamış gibi hissediyordum.

Büyükanne benimle konuşmak istediğinde bu kadar sakin olmasının bu konuda bizden çok daha fazla şey bilmesi olduğunu anlamıştım.Bana buna benzer birçok şey gördüğünü ama duygularla ilgili olanın en beteri olduğunu söylemişti.Eğer kuşları hissedebiliyorsam bu her şeyi hissedebileceğim anlamına geliyordu, büyükannenin söylediğine göre kuşlarla başlamıştı çünkü en basiti onlardı ve anahtar aslında onların hissetmeme izin vermesiydi.İstediğim zaman olan bir şey değildi, tek taraflıydı.

"İyi misin?" Chae ve Hani aynı anda sorduklarında gülümsedim.

"İyiyim." mırıldanırken tekrar ayağa kalktım.Günlerdir bunu kontrol etmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordum ama büyükanne henüz başka birinin hislerin anlamaya çalışmak için hazır olmadığımı ve bunun beni öldürebileceğini söylemişti.Kuşları hissettiğimde bu sadece burnumun kanamasına neden oluyordu, ama Mi-Cha'yla olanlardan sonra uzun süre kabuslar görmüştüm ve hala hasta hissediyordum.Bunun nedeninin henüz bu şeyi kontrol etmeyi bilmediğim olduğu doğruydu, ama daha önemli olanı, kontrol etmeyi bir an önce öğrenmezsem ölecek olduğumdu.

Aslında bu garip hissettiriyordu çünkü kimse böyle lanetlerden hoşlanmazdı.Büyükanne uzun zaman önce genç bir kızın bana benzer özellikleri olduğunu farkettiğinde yardım istemek için bunu diğerlerini anlattığını ve birkaç gün içinde yakıldığını söyledi, çünkü onun bir cadı olduğunu düşünmüşlerdi.

Bu bana abimi hatırlatmıştı, yanlış insandan yardım istediğinde kendini ormanın içinde yapayalnız bulman pek uzun sürmüyordu.

"Gerçekten yapamıyorum." Tekrar denedikten sonra mırıldandım.Siyah kuş karşımdaki ağaçta duruyordu, bana sanki tüm bu olanları anlıyormuş gibi bakıyordu ama bir şey hissetmeme izin vermiyordu.

"Tamam büyülü çocuk, bence biraz dinlensen iyi olur.Şu suratına bir bak, yürüyen bir ölü gibisin."

"Seunghyun."

"Ne? Öyle."

Daesung gözlerini devirdi.

"Chae!"

"Geliyorum!" Chaerin'e seslenen adamı gördüğümde gülümsedim.Soohyuk'un onu evlenmeye zorlayacağını biliyordum ama adamı tanıyordum, bizim kabiledendi ve birçok kez Chaerin'le bakıştıklarını gördüğüme emindim.En azından birimiz için işlerin iyi gittiğini bilmek güzeldi.

"Gitmem gerekiyor---Sadece..kendin ol ve hayatta kal."

"Hangisi? İkisini birden yapamaz."

"Seunghyun!"

"Ne?!-- Başımıza bela açıp duruyor!" Söylendiğinde Chaerin yanağımı öpüp uzaklaşırken güldü.

"Aptalca şeyler yapmayı bırak, tamam mı?" Daesung söyleyince sırıttım.

"Denerim."

"Gördün mü? Ona neden bağırmıyorsun?"

"Sadece yürü." Daesung ona dik dik baktıktan sonra onu çadırlara doğru itti.Hani de gülerek arkalarından gidiyordu, Seunghyun'un daha da somurtmasına neden olacak bir şeyler söylüyordu.

"Seungri..Sence büyükanne bize her şeyi anlatıyor mu?" Youngbae aniden sorunca ona döndüm.

"Öyle düşünüyordum ama..sanırım öyle yapmıyor." Kaşlarımı kaldırıp ona baktım, bir şeylerden şüphelendiği açıktı.

Siyah KuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin