Konuşma sona erince Fix, kamarasına dönüp düşünmeye başladı. Kim olduğu anlaşılmıştı muhakkak. Paspartu kendisinin dedektif olduğunu anlamış olmalıydı. Efendisine de söylemiş miydi acaba? Zihni biraz yatışınca Paspartu'yla açıkça konuşmaya karar verdi. Ortada iki şık vardı: Ya uşak, efendisinin suç ortağıydı her şeyi biliyordu; o zaman iş çıkmaza girmiş demekti. Ya da uşağın hırsızlıkta parmağı yoktu; o zaman hırsızdan ayrılmak kendi yararına olacaktı.
Beri yandaysa Phileas Fogg, hiçbir şeye aldırmadan kendi âleminde gidiyordu. Onun bir tek amacı vardı: Yolculuğu düşündüğü gibi bitirmek. Bunun için de yoluna devam etmekten başka düşüncesi yoktu.
Yolculuğun son günleri epeyce fırtınalı geçti. Bu yüzden geminin hızı pek azaldı. Fırtına dinmezse Hong Kong'a yirmi dört saat, hatta daha fazla gecikerek varabileceği anlaşıldı.
Phileas Fogg, suların bu kudurmuş hâline her zamanki gibi kılı kıpırdamadan bakıyordu.
Dedektif Fix ise bu olumsuz duruma çok seviniyordu. Hatta fırtına karşısında Rangon, bir limana sığınmak zorunda kalsa, sonsuz bir sevinç duyacaktı.
Nihayet fırtına dindi. 4 Kasım günü denizin durumu değişti. Gemi tekrar hızlanmaya başladı. Phileas Fogg'un programına göre Rangon'un ayın beşinde Hong Kong'a varması gerekiyordu. Hâlbuki o, bu limana ayın altısında varacaktı. Ortada yirmi dört saatlik bir gecikme vardı. Yokohama'ya giden vapuru bu yüzden kaçıracaklardı.
Bay Fogg elindeki yol kılavuzuna göz gezdirdikten sonra, her zamanki gibi sakin hâliyle kılavuz kaptanına sordu:
"Hong Kong'tan Yokohama'ya hangi gün vapur var, biliyor musun acaba?"
Kılavuz kaptan:
"Yarın sabah sular yükselince..." diye cevap verdi.
Bay Fogg hiçbir şaşkınlık göstermeksizin, "Ya!" diye cevap verdi.
O sırada Paspartu da oradaydı. Utanmasa, kılavuz kaptanı kucaklayacaktı. Oysa Fix, kafasını koparmak arzusuyla yanıp tutuşuyordu.
Bay Fogg:
"Yokohama'ya giden geminin adı ne?" diye sordu.
"Cartanic..." dedi kılavuz.
"Fakat bu dün kalkacak gemi değil miydi?"
"Evet ama kazanlarından biri bozuldu ve onarılması için yarına kaldı."
"Teşekkür ederim..." dedi Bay Fogg.
Saat birde, Rangon rıhtıma yanaşmış, yolcular birer ikişer karaya çıkmaya başlamışlardır.
Cartanic, ancak ertesi sabah beşte yola çıkacak olduğuna göre, daha vakitleri vardı. Gemiden indikleri zaman Bayan Auda'yı tahtırevana bindirip bir otele gittiler.
Phileas Fogg, genç kadın için bir daire tuttu. Sonra Bayan Auda'nın akrabası olan kişiyi aramaya gitti. Paspartu'yu da genç kadının yanına bıraktı.
Bay Fogg borsaya gidip "Jejeeh" adlı bir kişiyi sordu. Bir tacir, bu adamı tanıyordu. İki yıldan beri Çin'de oturmadığını, Avrupa'ya gittiğini söylemişti.
Phileas Fogg otele dönüp Bayan Auda'ya olanları anlattı. Bayan Auda:
"Ben şimdi ne yapacağım, Bay Fogg?" diye sordu.
"Yapacağınız gayet basit. Bizimle birlikte gelirsiniz olur biter."
Karar verilmişti. Bay Fogg, Paspartu'ya seslendi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
80 Günde Devr-i Âlem
Classicsİngiliz centilmen Phileas Fogg, üye olduğu kulüpteki arkadaşlarıyla 80 günde dünyanın etrafını dolaşacağına dair iddiaya girer. Uşağı Parisli Passepartout'yu yanına alarak hiç vakit kaybetmeden yola çıkar. Bahsi kazanabilmesi için 21 Aralık 1872 Cum...