27.BÖLÜM

12.6K 509 78
                                    

Araba Beyoğlu konağının önünde durunca kayınvalidem gelip bir burma saat takmıştı. Yavaşça arabadan inip Birşah ağanın koluna girmiştim. Konağın ortasına gelince açılan bir dans şarkısıyla dans etmeye başlamıştık." Gül biraz güzelim görende zorla aldık sanar "deyince yüzümde alaycı bir gülümseme oluşmuştu. "Ne zorlası ağam, o kadar seviyorum ki seni Mardinin içinde yansan umrumda olmazsın." Dansın bitmesiyle yerimize oturmuş ve tebrik için gelen insanları selamlıyorduk.

Uzun bir sürenin ardından takılar takılmış, oyunlar oynanmış, herkes yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. Zeliha anne beni yavaşça Birşah ağayla kalacağımız odaya çıkarmış ve biraz konuştuktan sonra odada yalnız kalmıştım. Üzerimdeki gelinliği zorda olsa çıkarmıştım. Banyoya girip saçlarımıda çözdükten sonra yüzümdeki makyajı silmiş hızla duş alıp üzerimi giyinmiştim. Birşah ağa gelmeden yatağa yatıp uyumaya çalışıyordum. Oda aynı konaktaki odam gibiydi ama ondan daha büyüktü. Kapı bir anda açılınca Birşah ağanın geldiğini anlamıştım. Gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Uyanık olduğumu anlamamalıydı. Birkaç dolabın açılıp kapanmasından sonra banyonun kapısı açılıp kapanmıştı. Birkaç dakika sonra su sesinden banyo yaptığını anlamıştım.

Dakikalar geçmesini rağmen hala uyuyamamıştım. Banyonun kapısı açılığp kapanınca çıktığını anlamıştım odada gezinen ayak seslerinden sonra yan tarafımda oluşan ağırlıkla yattığını anlamış ve uyuyor gibi yaparak biraz daha köşeye kaçmaya çalışmıştım. Hem dinen hemde resmiyette kocam olsada o benim hiçbirşeyimdi. Bir anda belimden tutulup çıplak bir bedene yapışınca çığlık atacakken dudaklarımın üzerindeki el buna mani olmuştu. Gözlerimi açıp korkulu gözlerle ona bakınca gülümseyen bir yüz görmeyi beklemiyordum. "uyumadığını biliyordum güzelim. " ondan korkarak geri çekilmeye çalışsam da "sen istemeden sana asla dokunmam güzelim. Şimdi rahatına bak ve uyu" deyince sessiz kalmayı tercih etmiştim. Ne kadar geri çıkmaya çalışsamda izin vermediği için mecbur gözlerimi kapatmış ve uykuya teslim etmiştim kendimi. Son hayal meyal hatırladığım dudağımın üzerindeki soğuk dudaklar ve sonrasında "sen yanımdasın ya, seni ölene kadar beklerim güzelim..."

Ayşim’den devam

Herkes sessizce odalarına dağılırken şimdiden Gülperi’nin yokluğunu aramıştım. Belki günler sonra, belki aylar sonra, belki de yıllar sonra onu görebilecektim. Aynanın karşısında saçımdaki tokaları çıkartırken aynadaki yansımama gözüm takılmıştı. Gözlerimdeki hüzün beni daha da kötü etkiliyordu. Hızla saçımdaki tokaları çözmüş ve yatağa girmiştim. Bedirhan bir işi olduğunu geç geleceğini söylese de, beklemek istiyordum. Nerden nereye diye düşünüyordum. Bedirhan’dan nefret ederken şimdi onu canım pahasına seviyordum. Bedirha’nın aşkına karşılık vermediğim her gün salaklık yapmış olduğumu yeni yeni anlıyordum. 

Yorgunluğun verdiği uykuyla yavaşça gözlerimi kapatmış ve uykuya dalmıştım. Sabah yüzüme vuran güneş ışınlarıyla kendime gelebilmiştim. Yan tarafıma baktığımda Bedirhan’ı görememek içimde kötü bir his uyandırmıştı. O işi ne kadar uzun olursa olsun sabah uyandığımda hep yanımda olurdu. İçimdeki huzursuzlukla hazırlanmış ve aşağıya inmiştim. Avzem teyzem köşedeki koltuklarda oturuyordu, hızla yanına gidip “teyze Bedirhan nerede “ deyince teyzemin yüzü belirsiz bir hal almıştı. “Gece gelmedi mi kızım?”  “geleceğini söyledi teyze ama sabah yanımda yoktu.” Deyince teyzem ayağa kalkıp kapıdaki korumaların yanına gitmişti arkasından ilerleyip merakla dinlemeye başlamıştım. “murat Bedirhan gelmedi mi?” deyince murat başını olumsuz anlamda salladı. “Hayır hanım ağam geceden beri gelmedi.” deyince gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Elimi ağzımın üstüne koyup hıçkırıklarımı bastırmaya çalışmıştım, neredeydi bu adam. 
Avzem teyzemin isteği üzerine bütün herkes aramaya gitmişti. Saatler geçmesine rağmen hiçbir haber yoktu. Kapıdan giren Gülperi’yi görünce hızla gitmiş ve ona sarılmıştım. İkimizde hıçkırarak ağlıyorduk. Bir anda başımın dönmesiyle kendimi zar zor ayakta tutabilmiştim. Beni koltuklardan birine oturtunca gelen suyu azda olsa içmiştim. Kapıdan giren Sıraç ve Birşah ağaya meraklı gözlerle bakmıştım. Hızla kalkarak Sıraç’ın yanına gitmiştim. “Onu bulduğunuzu söyle Sıraç. İşleri uzamış değil mi?” deyince Sıraç bakışlarını indirmişti. “Ağabeyimin arabası Mardin çıkışında bir uçurumdan düşmüş ve yanmış. Ekipler çalışmalara devam ediyor, içinden bir beden çıkartmışlar. Tanınmayacak bir haldeymiş, başımız sağ olsun.” bu olamaz Bedirhan ölmüş olamaz “yalan söylüyorsun,  bana kocamı getir Sıraç . Lütfen, lütfen, o beni bırakmaz Yalvarırım.” ayaklarım artık beni taşımıyordu. 

Hızla yere düşmüş ağlamaya devam ediyordum. Bu başıma gelenlerde neydi böyle, ellerimi betona vuruyor Bedirha’nın gelmesini istiyordum. Beni bu halde görse çok kızacağını biliyordum ama yinede onu yanımda istiyordum. Lütfen Bedirhan bana gel lütfen. Gözlerim yavaş yavaş kararırken kendimden geçmiştim… 

Saatler sonra kendime geldiğimde kendi odamızda olduğumuzu anlamıştım. Her şey gerçekte olsa sadece bir kabus olmasını diliyordum. Başımı yavaş yavaş sağıma çevirince Bedirha’nın aşık olduğum yüzünü görmeyi ne kadar çok istemiştim. Ama her şey gerçekti Bedirhan yoktu. Bir daha hiç gelmeyecek miydi? Beni nasıl yalnız bırakabilmişti. Allah’ım bana güç ver. Kapıdan içeriye giren Gülperi’ye yaşlı gözlerle bakıyordum. Gülperi’ninde benden farkı yoktu. 

Yavaş adımlarla yanıma gelip oturmuştu. İkimizde konuşmadan sadece ağlıyorduk. İçimdeki hisleri nasıl tarif edeceğimi bile bilmiyordum. Birinden ebediyen ayrılmanın nasıl bir his olduğunu yaşayan insandan başkası anlayamaz, bu his hiç bir hisse benzemiyordu. Çok daha acı vericiydi. Aşağıdan gelen bağırma sesleriyle hızla balkona çıkmış olan biteni anlamaya çalışıyorduk. Sıraç kükreyerek” daha abimin cenazesini kaldırmamışken, Ayşim’le evlenmemi hangi cüretle söylersiniz…” 

Çaresiz gözlerle aşağıda olan kavgayı izliyordum. Gülperi bana destek olmak amaçlı beni tutsa da ayaklarım beni tutamiyordu.hizla yere çökmüş hickirarak ağlıyordum. Nedesiz değildi bu gözyaşlarım. Yalnızlığın kimsesizleri vermiş olduğu bu his beni çok derinden etkiliyordu. Aşağıdan olan bağrına sesleri yavaş yavaş benliğini yitirirken gözlerimin yavaş yavaş karardığını farketmiştim.

Gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalışırken, gözüme gelen beyaz ışık yüzünden gözlerimi yeniden kapatmak zorunda kalmıştım. Etrafımdaki seslerden yanımda Gülperi, Sıraç ve Birşah ağa'nın olduğunu anlamıştım. Gözlerimi ışığa yavaş yavaş alıştırarak, zorda olsa açmayı başarabilmiştim. Onlar kendi aralarında bilmediğim isimleri konuşurken, nefesimi zar zor toparlayıp "gül..gülperi" seslenmemle birlikte hepsi hızla yanıma gelmişti." Ayşim iyi misin?" başımı olumlu anlamda sallayabilmiştim sadece. Saatler sonra odaya giren esmer doktora bakmıştım. Bir an önce buradan çıkmak istiyordum. Elindeki belgelere bakarak" strese bağlı olarak bir bayılma yaşamışsınız bundan sonra daha sakin olmalısın. Bunun dışında hiçbir şeyiniz yok, taburcu olabilirsiniz geçmiş olsun." Diyerek dışarıya çıkmıştı. Hep birlikte arabaya binip konağa gitmiştik. Kimseyi görmek istemiyordum. Hızla odam çıkmış kapımı kilitlemiştim. Kapımın önündeki insanlar kapıyı açmam için ne kadar ısrar etseler de açmamıştım.

AYŞİM( TAMAMLANDI DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin