Surların Ardında Savaş

340 37 0
                                    

Surlara dayanan merdivenden çıkan askerler bir bir yere yığılıyor ancak yalnız da gitmiyor kale askerlerinden de birini öldürüyordu. Yürüyen kule yavaş yavaş yaklaşmıştı. Okçular ve mancınıklar durdurmaya çalışsa da yıkamamışlardı. Yafes ise ilk merdivenin başında kılıç sallıyor düşman askerlerini kaleye sokmamaya diretiyordu. Ancak düşman çok fazlaydı ve durmadan geliyorlardı. Brula Noyan da atından inerek savaşa girişmişti. 2.ve 3. günün sonunda ölenlerin cesetleri 1 metrelik bir duvar oluşturmaya yetecek kadar çoktu. Yafes gelen teslim olun çağrılarını her seferinde reddediyor sonuna kadar direneceğiz diyordu. Ancak kalenin içinde Yafes fikirlerini tüketiyor aynı anda zafer umudu da yerini korku ve öfkeye bırakıyordu. Askerler de aynı durumdaydı. Kont Yafes'in kendilerini soğuk bir ölüme götürdüğünü düşünüyordu. Kergitler ise acımasızdı. Kalenin tüm çevresi abluka altına alınmıştı.

Svadya ordusu ise Nordlarla mücadele veriyordu. Ama onlar daha kalabalıktı. Savunmaları kolaydı. Ryibelet kalesinde toplanan Svadya ordusu kalabalık, güçlü ve dinçti. Unuzdaq'da ise şartlar zorluydu. Burada savaş çok çetin ve vahşi idi. Ryibelet'i almak için var gücüyle saldıran Nordlar kaledeki kalabalık orduya karşı üstünlük kuramıyordu. Zaten surların üstünde olduğu savaşa 1-0 önde başlamışlardı. Kalabalık olması da Svadya ordusunu daha öne geçirmişti. Svadya ordusunu meydan savaşına çekmeye çalışan Yarl Irya başaramamıştı. Nord ordusuna karşı dursalar da sayıca az olduklarını bilen Harlaus kalede savunma yapmayı tercih etmişti.

Kale kapısını zorlamaya devam eden Kergitler menteşeleri gevşetmişti. İçerideki askerler kapıya ittirerek açılmasını önlemeye çalışıyorlardı. Koçbaşı ile sürekli bastıran kergitler buldukları her boş anda sürekli kapıyı yokluyorlardı. Yukarıda surların orada ise başka bir savaş veriliyor Kergitler sayı üstünlüğünü iyi kullanıyordu. Hem surların üstüne iki ayrı koldan merdiven dayamış hem de kale kapısını zorlayarak kale askerlerini üçe bölmüşlerdi. Kuşatmanın devamında yine gece olmuştu. Böyle bir savaş ortamında ise bir haber gelmişti. Ulusami Noyan Ushkuru köyünü yağmalamıştı. Kalabalık bir şekilde gittikleri köyde kadın, çoluk çocuk demeden yakaladıkları herkesi kılıçtan geçirmişlerdi. Köyün gençlerinin neredeyse hepsi direnirken ölmüş kalan ve sağ kurtulanlar köy yaşlısı ile beraber mağaralara sığınmışlardı. Köye korumaları için gönderilen askerlerin ise hepsi ölmüştü. Yafes bu habere karşısında ne yapacağını bilememişti. Üzüntüden gece boyu uyuyamamıştı. Çünkü hem insanlar ölmüş hem de günlerce uğraşılıp kurulan düzen mahvolmuştu. O kadar insan onun yüzünden ölmüş gibi düşünüyordu. Mazlum halk yine eziliyordu. 100 yıldır olduğu gibi. Dışarıda, gece vakti ise hummalı bir çalışma vardı. Kaledeki askerler Kont Yafes'in emri ile kale kapısını sessiz bir şekilde sağlamlaştırıyor, surlarda ise merdiven dayanan yerleri taşlarla kaplayıp düzlüğünü bozuyordu. Merdivenlerin düzgün bir biçimde yerine oturmaması için yapılan çalışma gece boyunca nöbetteki askerler sürdürülmüştü.

Sabah güneşin doğması ile birlikte  Kergit ordusu tekrar surların önüne gelmiş cehennem yine başlamıştı. Kergit askerleri hemen merdiven dayamaya çalışsalar da merdiveni dayayacak bir yer bulamıyordu. Altta ise koçbaşı ile kapı zorlanıyor ancak kapı kıpırdamıyordu. Çünkü içerde kapının arkasına mancınık taşları yığılmıştı. Menteşeler ise sağlamlaştırılmıştı. Kergit ordusunun hamleleri kısıtlanıyordu. Yafes ise yine en önde bulunuyordu. Kuşatma yavaşlamıştı. Merdiven için uygun bir nokta arayan Kergit askerleri oyalanıp duruyordu. Öyle ki öğlene doğru Kergit hücumu durma noktasına gelmişti. Çünkü Kergitler ne alttan ne de üstten saldıramıyor ok atmakla yetiniyordu. Okçuların ise okları tükeniyordu. Sadaklarında tek seferde 30 ok bulunduran okçuların mühimmatı tükeniyordu. Yafes ilk defa zafere çok yakın hissetmişti kendini. Sabahtan beri okla vurulan bir kaç asker dışında kaybı yoktu. Kergit askerlerinin de yorulmaya başladığı her halinden belliydi. 5 ay içerisinde Dhirim savaşı, Sarranid pususu, Unuzdaq müdaafası ve şimdi de Unuzdaq kuşatmasına girilmişti. Yavaş yavaş moralsizleşen Kergit ordusunda Mareşal Brula Noyan'ın tüm çareleri tükenmişti. Mancınık atışı dışında hareketsiz bir gün geçmişti.

Akşama doğru ise kuzey diyarından haber gelmişti. Svadya ordusu Nord ordularını püskürtmüş ve Nord ordusu geri çekilmişti. Harlaus kuzeydeki savaşı kazanmış Nordlar Ryibelet kalesini kuşatmaktan vazgeçip geri dönmüştü. Harlaus gönderdiği mektupta Yafes'e dayanmasını ve Svadya ordusunu beklemesini söylemişti. Aynı haber Kergit ordugahına da gitmiş bu haber üzerine yarın son bir hücum yapmaya, muvaffak olmazsa geri dönmeye karar vermişti Brula Noyan. Ertesi gün Yafes için mühim bir gündü. Kergit ordusu kazanamaz da giderse bu çok büyük bir zafer olacaktı. Kergit ordusunu tek başına durdurmuş olacaktı . Tabi kayıpları göz ardı edemezdi ayrıca  Kergitler Ushkuru da dahil 6 sınır köyünü talan etmişlerdi. Zaferin coşkusunu tamamen hissedemeyeceğini düşünmüştü.

Derken güneş doğmuş, şafakla birlikte ok atışları başlamıştı. Merdivenler dayamaya çalışılıyordu. Sonunda 2 merdiveni dayayabilmiş direkt tırmanmaya başlamışlardı. Kale kapısı ile uğraşmayan Kergitler surlara çok büyük bir taarruzla gelmişti. Surların üstü meydan muharebesine dönmüş kim dost kim düşman belli olmuyordu. At izi it izine karışmıştı. Düşmanı öldürmek için her şeyi kullanan Yafes ve askerleri düşmanı surlardan içeri dahi itiyor düşen askerler ya ölüyor yada bacakları kırılıyor ve etkisiz hale geliyordu. Yafes'in miğferi ve kılıcı kızıla boyanmış, kılıcın ucundan kanlar damlıyordu. Düşmanın kafasına inen topuzlar, saplanan hançerler, kopan uzuvlar yerlere dökülüyor ve savaşın şiddetini ortaya koyuyordu. En sonunda Kergit ordusu pes etmiş ölülerini dahi bırakmış geri dönmüşlerdi. Savdya ordusunun gelmesine karşın hızlı hareket etmişlerdi. Ağır eşyalarının dahi almamalarından dolayı arkalarında ganimet de bırakmışlardı. Ele geçirilen ganimetlerin 3'te 2'si yağmalanan köylere gönderilmiş kalan kısmı sağ kalan askerlere dağıtılmıştı. Kale garnizonunda ve Yafes'in ordusunda ölü sayısı çok fazla idi. Tabi Kergit kayıplarıyla kıyaslanamazdı ama çok fazla idi. Garnizonun yarısı kaybedilmiş Yafes'in askerlerinin 3'te'1i kaybedilmişti. Yafes kalan askerlerinin yarısını garnizona vermişti. Yaralılar tek tek kale avlusuna çıkarılmış ve açık havada tedavi edilmeye çalışılmıştı. Köylerden kaçan halkın da kaleye akın etmesiyle biraz karışıklık oluşsa da zaferin kazanıldığı gerçeğini değiştirmezdi. Böylece bir kuşatma daha bitmiş Yafes'in şanlı savunması tüm Svadya ve Kergit topraklarında konuşulur olmuştu. Harlaus'tan bir tebrik mektubu almıştı.

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin