29 : party and cheating

2.7K 234 446
                                    

Aynadan kendime bakarken dudaklarıma kırmızı ruju sürüyordum. Üzerimde siyah külotlu çorap, kırmızı kadife mini eteğim, omuzları açık siyah dar kazağım ve siyah topuklu botlarım vardı. Kulaklarımda halka küpelerim ve kemikli parmaklarımda gümüş yüzükler ile kırmızı oje vardı. Son olarak rimelimi sürerken üzerime eteğimle aynı boya inen siyah kabanımı giydim. Çantamı da alıp çalan telefona baktım. Mark arıyordu. Aramayı açmadan kapatıp ışıkları söndürdüm ve evden çıktım.

Yılbaşı partisiydi ama yılbaşı bahaneydi. İnsanlar sadece partilemek, kafa dağıtmak istiyordu. Ben de öyle, son aylarda yaşadığım tüm gerici anılarımı düşününce kafa dağıtmayı fazlasıyla hak ediyordum. 

Apartmandan çıktığımda karşı kaldırımda, ağaçların önüne park edilmiş mat siyah bir Range Rover, kaputuna kalçasını yaslamış, elleri yırtık skinny jeaninin ceplerinde, deri ceketi, siyah beyaz yazılı hoodiesi ve dağınık kahverengi saçlarıyla Mark Lee duruyordu. Siyah botlarını yere düzenli bir ritimle vururken yağan kara rağmen sağ kulağından sallanan küpeleri görebiliyordum. Gözleri kısık bir şekilde sağına, yokuşun aşağısındaki trafiğe bakıyordu. Dudakları ve burnu kızarmıştı.

Ona doğru ilerlerken bana döndü ve birkaç saniye sonra gülümsedi. Yaslandığı arabadan kalktı ve önüne geldiğimde uzanıp dudaklarıma bir öpücük kondurdu. "Çok güzel olmuşsun." Gülümsediğimde kapıyı benim için açtı. Beklemeden bindim ve kapıyı kapadım. O da yanıma, sürücü koltuğuna geçtiğinde ona döndüm. "Araba kimin?"

Sırıttı. "Benim. Mezuniyet hediyemi erken aldım."

"Çok güzel," dedim 32 diş gülümseyerek. Bana döndü, o da gülümsüyordu. "Sen daha güzelsin."

Gözlerimi devirip başımı utanarak eğerken büyük eliyle boynumdan tuttu ve beni kendine çekti. Dudaklarımız loş ışıkta birleşirken ben de ellerimi saçlarına daldırdım. Ilık dudaklarıyla dudaklarımı emerken ve üzerinde gezdirirken gülümsedim. Dudaklarımı ondan çektim. Üzerimden kabanımı sıyırırken ellerimle omuzlarından tutunup bacaklarının üzerine oturdum. O da gülümsedi ve büyük ellerini belime yerleştirdi. İnce belimi sıkıca tutup kemikli parmaklarını bel kıvrımımda gezdirirken ben de ellerimi saçına daldırıp ensesindeki tutamları çekiştirdim. Koyu kahve gözleri gözlerimde ve dudaklarımda gezinirken gülümsüyordu. Ben de gülümsüyordum. Saçlarıyla oynarken uzanıp dudaklarımızı yeniden birleştirdim. Ellerim yüzünde ve saçlarında gezinirken dudaklarımı ayırıp boynunu öpmeye başladım.

En son bende kaldığından beri ne zaman buluşsak boynunu öpüyordum, en çok bunun hoşuna gittiğini biliyordum.

Kırmızı rujumla boynunda ve adem elmasının etrafında izleri bırakırken konuştum. "Partiye geç kalacağız."

"Partiyi boş ver," dedi kısık bir sesle mırıldanırken. Boynunu son kez emip öpücük kondurdum ve gözlerine bakıp gülümsedim. "Ruj izlerini silmen lazım."

O da güldü. Yan koltuğa tekrar geçerken dikiz aynasından boynundaki izlere baktı. Ruj izlerini ovalarken çalan telefonuma baktım. Yerim arıyordu.

"Efendim?"

"Kızım neredesin ya? Parti başlayalı 1 saat oldu. Gel artık."

"Tamam geliyoruz," dedim Mark'ı izlerken. Mark gitmek istemediğini belirtecek bir şekilde ofladı. Güldüm.

"Geliyoruz mu? Mark'la mı?"

"Evet."

"Ne yaptınız da geciktiniz? Neyse bilmek istemiyorum, iğrençsiniz. Gelin artık."

FetishHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin