31-Gerçeklik avuçlarımın arasında parçalanıyor.

45.9K 4.2K 8.2K
                                    

The Grey- Into The Fray/The City Surf

Baya uzun bir bölümle geldim. Bir önceki bölüm yaptığınız yorumlardan dolayı çok teşekkür ederim jskdlfgjdkfg Bu bölümde aynı performansı bekliyorum. Keyifli okumalar. Sizi seviyorum. :*

31-Gerçeklik avuçlarımın arasında parçalanıyor.

JUNGKOOK

Seni seviyorum.

Seni seviyorum.

Seni seviyorum.

Kulaklarım uğulduyordu. Kulaklarım uğulduyordu ve kendime gelemiyordum. Bir hançer sırtıma geçmiş gibiydi, ayakta duracak gibi hissetmiyordum, yine de yürümeye devam ediyordum. Sanki her şey bir rüya, hayır hayır bir kabus gibiydi ve ben uyanmak için çabalamama rağmen bir türlü başaramıyordum. Bir cümle... Sadece bir cümle bir insanı nasıl bu kadar dağıtabilirdi? Anlamıyordum. Hiçbir şey anlamıyordum. Fakat artık bitmişti benim için. Bunu duyduğumda her şeyin daha farklı olacağını düşünmüştüm fakat yanılmıştım.

"Jungkook." demişti Jimin. Peşimden koşar adımlarla geliyordu ve Vadi'den çıkmış, ana yola ulaşan patika yolda ilerliyorduk. Adımlarım hızlıydı. Tüm ifadelerim donmuş gibiydi ve ben hiçbir şey hissedemiyordum. Böyle sanki bir şırıngayla bütün duygularım, hislerim çekilmiş gibiydi. Ağlayıp zırlamak istemiyordum artık. Ben bu değildim. Ben asla böyle biri olmamıştım. Beni bambaşka biri haline dönüştürmüştü.

"Jungkook dur." demişti Jimin. "Ne konuştunuz? Sen iyi misin?" Kolumdan sıkıca tutup ona dönmemi sağladığında kısa bir an duraksamıştım. Endişeyle bana bakıyordu. Ben ise bomboştum. Bomboş hissediyordum. Bu gerçekle ne yaparsan yap... Bir şey yapmayacaktım. Artık hiçbir şey yapmak istemiyordum.

"İyiyim." dedim. Kahkahalarla gülmek istedim bir anda. Tanrım! Berbat haldeydim ben. Kimi kandırıyordum? "Beni sevdiğini söyledi. Nasıl iyi olmam? Hep bunu beklemiyor muydum?" Jimin duraksamıştı. Sözlerimin her bir kısmından büyük bir alaycılık akıyordu ve buraya gelmem hataydı. Olanları bir anda kabullenmiştim. Beni bırakıp gitmişti. Başından beri beni hayatında istememişti ve şimdi geriye dönüp baktığımda aslında bunun olacağının oldukça açık olduğunu görüyordum.

"Jungkook..." dedi Jimin. Sesindeki şefkatli tondan tiksindim bir an için. Artık kimsenin bana acımasını istemiyordum. Çünkü zaten yeterince kendime acıyordum. "Berbat görünüyordu." Duraksadı. "Ben... Bilmiyorum ama cidden berbat görünüyordu. Neredeyse ağlayacak gibiydi ve öylece çekip gitti." Omuzlarım düştü. "Sana başka ne dedi?" Jimin gözlerimin içine bakıyordu ve kısacık bir saniye gözlerimi kapatıp açmış, gerçekliğe birer birer adım atmıştım.

"Beni sevdiğini söyledi."demiştim yeniden. "İlk defa Jimin. İlk defa beni sevdiğini söyledi." Dudaklarım titremişti ve ben yeniden beni dönüştürdüğü o insan oluvermiştim. Sağlam bir psikolojiye sahip olmamıştım hiçbir zaman. Kendimi biliyordum. Olaylardan, insanlardan çok çabuk etkilenen bir yapım vardı ve bu hayatta kim seni en çok etkiledi deseler onun ismini verirdim.

"Ondan gerçek bir şeyler söylemesini istedim ve o beni sevdiğini söyledi." Omuzlarımı indirip kaldırmış ve Jimin'in gözlerine yalvarırcasına bakmıştım. "Sonra da bu gerçeklikle ne yapmak istiyorsam yapmamı söyledi." Jimin'in kolumdaki tutuşu sıkılaşmıştı. Gözlerindeki sinir apaçık meydana çıkarken titrek bakışlarla ona bakıyordum.

"Yeniden bana gelse..." demiştim. "Şu anda bana gelseydi... Sadece bir nedene ihtiyacım vardı. Onu kabul ederdim, biliyor musun?" Kolumu yavaşça kendime çekmiş ve dudaklarımı ısırmıştım. Kanasın istiyordum, canım yansın istiyordum. "Fakat artık istemiyorum." demiştim. Göğsümde bir ağrı vardı. Vazgeçişin getirdiği bir ağrı mıydı bilmiyordum fakat buraya kadardı benim için. Ya da ben öyle sanıyordum.

We Turn Red | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin