"Adın ne?" dedi düz bir tonda. Birden kızın adını sormadığını hatırladı. Kız Şahinin gırtlağından yükselen homurtuyu duymazlıktan geldi. Konuşmadı. Hatta onu duyduğu bile şaibeliydi. Omzunun üzerine düşürdüğü ifadesi sert yüzüne aval aval ölü balık gibi bakıyor ve ağzının içine fındık faresi kaçmış gibi mırıl mırıl sesler çıkarıyordu. "Eğer adını söylersen, aramızda daha sağlıklı bir iletişime geçeriz..."

Onun sözleri üzerine hırsla başını öne eğerek ona okkalı bir küfür etmeyi düşünene kız, "Adım... Adım..."dedi düşünceli düşünceli. Ne küfrü, bu gariban korkudan adını unutmuştu!

"Bana adını unuttuğunu söyleme... Şapşal mısın sen? İstersen hatırlatabilirim..." dedi adam lakayt bir sadistlikle tehdit ederek.

Şahin'in yüzünde beliren o muammalı ifade, çok farklı düşünceleri aksettiğini gösteriyordu. Sanki bilinçliydi sataşmalarında sapık katil! Ve nitekim Rüya teklifi değişik bir bakış açısıyla değerlendirmişti. Düşündükleri hiç iç açıcı sebepler ve nedenler üretmiyordu. Aklı olan herkes gibi o da bu düşüncelerin dehşet gerçekliğiyle, derhal çığlık atma pozisyonuna yönelmişti. Ve daha dudaklarını aralayamadan ağzına annesinin terliğiyle vurulan yaramaz bir velet gibi, kelimeleri dilinde türeyemeden donup kalmıştı. Hem de, adam tek kaşını kaldırarak konuşmadan "Sakın!" diye belirttiği garip bir replik sayesinde. Ahmakça susmuştu.

He gidi Rüya hey! Annesi evin içinde bir yerlerini yırtasıya bağırdığında, ağabeyi kemiklerini kırmakla tehdit ettiğinde, babası üç yaşındaki bebe gibi odasına kilitlemekle dayattığında bile, matkap gibi kafa oyan sesini hiç kesmemişti. Ve şimdi elin oğlu bir göz süzüp, kaş göz yapıyor diye, dilini yutuyordu.

Allah'ım, bu adam ne kadar kuşkucu, diye düşündü. Sanki çığlık atacaktı. Hayır, biraz kıçını yırtacak olmasının nesi kötüydü. Herkes bunu yapardı ama sadece salaklar adamın tek bir kaş jestine tav olup, korkudan dilini gırtlağına düğümleyip yapmazdı!

Şahin'in yüzündeki o soğukkanlı katillik ifadesinde hiç bir değişiklik olmadı. Birden kızın bedenindeki kollarını çözerek, motordan inince, Rüya, motorun üzerinde sap gibi titreyerek kalakaldı. Sanki rüzgârı arkasına almış, dik bir uçurumun tenha kıyılarında cılız bir gülfidanı gibi, titriyor, topraklarından kopmamak için rüzgâra savaş verir gibi, motorun üzerinde o da içindeki korkulara savaş veriyordu. Şahin kızın sapsarı olmuş yüzüne yaşlaştı. Narin omuzlarına dokundu. Kız birden irkildi ve ellerinin altında titremeye başladı. Gözlerini kızın yamyaş olmuş ağlamaya meyilli koyu kahve güzel gözlerine çevirdi. "Bak Serçe, canını yapmayacağım... Ne gördün, ne kadarını gördün bilmiyorum. Fakat eğer bana itaat edersen, sana zarar vermem..."

"Be- beni öldürecek misin? Bu izbe onun için mi getirsin? Gömecek misin beni?"

"Hey Allah'ım ya! Sence aynı lisanı konuşmuyor olabilir miyiz? Hani diyorum, ben ne kendimimi anlatamıyorum!"

Rüya bu cevapla yetinmek zorunda olduğunu anladı. Anlaması yetinmek zorunda olduğunu göstermezdi. Adama yakardı. Birçok vaatte bulundu. Hepsi de kocaman yalandı. Elinden geleni yapmıştı. Bu katil kılıklı Saddam bozması adamın önünde diz çöküp yalvaracak değildi.

Acaba yapsa işe yara mıydı!?

Durumun güçlülüğünü birden fark ederek "Bana... Bana ne yapacaksın o zaman?" Diye kap krizi geçirecek bir kap hastası gibi nefessizce, mosmor olmuş gibi suratla sordu.

Şahin artık kendini anlatmaktan vazgeçti. Kız bozuk plak gibi takılmış, aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu. Koyun postuna bürünmüş kuzuydu! Yüzüne, yeni doğmuş bir kuzu ürkekliğinde belermiş gözlerini dikiyor, korkudan alt dudağı titreyen o ufacık tatlı ağzını sarkıtıyordu. Şahin masum çehresinin her ayrıntısına garip bir tezatla baktığında, içinden ılık bir şeyler aktı. Koruma içgüdüsü! Yanlış olan, hataya sebebiyet verecek, insanı dehşete düşürecek ahmakça duygusallıklara yönelten garip şeyleri derhal aklından attı. Hemen soğukkanlı haline bürünüp, kendini toparladı. Gözlerini kızın sapsarı olmuş yüzüne çevirip, kaskına uzanarak klipsini açtı. Kızın başından çıkarırken, parmakları ipek gibi düz olan ama rüzgârdan arapçorbasına dönen saçlarına dokununca, bedenine o yasak elektrik yayıldı. Ancak ergenleri etkileyen bir his belirdi teninde. Kız ürkek gözlerini karanlık sokaklardan, genç adama çevirerek "Beni bırak gideyim, ne olur." diye yakardı gene.

Rüya'lar Gerçek OlsaWhere stories live. Discover now