30 : fetish

3K 264 329
                                    

"SeoNeul, içimde çok kötü bir his var. Neden bilmiyorum ama gidersek her şey boka saracakmış gibime geliyor."

"Mark, hiçbir şey olmayacak."

O akşam, saat tam 00:01'de, Park SeoNeul trafik kazasından dolayı öldü. Yeni yılın ilk günü, ilk dakikası bedeni kanlar içinde yere serilirken hepsi Mark'ın suçuydu. Her şey. Baştan aşağı.

Ona aşık olmasaydı, onu o gece o aptal partiye davet etmeseydi, gitmeselerdi ve Yukhei Mark'a o kadar içkiyi içirmeseydi kendini kaybetmezdi. SeoNeul'u basit bir kızla aldatmazdı.

Güneş doğmak üzereydi. Hava buz gibiydi. Seoul kar altındaydı ve Mark Lee okulun çatısında oturmuş, bacaklarını aşağı sarkıtırken elindeki sigara paketine bakıyordu. Hoodiesine ve kar montuna sıkıca sarılmıştı. 10 gündür kendini bok gibi hissediyordu. Her sabah kusuyordu, iştahı kapanmıştı ve sessizleşmişti. Odasından çıkamıyordu.

Tüm okul sessizliğe bürünmüştü. Yukhei yıkılmıştı. Jungwoo da kendini suçluyordu. Herin, Yerim ve diğerleri de öyle. Aslında partide SeoNeul ile konuşan herkes kendini suçlu hissediyordu. Herkes yastaydı.

En kötüsü ilk günlerdi.

Ambulansla SeoNeul'un bedeni hastaneye kaldırılırken babası ilk uçakla gelmişti. Tabi, SeoNeul ambulanstayken bilincini kaybetmişti. Mark yanındaydı, sevdiği kızın kanlar içindeki yüzünü görebiliyordu. Elini bile tutamamıştı. Mark sadece dehşet ve pişmanlık içindeydi.

Hastaneye acile kaldırıldığında ise onu geri getirememişlerdi. Boynunu kırmıştı.

SeoNeul ölmüştü.

Mark tanıklık için karakola çağırılmıştı. Arabayla çarpan yaşlı çift son derece yıkılmışlardı. Kamera kayıtları incelendiğinde ise onların hatası olmadığı anlaşılmıştı. SeoNeul yeşil ışıkta geçmeye çalışmıştı, farkında olmadan. Sarhoştu çünkü ve Mark'ın yaptığı hatayla kırılan kalbiyle düzgün düşünememişti.

Babası Bay Park, Mark yüz yüze geldiğinde ve Bay Park olanları öğrendiğinde ise Mark'a sağlam bir yumruk geçirip yere sermiş, bağırmıştı. Mark hiçbir şey yapamamıştı. Çünkü her şeyi hak ediyordu. Sonraki günlerde ise cenazesi yapıldı. Mark katılamadı, çünkü Bay Park onu kapıdan kovmuştu. Sonra ise bir daha karşısına çıkarsa onu olduğu yerde boğacağını söyledi.

Mark hâlâ mezarına ziyarete gidememişti. Kendisinde o cesareti bulamıyordu. Bay Park'dan korktuğundan değil, SeoNeul'un karşısına çıkmaya yüzü olmadığı için.

Okulun ilk günü ise tüm okul yapılan duyurudan sonra sessizleşti. Fısıltılar ve ağlamış suratlar çıktı dersten. Mark ise başı eğik bir şekilde durdu tüm gün. Ve gün sonunda Yukhei ile kavga ettiler. Aslında sadece Yukhei Mark'ı dövdü. Kenarda duran Jungwoo, Jeno, Donghyuck, Renjun ve Jaemin olanları öğrendiklerinde şok olmuşlardı. Yukhei artık Mark yerden kalkamayacak hale gelene kadar onu tekmeledi ve bağırdı. Diğerleri onu çekmek zorunda kaldılar ve Mark'ı bırakıp gittiler.

Donghyuck ve Jeno, Mark'ın yanına geri döndüğünde Mark kolunu gözlerinin üzerine koymuş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Donghyuck ve Jeno da sırtlarını duvara verip öylece beklediler. Kimse tek kelime edemedi. Kimse birbirini teselli etmek için enerji sarf etmedi. Bu şey teselli edilemez bir acıydı.

Eve yüzü morarık ve dudağı patlak gittiğinde ailesi onu sorguya çekmişti ama bu kısa sürmüştü. Mark ağlıyordu ve herkes şaşkınlıktan susmuştu.

Ertesi günün ilk ışıklarında ailesi de gelen bir telefonla öğrenmişlerdi. Donghyuck'un ailesi anlatmıştı ve anlaşılan Donghyuck onlara SeoNeul'un sevgilisinin Mark olduğunu da söylemişti. Ve böylece 2. gün de cehennem gibi geçmişti. Mark bu sefer yorganın altından çıkmamıştı. Ailesi yanına gelip okula gidip gitmeyeceğini sorduklarında Mark cevap verememişti bile.

FetishHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin