Phileas Fogg, Londra'ya vardıkları zaman yol boyunca birkaç tomar banknotu daha sağa sola saçmazsa, para dolu çantadan yedi bin İngiliz sterlininden fazlası eksilmiş olacaktı.
İlk günlerde yolculuk çok iyi geçti. Deniz pek sert değildi. Rüzgâr hep kuzeydoğudan eseceğe benziyordu. Yelkenler de açılınca, Henrietta sahici bir transatlantik gibi yol alıyordu.
Otuz sekiz saatten beri Bay Fogg sağa sola geziniyordu. Bu arada tayfalara para verip onlara gemiyi Liverpool'a götürmeyi kabul ettirdi. Sonra hemen Kaptan Speedy'yi kamarasına kilitleyip geminin kumandasını eline aldı.
Artık gemiyi Phileas Fogg idare ediyordu. Paspartu buna çok sevinmişti. Ama Fix çok şaşırmış, hayret etmişti. Bayan Auda ise korkuyordu.
Ayın on üçünde Ternöv adalarının yakınından geçtiler. Buralar tehlikeli yerlerdi. Hele kışın burada sık sık sis olur, korkunç fırtınalar patlak verirdi. Ama şimdi hava normaldi, rüzgâr esiyordu.
16 Aralık günü, Londra'dan yola çıkışın yetmiş beşinci günüydü. Henüz gecikmemişlerdi. Fakat gel gelelim, o gün çarkçıbaşı güverteye çıktı. Bay Fogg'un yanına gelip epey sert bir şekilde konuştu. Paspartu konuşulanları çok az da olsa işitmişti.
İki gün sonra, ayın on sekizinde kömür bitti. O gün öğleye doğru geminin harita üzerindeki durumunu tespit ettikten sonra, Phileas Fogg, Paspartu'yu çağırdı:
"Git Kaptan Speedy'i al, derhal buraya getir..." dedi.
Biraz sonra kaptan bağırarak, küfürler savurarak, pür hiddet güverteye çıktı. Duyduğu öfke soluğunu kesecekti neredeyse... Hemen:
"Neredeyiz?" dedi.
Bay Fogg hiç istifini bozmadan cevap verdi:
"Liverpool'dan yedi yüz yetmiş mil uzaktayız..."
Kaptan Speedy:
"Korsan herif! Gemimi kaçırdın! Beni hapsettin!.." diye bağırdı.
"Çağırmamın sebebi şu..." dedi Fogg, yine oralı olmadan. "Gemiyi bana satar mısın?"
"Hayır, satmam. Ölürüm de yine sana satmam."
"Evet ama gemiyi yakmak zorunda kalacağım..."
"Gemiyi yakmak ha? Bu geminin bedeli elli bin dolardır, anladın mı sen?" diye bağırdı. Öfkeden doğru dürüst bağıramıyordu bile...
Phileas Fogg:
"İyi ya... Al sana yetmiş bin dolar..." dedi, sonra da kaptana bir deste banknot uzattı.
Kaptan birden yumuşayıvermişti.
Kaptan Andrew Speedy parayı cebine indirdikten sonra, Bay Fogg ona:
"Sakın bu işe şaşayım deme..." dedi ve şöyle devam etti: "Eğer 21 Aralık günü akşam sekizi kırk beş geçe Londra'ya varamazsam, tam yirmi bin İngiliz sterlini kaybetmiş olacağım...
21 Aralık günü on ikiye yirmi kala Phileas Fogg ve ekibi, sonunda Liverpool rıhtımına ayak bastılar. Londra artık altı saat uzaktaydı.
Fakat o sırada Fix, onun yanına yaklaşarak elini omzuna koydu, cebinden tutuklama emrini çıkarıp göstererek:
"Phileas Fogg sen misin?" diye sordu.
"Evet. Benim... Bilmiyor musun?"
"Öyleyse seni kraliçe adına tutukluyorum..." dedi.
Phileas Fogg tutuklanmıştı. Liverpool gümrüğünün bir odasına kapatılmış durumdaydı. Londra'ya naklini beklerken, geceyi burada geçirecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
80 Günde Devr-i Âlem
Classicsİngiliz centilmen Phileas Fogg, üye olduğu kulüpteki arkadaşlarıyla 80 günde dünyanın etrafını dolaşacağına dair iddiaya girer. Uşağı Parisli Passepartout'yu yanına alarak hiç vakit kaybetmeden yola çıkar. Bahsi kazanabilmesi için 21 Aralık 1872 Cum...